Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tanıdım Seni Seni yalnızlığından tanıdım, Kirpikleri kırık çocuk Çiğneyip durduğun dudaklarından. Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi Bir eylül göğünün bulut kümeleri Donuk bakışlarında;
seni yalnızlığından tanıdım kirpikleri kırık çocuk çiğneyip durduğun dudaklarından. gözlerin küllenmiş yangın yeriydi bir eylül göğünün bulut kümeleri donuk bakışlarında; hüznün nasıl da benziyordu benim ilkgençliğime
Sayfa 11 - Kırmızı Kedi YayineviKitabı okudu
Reklam
“Ama bir aralık neredeyse yine kavga ediyorduk. Ona göre sıcak bir temmuz günü yapılacak en iyi şey, kırların ortasında fundalık bir yamaçta, sabahtan akşama kadar sırtüstü uzanmak, çiçekler arasında rüyadaymış gibi vızıladayan arıları, cıvıl cıvıl ötüşen tarla kuşlarını dinlemek, bulutsuz gökyüzünü, pırıl pırıl yanan güneşi seyretmekti. Ona göre bu, cennetin ta kendisiydi. Bana göre ise en büyük mutluluk, bir batı rüzgârı esip, gökte beyaz bulut kümeleri hızla uçuşurken hışırtılı dallar arasında sallanmaktı. Sonra yalnız tarla kuşları değil, ardıç kuşları, kara tavuklar, keten kuşları, guguk kuşları hepsi bir ağızdan ötüşmeli, serin gölgelikler altındaki kırlar da, taa uzaktan görünmeli. Ama ayaklarımın altında da, meltemle dalgalanan uzun otlar, ormanlar, çağıl çağıl akan sular olmalı ve bütün dünya hareket etmeli, neşeyle coşup taşmalıydı. O istiyordu ki, her şey tam bir sessizlik içinde olsun. Benim istediğim ise, etrafımdaki her şeyin coşkuyla dans etmesi, taşkın bir sevinç halinde olmasıydı. Ben ona, onun hayallerinin, yarı ölü bir cennet olacağını söyledim. O da benimkinin bir sarhoşluktan farksız olacağını ileri sürdü. Ben, onun cennetinde uyuyup kalacağımı, o da benimkinde nefes bile alamayacağını söyledi, çok da sinirlenmişti. Neyse, sonunda, iyi havalar başlar başlamaz ikisini de denemeye karar verdik, öpüşerek barıştık.
"Baba, bulutlar nelerdir?" "Ne olacak su buharı kümeleri.. " "Su buharı kümeleri mi? Yani çaydanlıktan çıkan dumanlar mı bunlar?" Pencereye koştum. Gökyüzüne baktım bir kez daha. İşte, şimdi de bembeyaz kıvırcık sakalı, başında kukuletası, elinde bastonuyla dedem geçiyordu evimizin üzerinden. Kafam iyice karışmıştı. Bulutlar su buharıysa, dedem gökyüzünde ne arıyordu?
492 syf.
·
Puan vermedi
NOSTROMO Yazar: JOSEPH CONRAD Çeviri: ELİF YILDIRIM ODA YAYINLARI 1. BASIM HAZİRAN 2011 ISBN 978 – 975 – 385 – 389 – 7 Costaguana nasıl bir ülke? Joseph Conrad hikayesini anlattığı ülke bir Güney Amerika Ülkesi ama haritada aramak boşuma çünkü yarattığı kıyı şeridi ve siyasi politikasına kadar hayali bir ülke. Kitabının birkaç noktasında Güney
Nostromo
NostromoJoseph Conrad · Oda Yayınları · 200785 okunma
Ufukta pembe tüller ile uçuşan bulut kümeleri. Doruklarında kar parıltıları ile dikilen yalçın dağlar..Göllerde Haşim'in şiirlerini terennüm eden kamışlar..
Reklam
Parmak uçlarına basa basa çekilip gidiyordu gece. Sanki yorgunluk çıkarmıştı, kanaatkardı, bu kadarı yeterdi ona. Uzak, hafif sesler duyuluyordu. Bir göçmen kuş, rüya görüyordu belki, belki bitkiler büyüyordu. Solgun yıldızlar, bulut kümeleri gerisinde kayboluyorlardı. Yüzümde sabahın yumuşak soluğunu hissediyordum ve horoz sesleri yükseldi uzaktan.
Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
442 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.