"Eğer insan nesli olarak, dünya dediğimiz şu seyyarede hâlâ delirmeden yaşayabiliyorsak bunu gerçegin tüm hallerini olduğu gibi görüp, kabul etme gücümüze borçluyuz. Yaşam nehri, türlü hallerde akar. Kuru bir pınarın başında durup beklemenin varlığa ihanet oldugunu, kafamızı çevirip bakıversek hemen öteki tarafimizda gürül gürül akan tertemiz, nice kaynaklar bulabileceğimizi bazen unutuyoruz ama unutmamalıyız. Çünkü bu gerçek,"
"Bu dünya geçicidir. Bu dünyada elde etmek ve korumak bir insan için sadece kısa ömrü için gereklidir. Bunu unutmamalıyız. Mezarlıklar bu nedenle gözümüzün önünde bulunmalı. Evimizin bahçesinde, sokağın köşesinde tek mezarlar yer almalı. Her şey geçicidir. Belgeler gereksizdir , unutulacak ayrıntıları yazmak anlamsızdır. Belki de unutmak esastır. Öğrenmek, kendini tanımak mutsuzluktur."
İletişim yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Büyük bir araziye yağan çok sayıda, iri yağmur damlası, adı olmayan damlalardan başka bir şey değildir. Elbette her biri ayrı olsa da birbiriyle yeri değiştirilebilecek damlalardır. Ancak o tek bir yağmur damlasının, kendine özgü anıları vardır. Tek bir yağmur damlasının tarihi, onu sürdüren görevi vardır. İşte bizler bunu unutmamalıyız. Herhangi bir yerde basitçe emilse de, biçimini yitirse de, toplu bir şekilde başka bir şeye dönüşüp yok olsa bile. Ya da aslında tam da toplu bir şekilde yeni bir şeye dönüştüğü için.
Eğer insan nesli olarak, dünya dediğimiz şu seyyarede hâlâ delirmeden yaşayabiliyorsak bunu gerçeğin tüm hallerini olduğu gibi görüp, kabul etme gücümüze borçluyuz. Yaşam nehri, türlü hallerde akar. Kuru bir pınarın başında durup beklemenin varlığa ihanet olduğunu, kafamızı çevirip bakıversek hemen öteki tarafımızda gürül gürül akan tertemiz, nice kaynaklar bulabileceğimizi bazen unutuyoruz ama unutmamalıyız. Çünkü bu gerçek
Şunu unutmamalıyız: Bu savaş hak ve batıl arasında, İslam ve küfür arasında bir savaştır. Bu savaş dün başlamadı, yarın da bitmeyecek. Bu savaş, en büyük düşmanımız İblis aleyhillane'nin Rabbimiz ve her şeyin Rabbi, sahibimiz olan yüce Allaha asi olduğu gün başladı ve Allah Celle ve Â'la'nın murad ettiği güne kadar devam edecektir. Zaferin vakti ne zaman gelecek... Kum saati ne zaman boşalacak? Bunu bilemeyiz... Ama boşalacak... Nihayetinde hak daima muzaffer olacak... Bizle veya bizsiz... Sen müntehasına yükselen kum tanelerinden birisi misin?... Sen buna bak!
Büyük bir araziye yağan çok sayıda, iri yağmur damlası, adı olmayan damlalardan başka bir şey değildir. Elbette her biri ayrı olsa da birbiriyle yeri değiştirilebilecek damlalardır. Ancak o tek bir yağmur damlasının, kendine özgü anıları vardır. Tek bir yağmur damlasının tarihi, onu sürdüren görevi vardır. İşte bizler bunu unutmamalıyız. Herhangi bir yerde basitçe emilse de, biçimini yitirse de, toplu bir şekilde başka bir şeye dönüşüp yok olsa bile. Ya da aslında tam da toplu bir şekilde yeni bir şeye dönüştüğü için.
Reklam
Bunu asla unutmamalıyız!..
"Keşke öyle bir felaket yaşanmasaydı ancak bu tür felaketlerde zengin-fakir, ev sahibi-kiracı, genç-yaşlı, sağlıklı-engelli tüm insanların eşit oldukları anlaşılmaktadır..."
Y. Kadri edebiyat yapmadan duramadı: "Hep güneşi kovalamışız." Ziya Gökalp: "Evet, güneşi kovalayarak, yurt, devlet, hanedan, din, alfabe değiştire değiştire, Orta Asya'dan küçük Asya'ya, Anadolu'ya gelmişiz, ancak burada sükûn bulabilmişiz. Biz Batı Türkleriyiz. Müttefiklerin oburluğu, niyetleri, Sevr Antlaşması, Yunanlıların vahşeti, bazı arkadaşlarımızın duygusal doğuculuğu, dar görüşü din çevrelerinin tutumu, tarihin bu iki bin yıllık akışını tersine çevirmeye yetmez. Çevirmeye çalışanlar başlarını tarihe çarparlar. Bu gerçeği de asla unutmamalıyız. Üçüncü büyük tehlike de bunu unutmaktır."
Sayfa 158Kitabı okudu
Çoğu insan sevgi ve takdir “için” yaşar. Oysa sevgi ve takdir “sayesinde” yaşamamız gerekir. Bize sevgi gösterildiğinde, aslında buna layık olmadığımızı unutmamalıyız. Kimse sevilmeye layık değildir. Tanrı’nın insanı sevmesi, ideallerin ilahî düzeninde, sonsuz sevginin sonsuza dek değersiz şeylere gösterileceğinin yazılı olduğunu kanıtlar. Eğer bu sana acı geldiyse şöyle de diyebiliriz: Herkes sevgiye layıktır, layık olduğunu düşünenler dışında. Sevgi, diz çökülerek yapılan bir ayindir; sevgiyi alan kişinin dilinde ve yüreğinde Domine, non sum dignus (Ya Rab ben lâyık değilim) sözleri olmalıdır. Senin ara sıra bunu düşünmeni çok isterdim. Öyle ihtiyacın var ki...
Bense, tam tersine, bu iki sorunun birbirine sıkı sıkı bağlı olduğu kanısındayım, dedi. Kadın, öğrenim noksanlığı yüzünden haklarından yoksun edilmiştir. Öğrenim noksanlığıysa, haklarının olmamasından ileri gelmektedir. Kadınların köleliği öylesine büyük, öylesine eskidir ki! Bizi onlardan ayıran uçurumu anlamak istemeyiz çoğunlukla. Bunu unutmamalıyız.
Reklam
Duyguların yanlış değerlendirilmesi ile ilgili bir başka önemi sorun da duygularımız ile düşüncelerimizi birbirinden ayıramamamızdır. Bazı kişiler, “Bu durumla ilgili ne hissediyorsun?” diye sorulduğunda “ne hissettikleri”nden ziyade “ne düşündükleri"ne odaklanarak cevap verirler. Örneğin, “Sevgilin buluşma gününüzü unuttuğunda ne hissettin?”
Sayfa 108 - Mundi Kitap
Büyük bir araziye yağan çok sayıda, iri yağmur damlası, adı olmayan damlalardan başka bir şey değildir. Elbette her biri ayrı olsa da birbiriyle yeri değiştirebilecek damlalardır. Ancak o tek bir yağmur damlasının kendine özgü anıları vardır. Tek bir yağmur damlasının tarihi, onu sürdüren görevi vardır. İşte bizler bunu unutmamalıyız. Herhangi bir yerde basitçe emilse de, biçimini yitirse de, toplu bir şekilde başka bir şeye dönüşüp yok olsa bile. Ya da aslında tam da toplu bir şekilde yeni bir şeye dönüştüğü için.
Karşımızdaki bizden yaşça küçük olsa da hatalı olduğumuzu anladığımız vakit özür dilemesini bilmeliyiz. Bunu yapmak bize bir şey kaybettirmez aksine bize çok şey kazandırır. Unutmamalıyız ki özür dilemek erdemliktir. Her koşulda bunu yapabilirsek mutlu oluruz.
Sayfa 175Kitabı okudu
Oysa, değişiklik tohumunu, bambaşka bir şey yapma potansiyelini içimizde her zaman taşırız. Irmağı geçerken bile at değiştirebilmeliyiz; düzen böyle yapılmaz diyor diye bundan çekinmemeliyiz. Daima bu olasılığa açık tutmalıyız kendimizi, bu olasılığın var olduğunu unutmamalıyız. Ömür boyu belirli türde bir faaliyette bulunabiliriz tabiî. Ama bunu sabit bir hedef olarak seçmemeliyiz. Ne yaşam da, ne sevgide belirli amaçlar ya da sabit hedefler vardır. Amaçlar birer sözleşme değildir. Giriştiğimiz faaliyetler hayata açılan yollardır sadece; hayatın güzelliği ve gizemiyle ilgili deneylerdir.
“Evet, güneşi kovalayarak, yurt, devlet, hanedan, din, alfabe değiştire değiştire, Orta Asya’dan Küçük Asya’ya, Anadolu’ya gelmişiz, ancak burada sükûn bulabilmişiz. Biz Batı Türkleriyiz. Müttefiklerin oburluğu, niyetleri, Sevr Antlaşması, Yunanlıların vahşeti, bazı arkadaşlarımızın duygusal doğuculuğu, dar görüşlü din çevrelerinin tutumu, tarihin bu iki bin yıllık akışını tersine çevirmeye yetmez. Çevirmeye çalışanlar başlarını tarihe çarparlar. Bu gerçeği de asla unutmamalıyız. Üçüncü büyük tehlike bunu unutmaktır.”
284 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.