Düşünce Tarlasından Bugünkü Mahsul
Bitmeyen yolar ve acılarım el ele tutuşmaya anlaşmışlar Yalnızlık hastalığıma şifa oldun Yer altındakiler yer yüzündekilerin yürümelerinden şikayetçi Yeryüzündekiler de yeraltına girmekten korkulu ve ürkek. Herşeyin bir zıttı var Benim acımın zıttı da acı Ellerim şiir yazmak için kaleme uzanmıyor, utanıyor ve de uslanıyor artık. Beynim tunç tuttu düşünemiyorum artık Tek sadece ölümde kaldı aklım fikrim Ne zaman artık ne zaman gelsin o gün ben yarinin yollarını gözleyen bir maşuk gibi gözlüyorum ölümü gelsede artık aşk meşk olsun. Midem de ağlamaklı son zamanlarda annemin nasırlı ama bir o kadar kutsal elerinden çıkmış şah eseri yemeklerinden de yoksunum bir başkalarının annesi olanların elinden yiyorum artık Annelerin yemeği annemin ki gibi olmuyor işte Onların çocukları da benim düşüncelerime hem fikirler bunu gayet iyi biliyorum. Durakta bineriz otobüse bir yığın insan dip dibe oluruz otobüste duygularımız, düşüncelerimiz, dinlediklerimiz, bir birlerinden gökyüzü ve yeryüzü kadar uzak Gökyüzündeki bulutlar bereket için mi yağar hayır bence Yeryüzündekilerin haline acır bulutlar yağmurlar bulutların gözyaşlarıdır Toprağa, ağaca, hayvana, dağa, taşa acır da ağlar bulut, nefret ettimi insandan sel yağdırır insana Gelsin diye insafa İnsanlar harlıyorlar güneşi yerden. İnsanlar münakaşa içinde artık mevsimlerle Tabiat yenmeye çalışıyor mahluk insanı felaketlerle Buraya kadar işte bugün beyincik tarlamın düşünce mahsulünden bu kadarı çıktı. Bundan sonrada düşünce mahsulümü sulamak için göz yaşım aktı. -m
Castor Thoreau (çeviri)
Hep sakallı hayal ettim seni, Bulutların ardında, heybetli, bariton sesli, Korkuturdun çocukları, severdin öldürmeyi, Ölmek seni görmek mi diye merak edip sordum, Kapat dediler çeneni
Reklam
📍Yunan ve Roma Panteonunun Tanrıları ve Tanrıçaları Kimlerdi? Tanrı ve tanrıçaları tanımlamaya yardımcı olabilecek sembolleri ve hikâyeleri keşfetmek için antik Yunan ve Roma panteonunu yakından inceliyoruz. Yunanca ‘πᾶν’ pan (hepsi) ve ‘θεός’ theos (tanrı) kelimelerinden türetilen panteon, ‘tüm tanrıların’ anlamına gelir. Herhangi çok tanrılı
Çıkıp sana gelesim var...
İçimde bir telaş. Sanki yarın geleceksin gibi. İçimde bir savaş. Sensizlikle çatışan yalnızlığım gibi… Bir yere gider gibi, Yağmur taşıyan bulutlar gibi, Çıkıp sana gelesim var. Anlatasım var; ne yaşadıysam sensiz. Derdimi dökesim var. Başımı omzuna yaslayasım, Göğsünde dinlenesim, Bir gülüşüne gençliğimi veresim var. Zor günler, ağır, huysuz, zahmetli. Burnumda tütüyor hâlâ kokun. Gözlerim yollarda. Duyuyorum; kalbin çağırıyor beni. Sabrımı yokluyor yokluğun. Güneş sensizde doğuyor, İçimi ısıtmasa da. Kuşlar sensiz de göçüyor, Çıt sesleri çıkmasa da. Gece sensiz de uyuyorum, Uykumu alamasam da. Ve zaman sensiz de geçiyor, Pek bir anlamı olmasa da. Sevdiceğim; Bir sabah ekmek almaya gider gibi, Bulutların peşine takılıp toprağına düşer gibi, Yüzünde çiçekler açan bayram çocukları gibi, Umudumu kalbimin üstüne, Sensizliği ayaklarımın altına alıp; Sessizce çıkıp sana gelesim var…"
#1000K
TÜRKAN * bize kıyılara çıkmayan dalgalar, ---çocukları yutmayan sular borçlusun İstanbul Boğaz’ı geçen balıkları sayan deli bir muhasebeci balıkların peşine takılıp Haliç’e giren şaşkın bir yunus yunusa yalanırken rakı bardağına düşen bir kedi kediye kaftanlardan kefen diken bir terzi borçlusun * bize dipsiz çöp kutuları borçlusun
Sonsuzluk Ağacı
Adam: gitmek zorunda mıydın? Kadın: gelmesen olmuyor muydu? Adam: ben geldim ya da sen oradaydın ya da ortada buluştuk ne önemi var, seviyorum seni Kadın: sevmek çözmüyor hiçbir şeyi Adam: olacakları biliyordun, beni biliyordun, imkansızlığımı biliyordun, razıyım her şeye demiştin Kadın: değişir zannettim bazı şeyler, kahretsin Adam:
Resim