Dr.Louis Creed ,iki çocuğu,güzel karısı ve sevimli kedileri Church ile birlikte ,-King romanlarının genellikle geçtiği Maine eyaletindeki –Ludlow şehrinde yeni işine başlamak için otoyolun kenarındaki ormanlarla çevrili güzel evine taşınır.Yeni komşuları olan yaşlı çift, aileye karşı çok iyidir ve her şey güzel gelişmektedir.Tabii ki bu güzel manzaranın perde arkasında, Micmac yerlilerinin karanlık kehanetleriyle örülü bir mezarlık hikayesi var ki bundan sonrası sürpriz bozana gireceği için anlatmıyorum.
Stephen King bu romanı bitirdiğinde, rahatsız edici derecede korkutucu olduğu için yayınlamak istememiş ama daha sonra karısının ısrarıyla yayıncısına vermiş. Ben, zaman zaman ürkütücü yerler bulsam da korkutucudan çok, üzücü buldum romanı. Aile bağları ile ilgili içe işleyen bir hüznü var bu eserin. İçerisindeki diyaloglar ve karakterler duygu durum olarak, aşırı iniş ve çıkışlar gösteriyor ki belki bu nokta en çok yerdiğim kısım olabilir.
Bu eseri okurken hem bir yandan duygusal bir yoksunluk hissedip, romanı eleştirme hissiyatı duyuyorsunuz ancak öte yandan eser, sürekli okuma hissi uyandıran, sizi kavrayıcı ve sürükleyici bir yapıya sahip bu yüzden de aynı zamanda eseri çok övmek istiyorsunuz. Kısacası Hayvan Mezarlığı bir edebiyat baş yapıtı değil, ancak okurken güzel zaman geçireceğiniz bazen gerilip bazen de üzüleceğiniz, ancak temposu hiç düşmeyen bir roman.İşte bu yüzden tavsiye ediyorum.