yıkmışım duvarı ellerimin kanamasından anladım “parola kaçarsa vur emredersiniz komutanım”dudaklann papatya falı dudakların gitmiyor aklımdan bir de cehennem öfkem bir de sağanak yağmur “emredersiniz komutanım parola kaçarsa vur”
sevmek ne güzel şey ve ne büyük felaket elindeki tüfek söğüt dalı değil bu memet.. türküsü çatallanan bir yol gibi susuyor ağzı fırın bulut bulut duman kusuyor
gönül eğlencesi yok, gitmiş
parmakların dudak tuşlarında
ufku deliyorsun, faydasız
hiçbir sözde duramazsın artık
alıp başını gitmiş, dil de düşünce de
yine de birkaç kez “alo” “efendim”
“kıyıdakim usulayım
yok, başka bi’şey
söz dinleyen met cezir
mavi sır, şaşkın bulut
asfalta iz bırakan inici
kokucusu otlarımın
ay takvimlim, gececim
yarım aylar kırığı
dolup ışık taşkınım
sular gibi beklediğim ardında
sular gibi sarılan
tık tık. tık tık da tık tık’ı yaramın
yok, başka bi’şey”
akıllım, zekâ küpüm
al götür beni demek kolay derelere su lazım!
Ocak başına dönen suyaaşık, su çekicisi, su taşıyıcısı Bloom suyun nesine hayranlık duydu?
Evrenselliğine: Demokratik eşitliği ve kendi düzeyini gerçekleştirmede doğasının değişkinliğine: Mercator'un haritasındaki okyanusunun enginliğine: Pasifik Okyanusu'nun 8000 kulacı aşan Sundam çukurunun iskandil edilemeyen derinliğine: Dalgalarının
Anlam Ormanlarinda Gezi Icin Rehber (Adonis)
*nedir yol?
toprak adındaki kağıda yazılı
gezginlik manifestosu.
* nedir ağaç?
dalgaları hava olan yeşil göl.
* nedir hava?
bir ruh
Düşlerin sonsuza koştuğu yerde, sabrın çiçeklerini açtığı yerde, asla kapanmaz yaşanan defter; çünkü tarihin en güzel yerinde son sözü hep direnenler söyler.
* nedir yol?
toprak adındaki kağıda yazılı
gezginlik manifestosu.
* nedir ağaç?
dalgaları hava olan yeşil göl.
* nedir hava?
bir ruh
bir bedene yerleşmeyi istemeyen.