insanız ya huyumuz kurusun. başkalarına bakarken hep kendi pencerelerimizden bakarız. ben olsam böyle yapardım deriz, ben olsam hiç öyle yapmazdım deriz. onu yapardım, bunu yapardım, şunu yapardım deriz. deriz de deriz.. ama azıcık aralayıp da karşımızdaki insanın penceresinden bakmayı akıl edemeyiz. acaba onun penceresinden bakınca dünya nasıl görünüyo? bu insan acaba nasıl hissediyo? bu insan acaba nasıl yaşıyo? demeyiz. hemen suçlayacak bir yer ararız. sen bunu dedin! şunu demek istedin! böyle yaptın, böyle davrandın! kolay tabi demi.. kendi penceremizden bakıp geçmek kolay. bakıp geçerken hüküm vermek kolay. yazıklar olsun demek, hay ben senin kalıbına demek kolay. yargılamak kolay. ama işte o pencere sizin kafanızı geçti mi, sizin pencereniz oluverdi mi bütün o ben olsam öyle yaparımlar, böyle ederimler yalan olup gidiyo. bir tek şey kalıyo geriye. o da gerçeklerin boğazda bıraktığı acımsı tat,bi kızı canınızdan çok sevipte deliler gibi kıskanan siz olsaydınız ne yapardınız esvetin yerinde siz olsaydınız butun bunları siz yaşamış olsaydınız bu iğneli fıçının içinde siz olsaydınız ne yapardınız ben size deyiverem şuan hayal ettiğiniz hiç bişeyi yapamazdınız sadece yaşardınız sizin için biçilen neyse onu yaşardınız..
Bir sabah uyandığımda beni terk eden sensin o meşhur fotoğrafla! Ne halde olduğumu biliyor muydun o esnada?! Sonrasında neler yaşadım? Neler oldu?! Sonra karşıma deniz kenarındaki fotoğrafınız çıktı. Ben bunlara rağmen seni bekledim evet sen bekleme demene rağmen. Benj sevdiğini düşündüm hep çünkü. Bir şekilde her şeyi yoluna koyarız dedim beraber her şeyi asarız. Neler geldi başımıza yıkılmadık. Diğerleri haklo değil benim yanımda dedim beni seviyor dedim! Sana ne kötülüğüm oldu be benim. Her dediğine evet dedim. Onu yapalım evet dedim bunu yapalım evet dedim. Sadece sen istedin diye değil. Ama olmamış demek ki. Yanımda olman için yetmemiş. Her şeyi geçtim ya her şeyi geçtim sen nasıl böyle bir şey düşünürsün. Deliriyorum yüzüne karşı haykırmak istiyorum. Ya ben ne bedeller odedim neler yaşadım yine senin yanından ayrılmadım. Nasıl düşünürsün böyle bir şeyi Allahını belası ya
Reklam
Seninle bir masaya oturduk. Sen, satranç oynamak istedin. Ben, şahımı çıkartıp sana verdim. Al, sen kazandın mat. Bunu kötüye kullanırsan, elinden şahı alır, masayı bozar, oyunu kapatır giderim. Masaya otururken, beni yenmek için oturdun. Bilmediğin bir şey vardı, ben senin hamlelerini düşünüp, kendi hamlelerimin üç adım sonrasını biliyordum. Kazanamayacaktın. Ben, sana beni mağlup etme fırsatını kendi ellerimle verdim. Bunu senden, yine kendi ellerimle alırım.
Onu rahatlatmaya kesin kararlı bir şekilde yanına yaklaşıyorum: Damien ben iyiyim. Az önce yaşadığımız şey neydi bilmiyorum ama kesin olarak bildiğim şey Ü2gün olduğundu. Beni istedin. Beni istemeni istedim. Seni kullandım. Evet. Bağıra bağıra bunu söylemek istiyorum ve bu umurumda bile değil Damien sen sokaktaki adam değilsin. Sen benim...
Sayfa 156
Hak sûretidir âlem-i imkân ile Âdem Bundan güzeli nerde ki, cennette mi sandın? (Bu dünyâ, Allah'ın kendi sûretinde yarattığı insanın da kendini Hakk'ın sûretinde görebilmesine verdiği imkânla en mükemmel ayna gibidir, o hâlde, sağladığı bu imkânla, böyle bir güzellik cennette bile yoktur.) Her yer ne güzel menbâ-ı hüsn, insan güzeli
İnsan kendi kendini aldatamaz. Sen büyük bir şey yapmak, çilekeşler gibi dünyadan el etek çekmek istedin; sonunda da ne bunu yapabildin ne de her zaman seninle birlikte olan insanların arkadaşlığından hoşlanır oldun.
Reklam
Tüm deneyimlerini Sonuçta kazanacağın duygusal bilgelik için sen istedin. Bu deneyimlerin boyunca aldatıldın kullanıldın ihmal edildin işte önemli olan başına gelen bu olaylar değildir; önemli olan senin olaylara gösterdiğin tepkilerindir. Bu tepkiler sonucunda güçlü bir hazine kazandın. Bu Hazineyi kazandın. Sadece sen onu henüz tam bilgelik haline getiremedin. Ancak suçlama, suçluluk güvensizlik ve başarısızlık duygularından arındığın zaman bir bilgiye dönüşeceksin. Sen sorumluluğunu üstlenip de bunu Yaradan güçlenmem, kendim olmam ve ona yaklaşmam için istedi ve bu yüzden deneyimleri ben çektim ben istedim ve yaşadım dediğinde artık suçluluk ya da başarısızlık diye bir şey olmaz başarı olur bilgelik olur hayatının sorumluluğunu üstlendiğinde artık sevgilini anneni babanı toplumu patronunu öğretmenini komşunu kimseyi suçlamazsın.
Aynadaki görüntüsüne, "Seni salak!" diye bağırdı. "Yazmak istedin, yazmaya da çalıştın ama yazacak hiçbir şeyin yoktu. İçinde ne var senin? Bazı çocukça kavramlar, birkaç az pişmiş duygu, çokça sindirilmemiş güzellik, koskoca ve kapkara bir cehalet, aşkla yanan bir yürek ve aşkın kadar büyük, cehaletin kadar nafile bir tutku. Yazmak istedin! Neden, çünkü hakkında yazabileceğin bir şeye başlamak üzeresin. Bir güzellik yaratmak istedin, ama güzellik hakkında hiçbir şey bilmezken nasıl yapacaksın bunu? Hayatın temel nitelikleri hakkında bir şey bilmeden hayat hakkında yazmak istedin. Dünya senin için bir Çin bulmacasıyken ve varoluş düzeni hakkında yazabileceğin tek şey, onu hiç bilmediğinken, sen tutmuş dünyayı ve varoluş düzenini yazmak istiyorsun. Neyse, hadi biraz neşelen oğlum Martin. Ona da sıra gelecek. Az, hem de çok az biliyorsun ama daha çok bilmeni sağlayacak doğru bir yolda gidiyorsun. Eğer şansın yardım ederse, ileride bir gün bilinebilecek her şeyi bilirsin. Sonra da yazarsın."
Sayfa 127Kitabı okudu
Hikaye... Ağa köylüye ziyafet çekmiş Köyün delisi de davetli... Ziyafet sonrası gelenlere diş kirası veriliyor. Deli ağanın atını istiyor Ağa vermiyor Deli söylenerek gidiyor Ağa merak edip adam salıyor Ne diyor bakın Deli "Sen istemedin o yüzden olmadı yoksa ağa kim!" diyormuş Ağa bunu duyunca telaş etmiş. Çağırıp atı vermiş Deli atı götürürken yine mırıldanıyormuş Ağa gene merak etmiş. Varıp dinlemişler ki; "Sen istedin oldu, yoksa ağa kim." diyormuş deli.
872 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
(spoiler) 4 kitabın incelemesini tek kitapta yapmak istedim. Mutlu Sarca, nasıl kıyametlerin içinde olursam olayım hayata sıkı sıkı bağlanan neşeli tarafımdı. Işık Sarca, en büyük depremleri yaşadıktan sonra hayattan vazgeçen tarafımdı. Lâl Sarca, ruhen sırtına kırbaçlar yediği halde yürümeye devam eden hırçın ve yaralı tarafımdı. Bartu
Sokak Nöbetçileri 2
Sokak Nöbetçileri 2Aslı Arslan · İndigo Kitap · 20217,4bin okunma
Reklam
Her Kadir Gecesi bir dönüşüm anıdır. Ya Ali bu gece ne yapalım? Cenabı Hakk’ın kudretini düşünün.
Türkiye nedir? O her zaman birileri tarafından aranan bir şeydi. Ne olduğunu henüz bilmeden sevenler tarafından, ne olduğunu en başından sezip de sevmeyenler tarafından, ne olduğunu henüz bilmeden sevmeyenler ve ne olduğunu en başından sezip de sevenler tarafından. Ona ait olanlar, ona yaslananlar, ona tapanlar tarafından. Ona itiraz edenler,
3.cilt
568. Sehl İbni Sa’d radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir kadın dokuduğu kumaşı (bürdeyi) Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e getirip verdi ve: - Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi. Böyle bir kumaşa ihtiyacı olan Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem onu aldı, izâr olarak (belden aşağısına) giyinip yanımıza geldi. Bunu gören
İnsana yeni bir hayat anlamı getirme ödevi ile karşı karşıya kalmıştır Batı. Yani, haliyle insanlık Batı’ya bunu söylemektedir ve: “Dünyaya hakim olmak istedin. Pekala, işte oldun. O halde, kader senden, hepimizin asgari mutluluğu veya hiç olmazsa hayatın yaşanmaya değer olduğunu kabul edebilmemiz için yeni bir inanç, varoluş, yorum ve anlamı istemektedir. Bu sorumluluğa hevesli olan sendin. Bunu sen kendin yüklendin. Şimdi cevap ver bakalım“ demektedir.
1.191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.