1931 yılının 4 Haziran'ında 200 balya tarihî belge, okkası üç kuruştan, hurda kâğıt olarak Bulgaristan'a satıldı. Bunlardan Bulgar Devleti'nin işine yaramayanlar, 40 milyon leva karşılığında Vatikan'a aktarıldı. Gerisi "Bulgar Tarihinin Türkçe Kaynakları" genel adı altında ciltlerce yayınlandı.
Sayfa 11 - Nesil Yayınları, 15. Baskı, Nisan 2008Kitabı okuyor
16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bugünkü trakya bölgemiz, kuzey yunanistan, güney bulgaristan, doğu sırbistan, türk devlet idaresi olan osmanlı'ya katılacaktır. işte böylece "avrupa'daki türkiye" diye tarihi bir mesele ortaya çıkmıştır ve halen de söz konusudur. "avrupa'daki türkiye"ye dair düşünce, tavır ve tutumlar zıt nitelikler göstermektedir. konuya hayırhah bir şekilde bakanlar olduğu gibi, nötr bakmaya çalışanlar ve halen 13-14. yüzyıldaki kilise ve idare çevrelerinin bakışını paylaşanlarda vardır. "avrupa'daki türkiye" mevzu, öyle kolay halledilebilecek bir sorun değildir. bu hususta; içine kapanık, kendine dönük bir kötümserliğe gerek olmadığı gibi, safdil bir iyimserliğe de gerek yoktur. vakıalara ve gerçeği olduğu gibi kabul etmeliyiz. zira coğrafya, itaat edilmesi gereken amir ve temel kategoridir
Sayfa 25 - timaş yayınları, 3. basımKitabı okuyor
Reklam
Son Savaş...
Osmanlı İmparatorluğu'nun batısındaki Müslümanların katliamı ve zorla göç ettirilmesinin uzun tarihî sürecinde, Batı Anadolu'daki savaş bir doruk noktası oldu. Daha önce Mora yarımadasında, Bulgaristan savaşında ve Balkan Savaşlarında kullanılan tüm etnik ve dinî temizlik yöntemleri, bur kez daha Anadolu'da ortaya çıktı. Aradaki fark, Türklerin Anadolu'da sırtının duvara dayanmış olduğuydu; daha fazla geriye itilecekleri yer kalmamıştı. Bundan önce, Osmanlı İmparatorluğu'nun kendilerini ve evlerini koruyacağına güvenmişler ama kaybetmişlerdi. Bu kez, 600 yıldır kendilerini yönlendirmiş olan Sultan başlarında olmadan, kendilerini savunmaya geçtiler ve ayakta kaldılar.
Sayfa 355 - Türk Tarih Kurumu, 2014.Kitabı okuyor
Serez’e varır varmaz harekete geçtim. Her şey eski tas eski hamam misali idi. Hiçbir şey değişmemişti. Bütün Bulgar ve Yunan çeteleri dağlarda idi. Sandaneski. Bulgaristan'da idi. Yuvan Demir Hisar dağlarında, Dedo Anastas Nevrekop civarında, Anastas, Yorgi, Kör Kosti ve Drama taraflarında idiler, 1322 senesinin Ağustos ayında 60 kişilik müfrezemle bu çetecilerin peşine düştüm. Artık bir insan avı başlamıştı.
Todor Jivkov-Turgut Özal restleşmesinin ardından Bulgaristan'dan Türkler katar katar Türkiye'ye göç etmeye başladılar. Resmi kanallar onlara "soydaşlarımız" diyorlardı. Bir kısım vatandaş ise soydaş yerine "Bulgarlar" diyor, onlara kızgınlıkla bakıyor, "siz niye geldiniz" diyordu. Doğru dürüst konuşamadıkları için cevap veremiyorlardı.
Sayfa 447 - ihtilalKitabı okudu
Atatürk'ün not defterlerinden,
14 Temmuz 1918, Pazar. Matmazel Brandner'i bekliyordum. Karlsbad'ın güneybatısındaki eski şatosuyla tanınan Elbongen'e otomobille gitmeye karar vermiştik. Otomobil Eger nehir kıyısındaki yolu takip ediyordu. Matmazel Brandner Türk ordusuna ilgi duyar gibi görünüyordu. Bana ordumuzun sayısı ve mevcutları hakkında soru sormuştu.
Sayfa 150 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Gilyakların ayıyı, kutsaması için ev ev dolaştırmaları töresi (bu, ayı oynatıcılığının kökeni de olabilir mi acaba?) ya da Beyaz Ruslar arasında köye ayı inmesinin şans getireceğine inanılması ve evlerin içindeki masaların üzerine ayılar için bal, peynir ve tereyağı konması veya Bulgaristan'da ayının eve girmesi için cezbedilmesi ve evin, ikonların asılı olduğu baş köşesine, yani tarihöncesi dönemlerde evlerin sunaklarının bulunduğu kutsal köşeye oturtulması ve yiyecekleri yemesi durumunda bunun büyük bir şans ve bereket işareti sayılması gibi inançlar, Avrupa'daki, yeniden canlanan doğanın taze güçlerinden herkes payını alabilsin diye bir Mayıs-ağacının ya da ağaç ruhunun temsilcisi olan kişinin baharda kapı kapı dolaştırılması töresiyle koşutluk taşır.
ABD Osmanlı İmparatorluğu'na ve Bulgaristan'a savaş ilan etmedi. Wilson, dünya barışı için savaşa girdiklerini ve savaş sonrası zafer kazanan ülkelerin toprak kazanımlarına karşı çıktıklarını açıklamıştı. Ancak Lloyd George farklı noktadaydı. Amacı toprak kazanılmasıydı. Avrupa konularından biraz uzak durmaya çalışan Wilson, bu konuda Lloyd George'u engelleyen bir güç hiç olamadı.
Sayfa 119 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Bulgaristan, azınlığından çekinmektedir. Bu anlaşılan bir tutumdur; çünkü –objektif olmak zorundayız– Bulgaristan Türkleri, hani halk arasında bir tabire göre, “Burnu yere düşmüş de almamış” denen gururlu azınlıklardandır. Böyle bir azınlığı idare etmek çok zordur; hele küçük bir devlet için son derecede ürkütücüdür. Böyle bir azınlığın birlikte yaşamaya, birlikte var olmaya, öbür unsura saygı duyup bütünleşmeye de niyeti yoktur. Bulgarlar, Türklere süfli işler verseler de, onlar hâlâ “Sütçü Bulgar” demeye devam ediyorlar.
Mustafa Kemal'in Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar) Bey'in günlüğüne göre Mustafa Kemal, Bulgaristan'a gönderilecek ordunun komutanlığını istemişti. Ancak kendisine Irak Ordusu Komutanlığı önerildi. Mustafa Kemal kendisine Bağdat ve Basra Valiliklerinin verilmesi gibi bazı koşullar ileri sürünce, bu göreve Goltz Paşa atandı. Mustafa Kemal yine boşlukta kalmıştır. Sıkıntılıdır. Üzüntülüdür. Kırgındır. Kızgındır.
Sayfa 64 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Osmanlı İmparatorluğu'nu 1. Dünya Savaşı'na sokan kişilerin başında Enver Paşa'nın geldiği ileri sürülebilir.20 Ortada bir de gerçek vardır: Başta Sadrazam Said Halim Paşa olmak üzere hükümetteki birçok kişi, Osmanlı İmparatorluğu'nun mümkün olduğu kadar tarafsızlığını korumasına gayret göstermişlerdir. Almanya'nın savaşı
Sayfa 30 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Bosna nasıl müslümanlaştı?
Coğrafi olarak Hırvatistan'la Sırbistan arasında kalan Bosna'da siyasî-toplumsal yapılanma daha "özel" bir seyir izledi. Bosna, 14. yüzyıldan itibaren bağımsız bir Prenslik altında yönetildi. Roma Katolik Kilisesi'nin etki alanında olmasına rağmen, 10. yüzyıldan sonra burada Bulgaristan köken- li, hem Ortodoksluğu ve Katolikliği reddeden Bogomil öğretisine bağlı ayrı bir Bosna Kilisesi oluştu. Böylelikle Bosna feodal güçleri, dinsel-kültürel dünyalarını Sırbistan ve Hırvatistan'dan ayırdılar. Bu "yalıtılmışlığın”, Bosna beylerinin kayda değer bir bölümünün ve köylülüğün çoğunluğunun, ülke 1463'te Osmanlı egemenliğine girdikten sonra Müslümanlaşmasında pay sahibi olduğu düşünülebilir. Sonraki onyıllarda feodal güçler de Islam'a döndüler.
Sayfa 25 - İletişim
Büyük Atatürk
Yeterince cesur olanlar gerekli gayreti göstermekten, ortaya çıkıp sorumluluk almaktan çekinmez. Atatürk'ü düşünelim. Dev bir imparatorluğun son zamanlarında, kimsenin umudunun olmadığı bir vakitte ortaya çıktı. Ama sadece ortaya atılmak yeterli değildi. Bilirsin, bizim memlekette kendini göstermek için ortaya atılmak pek yaygındır. Atatürk ise kendini göstermekle kalmadı, elini taşın altına koydu. Bulgaristan'da ataşe olarak rahat bir hayat yaşayabilecekken savaşa katılmak için defalarca dilekçe yazdı. İstanbul'da saraya sırtını dayayarak sıkıntısız bir yaşam geçirebilecekken kendisini Anadolu'ya göndertti. Bizzat padişah tarafından İstanbul'a çağrılmasına rağmen mücadeleden kaçmadı ve hakkında verilecek idam kararını göze aldı. Gelişmeye cüret edecek kadar cesur değilsen hayatta iz bırakamıyorsun. Sorumluluk almanın da mücadele etmenin de sesini çıkarmanın da esas şartı cesur olmak bana kalırsa. İstiklal Marşımız da bildiğiniz gibi “Korkma” sözleriyle başlar.
Sayfa 34 - İnkılap Kitabevi
S. Ali'nin katili yurtsevermiş!!!
Şu kadarını söylememiz de gerekir ki, "hamiyyet-i vataniyesi galeyana gelerek" Sabahattin Ali'yi başına odun vurarak öldüren katil Ali Ertekin, orduda erbaş iken askeri silahları çalıp satmaktan daha önce mahkum olmuş ve ordudan tartedilmiş, sonra Bulgaristan'a kaçmış, Türkiye'ye dönüp Naziler hesabına casusluk yapmış bir sabıkalıdır.
Omurgasız sağ basın, dönek solcular sürüsü!
Haber gazetelerde çıkar çıkmaz, bütün gazeteler ağız birliği etmişcesine ölmüş olan Sabahattin Ali'ye saldırmaya başladılar. Gazeteler maktule saldırıyorlardı, sövüyorlardı. "Bir komünistin leşi vatan topraklarında yere serildi" diye yazıyorlardı. Oysa Sabahattin Ali Türkiye'de kanunla yasaklanmış olan komünistlik suçundan hiç mahkum olmamış, komünistlikten sanık bile olmamıştı. Suçu Bulgaristan'a kaçarken öldürülmüş olmasıydı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.