"...
Seni yalnızlığından tanıdım
kirpikleri kırık çocuk
çiğneyip durduğun dudaklarından.
gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
bir eylül göğünün bulut kümeleri
donuk bakışlarında;
hüznün nasıl da benziyordu
benim ilkgençliğime..."
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
TANIDIM SENİ
Seni yalnızlığından tanıdım Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından. Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi Bir eylül göğünün bulut kümeleri Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
Ellerinden tanıdım seni
Yüreğinin yansısı tedirgin ellerinden.
Bir uzak boşluğa yağmur yağıyordu -Anılardan anılara ince çizikler..-
Yüzün bir türkü sonrasının
Kederli dalgınlığında;
Güldün mü, ben mi yanıldım, bilemiyorum Ağıt gibi bir alay dudak uçlarında
Gücenik duruşundan tanıdım seni.
Seni kendimden tanıdım çocuk Yüreği sürekli çiğnenen bir yol Gövdesi acılardan acılara köprü Biraz öfke, biraz umut, çokça onur Olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
Biraz daha dedim içimden, biraz daha; Gün olur, onuru güzel çocuk
Acı da yakışır insanın yüreğine.
Parlak ışık kümeleri yükselerek bir bulut kümesine girmişti. Bir an bulut kümeleri alev almış gibi aydınlandı, sonra giderek sönükleşti. Doğal gece geri gelmişti.
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.
Seni yalnızlığından tanıdım
Kirpikleri kırık çocuk
Çiğneyip durduğun dudaklarından.
Gözlerin küflenmiş yangın yeriydi
Bir eylül göğünün bulut kümeleri
Donuk bakışlarında
Hüznün nasıl da benziyordu
Benim ilk gençliğime.