204 syf.
·
Not rated
İNSANI HAYALİN DERİNLİKLERİNE GÖTÜREN KİTAP: A’MÂK-I HAYAL
" İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendisini bilmezsin, Ya nice okumaktır?…" - Yunus Emre Bu inceleme belki de yazmakta en çok zorlanacağım incelemelerden biri olacak: Filibeli Ahmet Hilmi’nin kaleme almış olduğu A’mâk-ı Hayal. A’mâk-ı Hayal, edebiyatımızın ilk felsefi ve gerçeküstü romanıdır. Bu yönüyle eser
A’mâk-ı Hayal
A’mâk-ı HayalFilibeli Ahmed Hilmi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202116.8k okunma
“Bundan sonra da ihmalkarlık edip hiçbir olumsuz düşünceyi zihnimize sokmamamız gerekiyor, çünkü bu düşünceler de her şeye bağlı bir rezonans alanını meydana getiriyor ve hayatımızı istemediğimiz bir alana doğru sürüklüyor”
Reklam
Bir hayalin peşinden giderek barbarlıktan uygarlığa yükselmek,sonra bu düş gücünü yitirir yitirmez gerileyip ölmek ,işte bir halkın yaşam döngüsü bundan ibaretdir
Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku...Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim.Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.
benden vazgecenleri ,kaderime terk edip yanlız bırakanları unutmadım,salakça iyi niyetlerim olmaz artık bundan sonra, vazgeçtim bende vazgecenlerden
Baba, oğul, kutsal ruh.
Üç parçalı olan bir Tanrımız mı var yoksa üç Tanrı bir tane içinde mi? Katolik Ansiklopedisi, ilahiyat mantığının bir başyapıtında, konuyu bizim için aydınlığa kavuşturur:¹ Tanrılığın birliğinde üç Kişi vardır; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh. Bu üç Şahsiyet birbirlerinden tamamen ayrıktır. Bu yüzden, eğer Atanasyus Öğretisinin kelimelerini kullanırsak: "Baba Tanrıdır, Oğul Tanrıdır ve Kutsal Ruh Tanrıdır, ama yine de Üç Tanrı değil tek bir Tanrı vardır." Bu yeterince açık değilmiş gibi, Ansiklopedi üçüncü yüzyıl ilahiyatçısı olan "Mucizeci Aziz Gregory"nin sözlerini alıntılar: Bu yüzden, ne yaratılan herhangi bir şey, ne Üçlemede bir diğerine bağlı olan bir şey, ne de bir zamanlar var olmayıp da eklenen bir şey vardır. Fakat daha sonra katılan vardır. Bundan dolayıdır ki Baba Oğulsuz, Oğul da Ruh'suz hiçbir zaman olmadı: Ve bu aynı Üçleme sonsuza kadar sabittir ve değiştirilemez.
Sayfa 59 - Bölüm 2 - Tanrı Varsayımı, Çok TanrıcılıkKitabı okuyor
Reklam
Bazen seni anlamıyorum Şu halde söylediklerimi açıklayacağım kendilerine gereksinim duyan kisiler vardır beni anlamamanın nedeni senin boyle kisilerden olmaman sen beni kullanır ve sırası gelince bir kesekağıdı gibi brustururarak fırlatıp atarsın tanrı seni becermis arkadaşım yeterince zekisin ve öyle yapman seni üzücektir ama daha sonra yürüyüp yoluna gidicek kadar katısın da bundan dolayı kendine bir sey yapamaz engelleyemezsin eger ben kumsalda yatıp yardım istemek üzere çıglıklar atmakta olsaydım ama seninle kahrolası bir kule'n aradında bulunsaydim seni uzerimden atlar ve cekip giderdin bu söylediklerim gercege yakın değil mi ?
Bundan sonra, sağ ve solun var olma mantığını kendi öğrenmeye çalışacaktı. Birçok kitap karıştırdı, kendini sınadı ama radyodan dinlediği politikacıların ateşli hitabeleri, Türk ulusunun kudretini de al ak renkli bayrağın komünistler tarafından yok edilmeye çalışılmasına rağmen Ülkücülerin bunlara karşı direndiğini duyunca irkildi. Çatlı kararını vermişti: en doğru olan ülkücü hareketin zihniyetiydi. Çatlı, Nevşehir Ülkü Ocağı'nın yolunu tutmaya başladı. ...................................... Onun için vatan, artık can demekti. Tıpkı yüzbinlerce kardeşleri gibi. Çatlı, temiz duygularla benimsemişti bu zihniyeti.
Ağlayan Kaya
Camdan pabuçlarım kırık Prens de bulamaz beni artık. Hayata söyleyin bundan sonra gitsin Anlamını masallarda arasın Hay! Ben sizin ruhunuza çiçek aşısı yapayım da çiçekler açsın ruhunuz. Hadi alkışlayın! Biliyorum hâlâ biraz safım.
Bundan yıllar sonra, bir tartışma sırasında, sana çocukluğumdan nefret ettiğimi söylediğimde bana deliymişim gibi baktın ve dedin ki: Eh ama yüzün hep gülüyordu! O günkü tepkinden nasıl şikayetçi olabilirdim ki, zira zaferimin işaretiydi bu söylediğin, demek ki bütün bu zaman boyunca seni hayatımdan habersiz bırakmayı ve senin -öyle ya- annem olmanı engellemeyi başarmıştım.
Reklam
“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku…Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitapları severdim.Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.”
Bebek doğumdan sonra emzirilip bakılmayı bekler, bundan kısa süre sonra da gülümsenmeyi bekler. Bunlar doğuştan olan gereksinimler doğuştan olan kuramlardır.
GÖKDELEN İNŞAASI En basit örnekler bir gökdelen inşasında bulunabilir. Bir gökdelen fiziksel bir şeydir, Dünya1 ‘e aittir. Ancak bir plana göre yapılır, plan ise kurmaların ve birçok problemin etkisindedir. Bir gökdelenin inşasında rol oynayan plan, kuram ve problemlerin etkisindedir. Bir gökdelenin inşasında rol oynayan plan, kuram ve problemlerin öncelikle Dünya 2’yi ve ancak bundan sonra inşaat işçilerinin fiziksel hareketlerinin dünyasını ve böylelikle de fiziksel kepçe, taş ve tuğlaları etkilediğini kabul ediyorum. En sık karşılaşılan durum budur; Dünya 1’i genellikle psişik Dünya 2’den geçerek dolaylı olarak etkiler. Hatta belki de bu sadece çoğunlukla değil daima böyledir, yani Dünya 3 Dünya 1’i asla doğrudan değil, yalnızca Dünya 2’den geçerek etkiler. En azından örneğimiz her 3 Dünya’nın da yani sadece Dünya 3’ün gerçekliğini, gerçek olduğunu göstermektedir. Maalesef zaman zaman olduğu üzere bir gökdelen ya da bir köprü yıkıldığında, bu bazen bir Dünya 2 düşünce hatasında yani yanlış bir öznel inanca -ama bazen de yanlış bir nesnel kurama, yani Dünya 3’teki bir hataya dayandırılabilir.
Bazı âlimler cihadı dinin rükünlerinden birisi olarak saymışlardır ki cihad böyle olmaya layıktr. İmam ibn Kasım EI-Hanbeli (rahimehullah)'in Er-Ravda haşiyesinde söyledikleri gibi: Bazıları cihadı İslam dininin altıncı rüknü olarak saymışlar ve bundan dolayı onu İslâm'ın beş rüknünden sonra zikretmişlerdir."
Zikir, şükrün başıdır. Bundan dolayı yüce Allah özellikle onu emretmiştir. Ondan sonra ise genel olarak kendisine şükretmeyi emrederek "ve Bana şükredin" buyurmaktadır. Yani Ben sizlere bunca nimetleri ihsan ettiğim için, değişik türleriyle sıkıntılarınızı uzaklaştırdığım için Bana şükredin. Şükür, çeşitli şekillerde olur: Kalb ile şükür, nimetleri ikrar ve itiraf; dil ile şükür, nimetleri anmak ve bundan dolayı nimet sahibini övmek; azalar ile şükür ise Allah'a itaat, emirlerine bağlılık ve yasaklarından kaçınmakla gerçekleşir. Şükür, mevcut nimetlerin sürekliliğini, elde olmayan nimetlerin de elde edilmesini sağlar. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Andolsun ki eğer şükrederseniz el- bette size daha çok veririm." (İbrahim, 14/7) İlim, ahlakın temizlenip arındırılması, salih amellere muvaffakiyet gibi dini nimetlerden sonra şükür emrinin gelmesi bu nimetlerin en büyük nimetler olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta asıl nimetler, başkaları zeval bulduğunda dahi devam edecek gerçek nimetler bunlardır. Bu yüzden ilim yahut amel tevfikine mazhar olan kimselerin, Allah'ın lütfunu daha da artırması ve onları kendilerini beğenmekten koruyup şükürle ilgilenmelerini sağlaması için O'na çokça şükretmeleri gerekir.
1,500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.