Çarpık Yalanlar
sonunda heyecanla beklediğim kısım geldi. Öncelikle Stella'nın Christian'ı çabuk affettiğine dair söylentiler vardı. eğer Stella o malum olayı yaşamasaydı biraz daha süründürürdü Christian'ı. ayrıca, hadi ama aşk bu her şeyi yaptırır.
esas kızın esas oğlanla çarpışıp 'ay duvara çarptım galiba' halleri bana felaket bıkkınlık getirdi bunu da burdan söyleyeyim dedim. konuyla alakasız ajskdl
kitapta başka sevdiğim bir şey de Christian'ın aşkı sevmemesinin sebebi onu hiç yaşamamış ya da ailede görmemiş olması değil de sevginin kötülük için bir kılıf olarak kullanıldığına inanmasıydı. Yani aslında sevgiye değil sözde sevgiye inanmıyor oluşuydu.
Stella'nın dosyalara tepkisini gülünç buldum. Hadi ama hepsi aynı şekilde dosyalara sahipti. Christian'ı savunmuyorum. Asla. Sen de madem bi kadını beğendin hakkında bir şeyler öğrenmek istedin git konuş de mi. ama yookk mafyatik adamlarımız hanımefendiler ile konuşmaz, onları araştırır ve avuçlarına düşmelerini bekler. klasik. KLİŞE.
serinin diğer kitaplarından daha hızlı ilerledi ve bu biraz noluyo ya olmama sebep oldu. ama son kitap olduğu için hakkını verdiğini düşünüyorum. ama herkes kadar da beğenmediğimi itiraf etmeliyim.
J&J hala favori çiftim
Merhaba Bugün Hüseyin Nihal Atsız'ın Ruh Adam kitabından bahsetmek istiyorum.
Yazarımız kitabın girişinde bizi Uygur masalıyla karşılıyor. Bu kitaba güzel bir başlangıç havası katmış. Okurken sonlarına doğru masal ile kitabın işleyişinin bağını kuracaksınız. Kitap başta bilinen bir tarihi roman havasıyla başlasa da ilerleyen kısımlarda
ne konuştum yahu!
"kalbin benim olsun diyorum, çünkü mukadder…
cismin sana yetmez mi? çabuk kalbini sök, ver!
yoktur öte âlemde de kurtulmaya bir yer!
mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın." diyor şair ve yazar hüseyin nihal atsız.
hepimizin ufaktan da olsa aşina olduğu yazar genellikle edebî kişiliği ile değil sarsıcı düşünceleri ile ön plana
İnsanlar
Kahramanımızın, insanların ve Dünya’nın tam
olarak ne olduğunu bilmediği için hissettiği
nefretin; iki farklı boyutta yaşayan varlıkları
birbirine bağlayan bir duygu olan aşka dönüştüğü bir bilim kurgu hikâyesi.
Konusu:
Andrew Martin adında bir matematikçi, insanların bilmemesi gereken bir
matematik teoremini çözümler. İnsanlar bu teorem
(İnceleme ve özet) Burak Aksak... Sen mükemmel bir detaysın. Diziye ayrı kitaba ayrı aşık oldum. Her birinin sonuna ayrı ağladım, hepsiyle beraber güldüm, hepsiyle beraber tüm zorlukları aştım. Diziyi izlediğimdeki o karakterlerin sesleriyle okudum kitabı. Her karakter bu kadar içten, her karakter bu kadar mükemmel olabilir mi? Her birinin
·
Not rated
Spoiler İçerir!
Ahh Martin... Sen hiç ait olamadın ne burjuvaya ne de proletaryaya. Senin sorunun buydu bence. İlk amacın sınıf atlamaktı ama bunu başarınca da mutlu olamadın. Çünkü senin mutsuzluğun olduğun sınıfla alakalı değildi. Senin sorunun kendinleydi. Kendinle savaştın sen. Kendinle savaşmanın sonucu kazansan bile kaybetmektir. En büyük amacını gerçekleştirdin. Kendini kanıtladın ama bu seni amaçsız bıraktı. Okyanusta gidecek yeri olmayan gemi konumuna getirdi. Ruth (sevdiği kadın) senin için ulaşmak istedigin sınıfın simgesiydi. Onu gözünde idealize ettin. Ulaşılmaz bir yerde gördün. Aşk değildi. Ne sen ona aşık oldun ne Ruth sana. Sen ünlü bir yazar olunca sana geri dönmesi bunun kanıtıydı. Senin zor zamanında parasız anında bırakmıştı seni. Ünlü olunca sana yanaşanlar mideni bulandırdı. Sahte insanların sahte davranışları bu dünyayı yaşanılmaz kıldı. Yazımın başında ait olamadığın yerleri yazdım şimdi ait olduğun yeri buldum. Deniz... Senin ait olduğun şey denizlerdi. O yüzdendi kendini denize teslim etmen. Belki de sana en gerçek gelen şeyde sonlandırmak istedin hayatını.. Seni çok iyi anlıyorum Martin. Çıkarcı insanlar gercekten mide bulandırıcı..
