Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Son günlerde öyle hırslıyım ki görseniz şaşırırsınız. Üzüntüm benim en temel motivasyon kaynağım oldu. İnancım ise disiplinim. Öyle bir kırıldım ki anlatsam anlatamam. Kelimeler yetmez. İnanılmaz çalışıyorum. Öyle ki artık az uyuyor, az yiyor ve çok fazla çalışıyorum. Az yiyorum çünkü yediğimi kendim hazırlıyorum, bu da epey bir zaman alıyor ve de çok yemek zihni tembelleştiriyor. Açlık ise zihnin performansını arttırıyor. Bol bol yürüyüş yapıyorum. Yürürken okuyor, düşünüyor, dinliyor ve yazıyorum. Eve ve kütüphaneye geldiğimde ise delice çalışmaya devam ediyorum. Çok şeyi bıraktım. Çok şeyden vazgeçtim. Birçok hobime elveda ettim. Kendimi tam anlamıyla dönüştürmek için yeni hobiler edinmeye başladım. Onlar için uğraşıyorum. Hayır eğreti durmayacak. Çünkü onları kendi özümün bir parçası yapacağım. Zira zaman, emek ve anılar sizi siz yapanlardır. Başaracağım. Başarmanın formülü istikrarlı ve uzun süreli bir çabadır. Motivasyonunuz olmasa da devam etmektir. Disiplinli olmaktır. Ve ben öyle bir parçalandım ki artık bir önceki ben dahi ben olamam. Küllerimden yeniden doğacağım. Ki zaten buna başladım. Bunu sadece kendime değil, tüm bir ülkeye ve hatta tüm bir dünyaya ispat edeceğim. Buna inancım var çünkü benim bu dünyada doğru bildiğim yegane şeyler istikrarlı sonsuz bir çaba ve yüksek bir zekadır. Ve bunlar da bende var. Göreceğiz, çok iyi göreceğiz." (Jack Brooks'dan)
İnsan kendindeki her kötünün bir fazlası­nı katlanılmaz, iki eksiğini de mükemmel bulur. Buna inan­cım tam.
Sayfa 162 - İletişim Yayınları - Pdf
Reklam
“Burada oturmuş kendi kendime ne diyordum, biliyor musun: Hayata inanmasam, sevdiğim kadına sırt çevirsem, dünyanın gidişine inancım kalmasa, hatta tam tersine, her şeyin karmakarışık, uğursuz, belki de şeytanca bir kaos olduğuna iman etsem, insanların hayal kırıklığından uğradığı bütün korkulara tutulsam gene de yaşamayı isteyeceğim, hayat kadehini ağzıma götürünce bitirene kadar bırakmayacağım! Ama bilinmez, belki yaşım otuza gelince kadehimi bir yana fırlatıp bitirmeden çekilirim…nereye , onu da bildiğim yok. Otuz yaşıma kadar da gençliğimin her şeye, her türlü hayal kırıklığına, hayata karşı nefrete üstün geleceğini kesin olarak biliyorum. Çoğu zaman kendi kendime, “Dünyada , şu içimdeki azgın, belki de hayasızca yaşama hırsını yenecek bir umutsuzluk var mı acaba?" diye sorduğum oldu. Galiba böyle bir şey olmadığına, daha doğrusu otuzuma basmadan olamayacağına karar verdim. Çünkü bu umutsuzluğu tanıyınca içimde tek bir istek kalmayacaktır herhalde. Bu yaşama hırsını bazı sümüklü, veremli ahlâkçılar, hele şairler alçaklık diye adlandırıyor, öte yandan yaşama hırsı dediğimiz özellik az çok Karamazov’ların hepsinde var. Bu doğru her şeye rağmen sende de var; buna rağmen bunu neden alçaklık sayarız bilmem. Gezegenimizde herkes güçlü bir merkezcil gücün etkisi altında, Alyoska... Canım yaşamak istiyor, ben de, mantığım ne derse desin yaşıyorum. Varsın dünyanin gidişatına inancım olmasın, ama baharda yeşeren pırıl pırıl ağaç yapraklar, mavi gök, bazen inanır mısın, niçin sevdiğimi bilmediğim bir adam ruhuma öyle yakın geliyor ki!”
Sayfa 304Kitabı okudu
Bu yaşamın son serüveni çünkü yine birlikte olacağımıza inancım tam. Bu serüven bitse de, diğer tarafta bizi daha büyüğü bekliyor. Ayrıca Rune, eğer seni tekrar kollarıma alamazsam, buna cennet diyemem ben.
Sayfa 172 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Alprazolam , Clonazepam , Klorazepat , Diazepam , Lorazepam
"Ben intihar fikrinden bahsediyorum, intihar saplantısından. İntihar etmekten söz etmiyorum, intihar düşüncesinden bahsediyorum. Hristiyanlık intiharı kapı dışarı ederek psikolojik bakımdan büyük bir hataya düşmüştür. İntihar fikrini diyorum tabii. Çok önemli burası; hayatımdaki tüm zorlu anları bu çıkar yol fikriyle atlatabildim. Sahiden de intihar fikrine sığınarak yaşamak şartıyla her şeye katlanabileceğimize inanıyorum. Kendimizi öldürmemize hiç gerek yok, nihayetinde kendimizi istediğimiz zaman öldürebiliriz. Ama esas önemli olan şey bu fikri kafada taşımaktır. Ama Hristiyanlık bu fikri itibardan düşürerek muazzam bir sorumluluğu üsteniyor. Eski çağlarda, bunu tarihçilerden öğreniyoruz, yani sadece tarihçilerden de değil tabii, filozoflarda çok ilginç bir intihar tarzı varmış, artık bunun pabucu dama atıldı, kimse artık yapmıyor bunu, nefeslerini tutarak intihar ediyorlarmış, kendilerini boğuyorlarmış yani. Bence intihar etmenin çok zarif bir şekli bu. Ama mesele bu değil yani, intihar etmek değil, esas olan intihar fikridir. Bu fikri yasaklamamak gerek. Tam aksine bu fikirden yararlanmak gerek. Demeliyim ki gençken müntehirlerin biyografilerini büyük bir iştahla okudum. Nihayetinde de genç yaşında ölenler kahramanım olmuşlardı. Doğrusu ya, intihara olan bu düşkünlüğümden bir hayli de fayda sağladım, çünkü bu yaşıma kadar bu fikir sayesinde gelebildim. Bu fikir olmasa altmış yaşını hayatta göremezdim, imkânı yok gelemezdim bu yaşa, buna inancım tam, bundan dolayı da olumlu bir fikirdir."
"Doğrusu yayan gitmem pek iyi oldu. Hem Trifon'un aklı başına gelecek hem de ben eğlenceli bir gece geçirmiş olacağım. Zaten böyle yürüyüşleri sık sık yapmalıyım. Ne olacak? Bolşoy Caddesi'nde, nasıl olsa bir araba yakalarım. Enfes bir gece... Buranın evleri de ne küçücük şeyler! İçlerinde pek entipüften kimseler oturuyor herhalde... esnaf takımı…memur gibi... Şu Stepan Nikiforoviç de ne adam... Bu morukların hepsi böyle geri kafalıdır zaten. Tam anlamıyla içleri geçmiş; c'est le mont. Yine de kafalı adam; bon sens'1,2 hayat sorunları üzerinde olgun, pratik görüşleri var. Ama ne de olsa ihtiyar, ihtiyar adamlar bunlar! Şey ... hani, ne derler ona? Bir şeyi eksik işte. Yapamayacakmışız!.. Ne demek istedi bu sözle acaba? Söylerken sanki düşünceye dalmıştı. Beni hiç anlamadı. Oysa anlamayacak ne var? Anlamamak, anlamaktan daha zor. Evet, ben buna inanıyorum; bütün benliğimle bu düşünceye inancım var benim. İyi olmak ... insanseverlik. İnsanı kendine vermeli, kişiliğini uyandırmalı. O zaman hazır malzemeyle işe başlayın artık. Hem bütün bunlar, gün gibi aşikâr, değil mi canım? İzninizle bir örnek verelim Ekselans. Bir memurla karşılaştık diyelim; fakir, boynu bükük bir memurla... Başlayın: 'Kimsin sen?' Yanıt: 'Memur!' Güzel. Memurmuş... 'Ne Yanıt: 'Falan filan memuruyum.' 'Nasıl, çalışıyor musun?" memurusun?
Reklam
Aslında kucak açmam gerekir ; herhangi bir tanrıya inancım yok , ahirete inanmam ama buna rağmen yine seninle birlikte olacağıma inancım tam.
Hiçbir zaman tam anlamıyla izah edemeyeceğim bendeki seni, kütüphaneler dolusu kitapları yutsam asla bir satırın etmeyecek senin. Bu dünyanın kalbiyle değil içimdeki sevgin. Ve bu dünyada sana senden daha güzel anlatabileceğim ne bir şarkı, ne bir rüya, ne de bir şiir var. Ne biriktirsem, ne anlatsam senden güzel olmayacak. Seni sana anlatmak ? Bu da bu dünyanın diliyle mümkün değil! Senin karşılığına eş değer kelime mevcut değil beşeriyetin hiçbir diliyle, izahsızsın. Bunu sana dilim çözüldüğünde, gözümdeki perde indiğinde, sonsuz bir hayatta uzun uzun anlatacağım yeni kelimeler bulduğumda.. Ve seni tanıdığıma sevindim kendi çapımda.. (Bu yüzden çok yazamıyorum belki de eskisi gibi, zaten yazmak, iç dökmenin de bi faydası yok ya da olmadı bizim için hiç. Hissediyoruz buna inancım tam. Senin de dediğin gibi belki de ben çok iyi ifade edeniliyorum sen ifade edemiyorsun. Bu cümlenin üzerinden uzun zaman geçti. Belki de şimdi böyle bile hissetmiyorsun. Yeni hayatında hissettiğin insanlar, değer verenileceğin kişiler çıktı karşına. Ama bendeki sen ne biliyor musun. Öyle bi inanıyorum ki bu aramızdaki bağa, ne olursa olsun, nerede olursak olalım, ne kadar zaman geçerse geçsin, hayatımıza kim girerse girsin ne ben seni ne sen beni unutmayacağız. Öyle olduğunu sansak bile zaman bize bunu hep gösterecek. Ta ki gözümüzdeki perde inip hiçbir imkansızlık kalmadan bunu en saf hali ile görene dek. Gönül isterdi ki burda olsun orada devam etsin. Ama orda dahi olacaksa beklemeye değer…)
Bu katlanma nasıl şeydir diye zaman zaman düşündüğümde, katlanma denenin, insanın zaten belli katlarından biri olup kendininkinden bir iki fazlaya gösterdiği celallenme olduğunu artık kabullenmiş durumdayım. İnsan kendindeki her kötünün bir fazlasını katlanılmaz, iki eksiğini de mükemmel bulur. Buna inancım tam.
Sayfa 162Kitabı okudu
544 syf.
5/10 puan verdi
Toksik ilişki but with ✦ Music ✦
Bad boy & Masum kız ✓ Toksik ilişki ✓ Sürekli bağıran ve bir şeyleri/birilerini döven erkek ✓ "Ama sen beni incitmezsin...biliyorum" diyen ezik kız ✓ Bolca dram ve drama ✓ İhanetimsi çocukça bir hareket ve kızın senden intikam alacağım diyerek erkek karakterin yanına giderek defalarca kendini rezil etmesi ✓ Fiziksel çekimi olmasına
Çalıntı Sözler
Çalıntı SözlerAshley Jade · Pukka Yayınları · 2023161 okunma
Reklam
207 syf.
9/10 puan verdi
GERÇEKLİK ALGISININ SINIRLARINDA DOLAŞAN BİR KADININ SES KAYITLARI: SAKİNLER
Hande Ortaç, yeni kitabı Sakinler’de deliliğin ve travmatik geçmişin derinliğine iniyor. İstismar, aile travmaları ve kariyerinde yaşadığı zorluklar dolayısıyla her şeyi geride bırakmak isteyen bir kadının anlatısı bu. Günümüz toplumunda kadının ötekileştirilmesini, patriyarkal toplumun eril düşüncelerini ve normal olanın ne olduğunu sorgulatan
Sakinler
SakinlerHande Ortaç · İletişim Yayınları · 202322 okunma
245 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.