Aşağıdaki cümlelerden hangisi doğrudur?
Türk ırkı; 1- Türk, Moğol, Macar ve Fin milletlerinden, 2- Türk, Azeri, Türkmen, Özbek, Kazak, Kırgız, Uygur, Başkurt, Tatar milletleri ile; Suriye, Kıbrıs, Batı Trakya, Yugoslavya, Bulgaristan ve Romanya'da yaşayan Türklerden, 3- Türk, Çuvaş ve Yakut milletlerinden meydana gelmiştir.
Gelişmeye cüret edecek kadar cesur değilsen, hayatta iz bırakamazsın
“Bizim memlekette kendini göstermek için ortaya atılmak pek yaygındır. Atatürk ise kendini göstermekle kalmadı, elini taşın altına koydu. Bulgaristan'da ataşe olarak rahat bir hayat yaşayabilecekken, savaşa katılmak için defalarca dilekçe yazdı. İstanbul'da saraya sırtını dayayarak sıkıntısız bir yaşam geçirebilecekken kendisini Anadolu'ya göndertti. Bizzat padişah tarafından İstanbul'a çağrılmasına rağmen, mücadeleden kaçmadı ve hakkında verilecek idam kararını göze aldı.. Gelişmeye cüret edecek kadar cesur değilsen, hayatta iz bırakamıyorsun. Sorumluluk almanın da mücadele etmenin de sesini çıkarmanın da esas şartı, cesur olmak bana kalırsa. İstiklal marşımız da bildiğiniz gibi "korkma" sözleriyle başlar…”
Reklam
Aklına turp sıkayım :)
Ona Türkiye'den kaçıp geldiğimi söyledim. Eliyle bir nah yaptı, "aklına şaşayım" gibisine. Kendisi de bana Bulgaristan'dan Türkiye'ye kaçarken yakalandığını anlattı. Bu kez de ben ona bir nah çektim. Aklına turp sıkayım, Türkiye'de helva yağmıyor...
Sayfa 51 - Yordam Kitap Birinci Basım, 2007Kitabı okudu
• 1923 - Bulgaristan •
Ey gönül, kuşa benzerdin.. Kafesler sana dar gelir. Bir yerde durmaz gezerdin. Hapislik sana zor gelir...
Ayastefanos —> Berlin
Ayastefanos Antlaşması, Panslavizm’in bir zaferiydi ve Rusya’nın bu kadar avantajlı bir konuma gelmesi mevcut siyasî dengeyi bozuyordu. Bu yüzden antlaşma başta İngiltere olmak üzere Avrupa devletlerinin yoğun muhalefeti ile karşılandı. 13 Haziran 1878’de toplanan Berlin Kongresi’nde, Ayastefanos Antlaşması’nın maddeleri yeniden ele alındı ve değiştirildi. Altmış dört maddelik bu yeni antlaşma ile Ayastefanos Antlaşması’yla kurulmak istenen büyük Bulgaristan üçe bölünerek, önemli bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu’nun denetimi altında bırakıldı. Bosna-Hersek Avusturya’ya terkedildi. Harp tazminatı 802.500.000 frank olarak tespit edilerek, yedi yıl içerisinde 21 eşit taksitte ödenmesi kararlaştırıldı. Balkan ülkeleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkiler öyle belirsiz esaslara bağlanmıştı ki, çözümsüz kalan sorunlar yüzünden Osmanlı ordusu kısmî seferberlikten bir süre daha çıkamadı.
Abdulhamid tapıcıları lütfen beni engelleyin, beni uğraştırmayın
Son dönem Osmanlı imparatorluğu ile ilgili internette en sık karşılaştığımız yanlış bilgilerden biri, Sultan Abdülhamid döneminde (1876- 1909) imparatorluğun hiç toprak kaybetmediği iddiasıdır. Tarihi gerçeklerle tartışmasız biçimde çelişen bu iddia, başta cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bir çok siyasetçi tarafından sıklıkla dile getiriliyor. Ancak bu dönemde Tunus, Sırbistan, Bulgaristan, Bosna-Hersek ve Kıbrıs gibi çok önemli coğrafyalar da dahil olmak üzere ciddi bir toprak kaybı yaşanmıştır.
Sayfa 314 - Ayrıntı, 1.Basım 2023Kitabı okudu
Reklam
25.02.1907 / Bulgaristan
Sabahattin Ali'nin Kuzey Ormanları'nda Bulgaristan sınırına yakın Sazara Köyü'nde öldürüldüğü yerde bir anıt taşı var. Üzerinde yazanlar: " Başım dağ, saçlarım kardır. Benim meskenim dağlardır. " Bu dizeler 73 yıldır Kuzey Ormanları'nda ağaçtan ağaca fısıldanıyor. Sevgi ve Özlemle
… Sabahattin Ali'nin öldürülmesini, faşist özentili düzende gizli polisin kanlı kıyıcılığını göstermekte başarılı olduk. O kadar ki, Pınarhısar'ı geçerek, sınırda, orman içi bir subaşında dinlenirken, bir yandan cebinden çıkarıp açtığı kitapta bir Puşkin çevirisine dalmışken, kendisini güya sınıra ulaştıracak ve Bulgaristan'a geçmesini sağlıyacak olan Milli Emniyet ajanı Ali Ertekin'in, arkadan kahpece yaklaşarak kalınca bir sopayı Sabahattin Ali'nin başına nasıl indirdiğini, nasıl gözlüğünün bir yana, Puşkin'in bir yana düştüğünü, sonra sopanın bir daha, bir daha inerek... …. "Yeter! Anlatmayın artık..." Bu, tıp fakültesi öğrencisi bir genç kızın çığlığıydı. Dayanamamış, bayılmıştı. Çabuk ayıltmışlardı. Ama krizden kolay kurtulamadığı için, alıp götürmüşlerdi.
1967 / Bulgaristan
Hayatta sahip olduğunuz her şeyi kaybedebilirsiniz. Evinizi, işinizi hatta sevdiklerinizi. Fakat bir insanın hayatta kaybedebileceği en zor şey kimliğidir.
. Kararlı kollektivizm savaşında önce insanın dostlarından birisi olan at elinden alındı ve yerine traktör vadedildi. (Sanki at iyi ve kötü günlerinde yaşayan bir dost, ailenin bir üyesi, canının bir parçası değilmiş de yalnızca tarlanı sürmeye yarayan bir araçmış gibi). Hemen ardından aynı inatla ikinci dostum, köpeğin peşine düşüldü. Köpekler kaydedildi, öldürüldü, çoğunlukla bölge amirliklerinin özel emriyle icaplarına bakıldı: Yollarına çıkan her köpeğe ateş ederlerdi. Sebep olarak sıhhi ve ekonomik sorunlar (iktisat!) değil, daha derin düşünceler ortaya atılırdı. Köpek radyo dinlemez, gazete okumaz, devlet kontroluna tabi olmayan bir vatandaş, vücutça kuvvetli ama kuvveti devlete değil, sahibini korumaya yarayan, köy sovyeti onun hakkında ne karar verirse versin, geceleyin kapıda bekledikleri zaman ellerinde tuttukları tevkif emrinde ne yazarsa yazsın, yine sahibini koruyan bir varlıktır. Bulgaristan'da 1960 da bütün vatandaşlara ciddiyetle köpek yerine domuz beslemeleri tavsiye edildi. Çünkü domuz kurallara bağlı kalmaz, elinde bıçak olan herkes için yağ demektir. Kaldı ki köpekleri kısıtlayan bu kurallar hiç bir zaman devlet düzenini koruyan nöbetçi ve bekçi çomarlarına teşmil edilmedi. .
Sayfa 359Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.