Seni yalnızlığından tanıdım Kirpikleri kırık çocuk Çiğneyip durduğun dudaklarından. Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi Bir eylül göğünün bulut kümeleri Donuk bakışlarında; Hüznün nasıl da benziyordu Benim ilkgençliğime
seni yalnızlığından tanıdım kirpikleri kırık çocuk çiğneyip durduğun dudaklarından. gözlerin küllenmiş yangın yeriydi bir eylül göğünün bulut kümeleri donuk bakışlarında; hüznün nasıl da benziyordu benim ilk gençliğime.
Reklam
Tanıdım Seni
Şiiri dinlemek için: youtu.be/m1ePIJWiVPs Seni yalnızlığından tanıdım Kirpikleri kırık çocuk Çiğneyip durduğun dudaklarından. Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi Bir eylül göğünün bulut kümeleri Donuk bakışlarında Hüznün nasıl da benziyordu Benim ilk gençliğime. Ellerinden tanıdım seni Yüreğinin yansısı tedirgin ellerinden. Bir uzak boşluğa yağmur yağıyordu -Anılardan anılara ince çizikler..- Yüzün bir türkü sonrasının Kederli dalgınlığında; Güldün mü, ben mi yanıldım, bilemiyorum Ağıt gibi bir alay dudak uçlarında Gücenik duruşundan tanıdım seni
Sayfa 11 - 1981Kitabı okudu
Sonra, bu serin ve sık korulardan çıkınca, ses veren, yakıcı yosunlar üzerinde, karnı doymuş yılanların zarif ve ince başlarını kaldırarak evlerine döndükleri tebeşir rengi, nadasa bırakılmış bir toprak. Bu tablolar üzerine kimi zaman besleyici su dalgaları gibi akan güneş selleri serpin, kimi zaman bir yaşlı adamın alnındaki kırışıklar gibi sıralanmış kül rengi bulut kümeleri, kimi zaman solgun mavi şeritlerle çizgi çizgi, hafif turuncu bir göğün soğuk renklerini; sonra, dinleyin: Bulanan sessizliğin ortasında anlatılmaz uyumlar işiteceksiniz.
Batı ufku üzerindeki bulut kümeleri batmakta olan güneşi içine aldı, göğün çevresi kırmızı gül rengine büründü ve sıcak renklerle tutuşmaya başladı.
Sayfa 224
Sahip Olmak Ve Kaybetmek
Mavi, beyaz dalgalar, el ele, sarı sahile vuruyordu. Güneş dağların ardında batmaya başladığından uzaktaki sular pembeleşiyordu hafiften. Tepeleri kar kaplı sıra dağlar da kızarmaya yüz tutmuştu. Kara bulut kümeleri geçiyordu dağların üzerinden. << -Bak, Asel, kuğular.>> Kuğular, İssik-Kul'a yalnız güzleri ve kışları gelirlerdi. Baharda pek ziyâret etmezlerdi bu tarafları. Halk, Kuzeye uçan, Güneyli kuğuları derdi bunlara. Sözde mutluluk getirirlermiş...
Sayfa 171 - Gün Yayınları. Kitapta Cengiz Aytmatov'un iki hikâyesi birden yer alıyor. 1.si Toprak Ana,Türkçesi: Ülkü Tamer 2. hikâye Sâhip Olmak Ve Kaybetmek(Selvi Boylum Al Yazmalım) Türkçesi: Zeyyad Özalpsan Kitap 1968 yılında İstanbul'da Garanti Matbaası'nda basıKitabı okudu
Reklam
"O saçma, intizamsız, aptal bulut kümeleri antik çağlardaki şairlere ilham vermişse eğer, eski insanların zevkleri ne kadar da ilkelmiş."
Sayfa 13
Tanıdım Seni Seni yalnızlığından tanıdım, Kirpikleri kırık çocuk Çiğneyip durduğun dudaklarından. Gözlerin küllenmiş yangın yeriydi Bir eylül göğünün bulut kümeleri Donuk bakışlarında;
seni yalnızlığından tanıdım kirpikleri kırık çocuk çiğneyip durduğun dudaklarından. gözlerin küllenmiş yangın yeriydi bir eylül göğünün bulut kümeleri donuk bakışlarında; hüznün nasıl da benziyordu benim ilkgençliğime
Sayfa 11 - Kırmızı Kedi YayineviKitabı okudu
“Ama bir aralık neredeyse yine kavga ediyorduk. Ona göre sıcak bir temmuz günü yapılacak en iyi şey, kırların ortasında fundalık bir yamaçta, sabahtan akşama kadar sırtüstü uzanmak, çiçekler arasında rüyadaymış gibi vızıladayan arıları, cıvıl cıvıl ötüşen tarla kuşlarını dinlemek, bulutsuz gökyüzünü, pırıl pırıl yanan güneşi seyretmekti. Ona göre bu, cennetin ta kendisiydi. Bana göre ise en büyük mutluluk, bir batı rüzgârı esip, gökte beyaz bulut kümeleri hızla uçuşurken hışırtılı dallar arasında sallanmaktı. Sonra yalnız tarla kuşları değil, ardıç kuşları, kara tavuklar, keten kuşları, guguk kuşları hepsi bir ağızdan ötüşmeli, serin gölgelikler altındaki kırlar da, taa uzaktan görünmeli. Ama ayaklarımın altında da, meltemle dalgalanan uzun otlar, ormanlar, çağıl çağıl akan sular olmalı ve bütün dünya hareket etmeli, neşeyle coşup taşmalıydı. O istiyordu ki, her şey tam bir sessizlik içinde olsun. Benim istediğim ise, etrafımdaki her şeyin coşkuyla dans etmesi, taşkın bir sevinç halinde olmasıydı. Ben ona, onun hayallerinin, yarı ölü bir cennet olacağını söyledim. O da benimkinin bir sarhoşluktan farksız olacağını ileri sürdü. Ben, onun cennetinde uyuyup kalacağımı, o da benimkinde nefes bile alamayacağını söyledi, çok da sinirlenmişti. Neyse, sonunda, iyi havalar başlar başlamaz ikisini de denemeye karar verdik, öpüşerek barıştık.
Reklam
"Baba, bulutlar nelerdir?" "Ne olacak su buharı kümeleri.. " "Su buharı kümeleri mi? Yani çaydanlıktan çıkan dumanlar mı bunlar?" Pencereye koştum. Gökyüzüne baktım bir kez daha. İşte, şimdi de bembeyaz kıvırcık sakalı, başında kukuletası, elinde bastonuyla dedem geçiyordu evimizin üzerinden. Kafam iyice karışmıştı. Bulutlar su buharıysa, dedem gökyüzünde ne arıyordu?
435 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.