Bir insanın nasıl hiç pişmanlığı olmaz aklım almıyor. Nasıl yaşıyorlar bu hayatı? Nasıl beceriyorlar böyle kusursuz olmayı? Evden çıktığımdan beri pişmanlıklar silsilesi içindeyim.
İnsanlar birbirlerine yardım etmeyi çoktan bırakmış. Herkesin tek derdi vicdanını rahatlatmak. Sokakta mendil satan çocuğa para vermek bile zor gelir, onun yerine sosyal medyada mendil satan çocuğun fotoğrafını paylaşmak yeter onlara.
…Onu anlayabilmek için tanımanız, tanımak için de sabretmeniz lazım.
…Çünkü kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık. Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok.
En doğal halimle çıkıcam karşısına ya. Kendim gibi olucam. Rol yapmaya gerek yok. Neysem oyum ben. Gidicem yanına, merhaba dicem, aşkı arıyordum da gözlerinizde kalmış galiba. Onu alabilir miyim? Bu arada ben " Mecnun".
Çünkü kimse birbirini tanımak için sabretmiyor artık.Kimsenin kimseye ayıracak vakti yok.Oysa onu bir tanısanız,gözlerindeki hüznü bir görebilseniz.Kalbinde rengarenk çiçekler yetiştirir İsmail Abi.O çiçekler solmasın diye ağlayarak sulamak ister gibidir gözleri.Onun yanınday…
Ondaki neşenin yarısı herkeste olsa gül gibi yaşar giderdik. Ne kavga ederdi insanlar kendi aralarında ne de savaşlar çıkardı bir hiç uğruna. Silah yerine düdüklü tencere filan üretilirdi fabrikalarda.
Hayattan hiçbir beklentim yok. Bu delirmiş dünyada tek başınasın, herkese ve her şeye rağmen hålå hayattasın. Bu bile başlı başına oldukça yorucuyken işleri daha da zorlaştırmanın bir manası yok.