Asırlardan beri süre gelen “devlet” hakkında yazılan bütün eserlerin yazımlarının aslında birer cevap olduğunun gerçeği su götürmezdir. Aristoteles’ten günümüze kadar yazılan bütün bu eserler aslında “Devlet” isimli bu esere cevaptır.
Platon MÖ 428 - 348 tarihleri arasında yaşamış ileri görüşlü Yunan düşünce adamı, ekstremisttir. Platon
Henrik Ibsen "bir önceki oyununun seyredilmeden, bir sonraki oyununun anlaşılmayacağını" söyleyen bir yazardır. O yüzden kronolojik çizgide okumalar yapmak onun eserleri için önemlidir. Toplumsal çizgisinin ağır bastığı "Nora" kitabı ve sonrası için bu durum özellikle geçerlidir. İlk okuduğum kitabı olan Nora için incelemem
"Birçok düşünür, uygarlığın çeşitli tanımını yapmaya uğramıştır. Bu, engellilerin de, ayrıcalıklarına rağmen kendileri gibi bir insan olduğunu unutmamaktır."(s.77)
*
Çoğu zaman üşenerek yaptığımız evi temizleme ve düzenleme işlemi sırasında, evde daha önce varlığından haberinin bile olmadığı şeyleri veya kaybettiği şeyleri bularak
“ Tarihi yapanlar imparatorlar veya entelektüeller değil, işlerin daha kolay , daha karlı ve daha güvenilir yollarını arayan milyonlarca tembel, açgözlü ve korkmuş insandır.”
Avcı toplayıcılıktan - çiftçiliğe , köy yaşamından- devlet oluşumuna, Batı ve Doğu’nun binlerce yıllık gelişim düzeyini ( şu ana kadar elde edilen veriler ışığında ve bence
Bu kitap 1884 tarihli denemenin gözden geçirilmiş geniş savaş tarihi araştırmaları alanındaki ilk girişimdir ve uzman olmayan okurun ulaşabileceği en iyi anlatılardan biridir. Kitap için 20'den fazla kaynak kitap,kronik,tarihi belge kullanılmıştır. Biliyorsunuz ki "Tarih" belgeler ile yapılır.
Ortaçağ savaşlarına ilişki kaynaklar.
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar.
_Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım.
_Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
Dostoyevski'nin bütün eserlerinde de, aynen mevcuttur: Dostoyevski'nin kadınları, esrarengiz çehreleri ve aniden değişiveren sevimli güzellikleriyle, (esasen iyi yürekli sayılabilecekleri halde) görünürdeki iyilikleri, sanki bir rolden ibaretmişcesine birden korkunç bir küstahlığa dönüşen (ve Rembrandt'ın kadınları kadar kendine has olan)
_Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim.
_Aşık olan körleşir ve evlendikten 8 gün sonra gözleri açılıp gerçekle yüzleşir.
_Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır.
_Dürüstlük, en mükemmel politikadır.
_Ahlak bir şahsiyet meselesidir. Kişinin kusurlu olduğunu fark edebilmesi için ahlaklı olması şarttır.
_Doğada
Vermeer'in bazı resimlerini gördüğünüzü söylemiştiniz; her resminin, aynı dünyaya ait birer parça olduğunu fark etmişsinizdir; nasıl bir dehayla yaratılmış olursa olsun, gördüğümüz hep aynı masa, aynı halı, aynı kadın, aynı yeni ve benzersiz güzelliktir; konuların benzerliği açısından başka eserlerle ilişki kurmaya çalışmayıp, rengin yarattığı