Okumak çoğu zaman zihni genişletmek sanılır; oysa asıl marifet, insanın kendine dönmesini sağlayan metinlerle karşılaşabilmekte saklıdır. Altay Cem Meriç’in
Belki kadar kesin
ve keşke kadar imkansız
birbirimizden uzaklaşmamız
kırılsak da tırnak uçlarımıza kadar
kırılırız elbet bunu gerektirir yaşamak.
Ben zaten sana ilk baktığımda anlamıştım
içime bakmıştın önce bayılacağımı sanmıştım
dünyayla aramda geçmişim vardı o ara
tupup ellerimi sıkıca saracağına inanmıştım.
Belki şimdi bir uçurumun kenarından geçiyoruz
sallanıyoruz belki arada bir çeşit deprem oluyor
kızıyoruz birbirimize kırılıyoruz inciniyoruz
ama biliyoruz uzak gibi olsak da biz aslında yan yanayız.
Belki kadar kesin
ve keşke kadar imkansız
birbirimizden uzaklaşmamız...
İkinci kavram, birincisiyle bağlantı içinde hakikat algısının gelişmesidir. Zindanda tahammül gücünün tek ilacı, hakikat algısını geliştirmektir. Yaşamın geneline ilişkin olarak hakikat algısını
Dindarlık henüz dünyaya yayılmadı; hayati önem taşıyan bir güç haline gelmedi. Peki sebep nedir? - işte bu ayrım. Ya bu dünyaya ait olacaksın, ya da öbürüne, seç bakalım! Ve seçtiğin anda bir şeyleri ıskalarsın. Ne seçersen seç kaybedeceksin.Ben diyorum ki, seçme. Ben diyorum ki, ikisini beraber yaşa. Elbette bunu yapabilmek beceri gerektirir. Birini seçip ona göre yaşamak kolaydır. Her aptal bunu yapabilir hatta, sadece aptallar böyle yapar. Bazı aptallar bu dünyaya, bazı aptallar da öbür dünyaya ait olmayı seçiyorlar. Zeki insan ikisini birden yapmak ister. İşte sanyas bu anlama gelir. Her ikisine de sahip olabilirsin bu zekadır.