Merhaba
Mustafa Kutlu'nun bendeki izini hep şöyle söylerim. Trenlerin, istasyonların, vedalar ile derin derin dalmalaların efendisidir. Ve bence nasıl ki kitabın seçtiği müzikler var ise kitabın seçtiği mevsimler de var. Güz ve kışa ne yakışıyor hikâyeleri bir bilseniz. 90 sayfanın içerisine 17 kısa hikâye sığdırmış sevgili yazar. Kalabalıktan uzak sükunet dolu, bir bahar dalı, ağaç gövdesi serinliği gibi. Aslında bıraksanız yine yeşile, doğaya, Anadolu'ya bağlayacağım ifade ederken de neyse...
diyemiyor ve sakin, sessiz bir orman kuytusunda güneşin ağaç yapraklarından yüzünüze ulaşması, ismini bilemediğiniz kuşların sesini, bir akşam üzeri ürpertisini hissettiren, fark ettiren hüzün fakat en çok huzur barındıran bir kitap.
Öyle işte.
Betimlemeleri, tevekkülü ile yabancı değil, bizden.
Hangi kitabı ile başlamalı derseniz. Hangisini dilerseniz efendim. Beyhude Ömrüm olur. Mavi Kuş olur. Yoksulluk İçimizde. Uzun Hikâye. Ya Tahammül Ya Sefer. Dem Bu Demdir.
Hepsi güne dost. Hepsi buram buram Anadolu.
Hepsi biz.
Feyizli okumalar.
Nahif kalın.
Günlük konuşma dilinde yazılmış can sıkıntısı gidermelik buhranlı dönemlerde okunacak bir kitap.Bolca absürdlukler içerdiğinden midir, dilinden midir pek haz alamadım ve benim için esas önemli olan nokta acaba şimdi ne olacak sorusunu bir elin parmağını geçmeyecek kadar sormuş olmamdi. Bu konu hassas ve bu soruyu her sayfada sormak istiyorum ben. Velhasıl kitabın son iki bölümünde sormuş olmamla birlikte kitabı bitirmemde etken olan nokta bu oldu. Yoksa mümkün değil... bu kitap bitmezdi
Burak Aksak'ı çok severim. Hatta uzun zamandır bizden biri gibi samimi olduğunu düşünür dururdum.
Ve ben kitabın dizisini izlemedim. Biraz utançtan boynun bükük bu yüzden.
Sadece kitaba yorum yapabileceğim bu yüzden. Karakterlerin hepsi o kadar güzeldi ki. Nasıl ifade etsem diye düşünüyorum. Diziler ve filmler için kafamı ekrana sokup onlarla yaşamak istedim tabirini kullanırım, buna da artık sayfaların arasına dalıp orada hiç çıkmayasım geldi diyeyim madem.
Leyla ile Mecnun ve diğerleri ben sizi çok sevdim. Ve ey Burak abi sen hep üret olur mu, yaz çiz ya da film, dizi çek. Yüreğini ortaya koyuyorsun ya bu çağımızda en az rastlanır şey. O yüzden biz kıymetini bileceğiz.
Bitti.. Ama ben de bittim. Bir kitap sizi hem güldürüp hem ağlatabilirmiş.
Leyla, Mecnun, İskender, Pakize, Hırsız Yavuz, Erdal Bakkal ve İsmail abi.
Siz ne güzel ne sıcak ne içten karakterlersiniz. Keşke gerçek olsaydınız ve sizlerin arasında olsaydım.
.
Öncelikle bu kitap bildiğimiz Leyla ile Mecnun efsanesi değildir. 2011 yılında TRT ekranlarında 4 sene boyunca yayınlanan ama benim çok geç keşfettiğim apsürt komedi dizidir.
Yazar Burak Aksak o dizinin senaristidir. Bu kitapta zaten diziyi anlatmakta. Ben kitabı ilk aldığımda dizinin hali hazırda çekilmiş tüm montajı yapılmış ama yayınlanmadan kaldırılan son bölümü zannetmiştim. Okuduğumda ise ilk sezonun özeti olduğunu anladım.
Satır satır okudukça sürekli o sahneler o bölümler gözümde canlandı. Çok gülerek çok severek okudum. Sonu ise tam bir hüzün.
Şunu da belirtmek isterim ki bu kitabı anlamanız için önce diziyi en azından ilk sezon olan 12 bölümü izlemenizi tavsiye ederim. Diziyi bilmeden kitabı okuyanlar "bu ne saçma, ütopik bir kitap" diyebilir.
Ben çok ama çok özlemişim bu masum eğlenceli aşk dolu merhametli Kireçburnu'nu.
Karakterlerin hepsi şahane ama umudun ete kemiğe bürünmüş hali İsmail Abi (adını söylediğim an içimden bi hoooopppp fışkırıyor) bambaşkadır.
Yıllar sonra Burak Aksak iyi ki bu senaryoyu bizlerle de roman şeklinde paylaşmış. Unutamayacağım dizi unutamayacağım bir kitap benim için.
kitap güzel. tabi diziyi hiç izlemediyseniz erdal bakkalı iskender babayı hırsız yavuzu ve tabi ki ismail abiyi tanımıyorsanız boşuna okumayın. kitap bitince ne okudum ben ya dersiniz. :) aslında kitap ilk sezonu anlatmış bence. yani bölüm değilde bir sezon gibi. devamı olabilir diye umut ettim okurken ama sonunu okuyunca devamı yazılamayacağını anladım. burak aksak bir kitap daha yazacaksa ismail abi için yazmalı. Ki ismail abinin dedeleri hep kitapçıydı bence. :)
Leyla ile Mecnun dizisini çok seven biri olarak kitabı merak içinde okudum. Kitap okurken gülünebileceğini kanıtlayan Burak Aksak'ı tebrik ederim. Beklentilerin yüksek olduğunu bildiğimden bir tedirginlik vardı. Ama sonuç olumsuz olmadı. Çok yükselti diyemem ama keyifli bir kitap olmuş. Sürprizler ve bıraktığı açık kapılar da devam etmesini gerektiğinin ipuçlarını veriyor. Burak Aksak'ın özgün dili de dizinin içindeymiş gibi canlı hissettiriyor okurları.