Bu eser, İtalyan yazar Cesare Pavese’nin 1935’ten 1950’ye (intiharından kısa bir süre öncesine) kadar tuttuğu günlüklerden oluşur. Pavese’nin hem bir entelektüel hem de depresyonla boğuşan bir birey olarak yaşamının izleri bu günlüklerde güçlü bir şekilde yer alır.
Varoluşsal Bunalım ve Anlamsızlık
Pavese, hayatın anlamını, sanatın işlevini ve insan ilişkilerindeki boşluğu derin bir sorgulamayla irdeler. Günlüklerinde sık sık “neden yaşamalıyım” sorusunu dolaylı ya da doğrudan sorar.
“Hiçbir şey insanın kendisiyle olan kavgası kadar trajik değildir.”
Yalnızlık ve İntihar Düşüncesi
Günlükler, Pavese’nin ruhsal çöküntülerini, intihara yaklaşımını ve insanlardan uzaklaşmasını belgeleyen çarpıcı notlarla doludur. Özellikle son yıllara ait notlar yoğun bir karamsarlık içerir.
Sanat ve Yaratıcılık
Pavese, yazarlık sürecini teknik yönleriyle birlikte ruhsal boyutuyla da tartışır. Yazının hem bir kurtuluş hem bir yük olduğunu dile getirir.
“Yazmak, yaşamak kadar tehlikelidir.”
Aşk ve Kadınlar
Pavese’nin kadınlarla olan ilişkileri sık sık başarısızlıkla ve hüsranla sonuçlanmıştır. Bu ilişkilerin onda açtığı derin duygusal izler günlüklerde belirgindir.
Bu eseri kesinlikle
"Uyuşturucu etkisi altında edinilen ve mistik deneyime benzer bir izlenim veren deneyimlerin yapay olduğunu gösterir. Bu tür deneyimler moral ve çileci bir hazırlık çerçevesinde, bireyin gerçek bir dönüşümü üzerine kurulu olmadıkları için en sonunda bireyin kendisini gerçek dışılık hissi, umutsuzluk, bunalım tehlikesi karşısında bulmasıyla sonuçlanır ve sonuç olarak daha yıkıcı deneyimler söz konusu olur."