--Bunu ilk buluşmamızdan beri yapıyorsun. Bana umutsuzluk yüklü bir yaşamdan söz ediyorsun, ama bunu şen şakrak bir 'ne eğleniyoruz değil mi?' havasında yapıyorsun.-- --Ben böyleyim işte.-- --Sen böyle neşeli olunca ben de senin ne kadar acı çekmekte olduğunu gözden kaçırıyorum ama.-- --Acının içinde yuvarlanıp durmaktan iyidir.-- --Ama buraya yardım almak için geliyorsun. Beni eğlendirmek senin için neden bu kadar gerekli?--
İlk adımı atarken buraya kadar ilerleyebileceğimi hiç tahmin edemezdim. İstekle atılmış bir adım bile olsa karamsarlık ve olumsuz düşüncelerin ağırlığı her zaman üzerimdeydi ama şim-di bir adım, iki adım oldu sonra üç oldu ve ulaşabileceğim en uç noktaya kadar ulaştım. Tökezlediğim zamanlar oldu, yorgun düştüğüm ve sırtımı dayayabileceğim bir duvara bile muhtaç ol- duğum zamanlar oldu ama yılmadım. Hayatın bana sunduğu bu talihsiz kaderden kurtulmayı başardım. Attığım ilk adımda yakamı bırakmayan geçmişimden kurtulmanın zaferini atmış- tım. Attığım son adım ise geleceğimin en parlak ve huzurlu dönemlerine ulaşmıştı. Çivisi çıkmış bu çağın zincirleri altına gir- mekten sakındım. İyi insanlarla tanıştım, büyük bir kararlılık ile attığım adımların önüne taş olmak için çabalayan insanlar da tanıdım. Beni ben olduğum için kabul etmeyip popüler kül- türe ayak uyduramadığım için dışlayan ama asla kendisi olmayı beceremeyen insanları aştım. Asla kendim olmaktan vazgeçmedim. Karakterimden, fikirlerimden, düşüncelerimden, hedeflerimden ve umutlarımdan vazgeçmedim. Kalabalıkla da taştım, acaba sesim çıkıyor mu diye kendi kendime konuşabileceğim kadar yalnız da kaldım.
Sayfa 241 - İkinci adam yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Sonsuza kadar seveceğim …
- Sıla abla ile seni tanıştırmayı istiyorum Duru. Kendisi benim yaşam kaynağım. Hayatımın raylarını yoluna koyan kişi ve şu hayatta bir çiçekten alınan kokunun değerini biliyorsam, sev ginin aslında insana sunulan en paha biçilmez değer olduğunu anlayabildiysem, mutlu olmak için bir sebep aramak yerine o sebebi yaratmayı başarabildiysem aslında şimdi ayakta durabiliyorsam hepsini kendisine borçluyum. Kendisi bu köyde okurken tüm günlerini sadece benim yüzümü güldürmeye ayıran tek kişiydi ve yine benim mutluluğum için şehre taşınma planları yaparken hepimizi derinden sarsan bir trafik kazasından sonra hayatını kaybetti. Bu öldüğü anlamına gelmiyor elbette. Onun fikirleri veya hayallerini ondan aldım, onu kendi zihnimde yaşa- tıyorum. Şimdi her yıl onun ölüm gününde buraya gelip onunla sohbet ediyorum. Bu köye gelmek beni çok üzüyor, eski hatıralarımı gözümün önüne getiriyor ama Sıla ablanın yanına gelince her şeyden uzaklaşıyorum. Onu tanısan çok severdin. Ben çok seviyorum ve ömrümün sonuna kadar da seveceğim.
İkinci adam yayınlarıKitabı okuyor
Kitapları imzalatmaktan nefret ederim. Bak ben senin kitabını aldım, naah bu kadar para saydım. Ona göre, bil kıymetini de bas buraya imzayı, der gibi. O ne öyle..Sinir” Sanki yazar kitabının her sayfasına, her satırına imzasını atmamış gibi… Sanki kendisinden çok az şey katmış gibi, bir de imza istemek, hep almak almak almak vermemek.
İstanbul'da bizim böyle yaşadığımıza bakma! Adı üstünde, burası ''İslambol''. Buraya gündüz akşama kadar lanet yağar, gece sabaha kadar nur yağar. Sen o mezarlıklardaki koca kavukluları bilir misin? Biz onların yüzü suyu hürmetine ekmek bulmaktayız!
Sayfa 357 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Bir tabağı olan yemek yer, iki tabağı olan Nemrutlaşır. Bir saf gören minnetle bakar, iki saf gören kinlenir. Bir ağaç gören sevinir, iki ağaç görenin sırtındaki balta kımıldar. Bir güzel ile şifa bulan, iki güzel gördüğünde hastalanır. Bir tuğla bulunca evini sağlamlaştıran, iki tuğla bulduğunda yeni bir ev yapmaya koyulur. Bizi yoldan ayırır ikilik, üçlük, beşlik. Teklikle yola girer üçler, yediler, kırklar. Bir büyüktür, iki ufaktır, üç küçüktür, dört kısadır. Bir haktır, iki hakka gir- mektir, üç hakkından gelmektir, dört haksızlık etmektir. Bir haddir, iki haddi aşmak, üç haddi çiğnemek, dört haddinden fazladır. Bir dışında buraya kadar söylediklerimizin hepsi belki de yalandır.
Sayfa 9 - Duldada Bir Fırtına
Reklam
Dünyaya gelişimiz ne mevki ve makam, ne de mal ve mülk pesinde koşmak için... Biz buraya bir sevgili için âh etmeye geldik, o kadar...
“Bir araya getirdiğim harfler beni anlatmaktan çok uzak” demiş ya Tezer Özlü, benimki de o misal. Harfler buraya kadar.
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Hasan, "lşte bir ülkede yaşayanlar," dedi sardığı sigarayı Alper'e ikram ederken. Alper başıyla tanımı da sigarayı da reddetti. "Vatandaş kim o zaman?" "Yurttaşlık resmî bir hal," dedi Hasan ve ekledi: "Abi mesela Arap halkı, Türk halkı, Kürt halkı... Böyle..." Alper derste hocanın da sorduğu soruyu
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
"Sevgili Enkaz Altındakiler, bu bir dilek ağacıdır. Buraya kadar gelmenizin ödülü olarak bir dilek dileme hakkına sahipsiniz. Dileğinizin yerin üzerinde olan hiçbir şey ile bağlantısı olamaz, sadece yerin altında bulunmanız halinde gerçekleşebilecek dilekler dileyebilirsiniz."
Reklam
'Gitgide daha kuvvetlenen keskin bir gübre kokusu beni daha çok buraya yaklaştırdı.Köy yaşayan, çalışan bir mahluktur ve bu koku onun ter kokusudur. Dünyada hiçbir koku beni bu kadar saramamiş, kafamda birbiri arkasında bu kadar çok hatıralar gecirmemişti.'
Tarlaların arasından bir uluma sesi daha yankılandı, sanki aynı anda her yönden geliyor gibiydi. Serilda ürperdi ve etrafına bakındı, ancak değirmenden ileriye uzanan araziler her ne kadar dolunayın etkisiyle epey aydınlanmış olsalar da av partisine dair hiçbir şey göremiyordu. "Parsley, gitmemiz gerekiyor," dedi iki yaratıktan daha ufak
Yenilmiş çıkılan bir harpte esir düşen bir subaya harp ettiğini hatırlatmamalı… Artık ne değeri var? Yenisine başladık. Harp etmek eskiden erkekçe bir işmiş. Şimdi insanca bir iş… Kadınlar bizden daha iyi dövüşüyorlar. Miting yapıldığı zaman burada olup Sultanahmet Meydanı’nı görmeliydiniz. Siyah çarşaflı bir kadın kalabalığı, memleketin üzerinde bir an siyah bir bayrak gibi dalgalandı. Bazı hareketler, o hareketin şeflerine neden o kadar büyük değer verdirebiliyor, ben işte o gün anladım. Miting tepeden tırnağa kahramanlıktı. Belki Fransa’da, İngiltere’de aynı iş bu kadar dehşetli, güzel, bu kadar heybetli olmaz. Şefler, işte bu halk kahramanlığını temsil ettikleri için erişilmez görünüyorlar. Kişiliklerinde gülünç yönleri olsa bile… Benim muharebe edişimle, sizin Avrupa’da rahatça yaşamanız şimdi artık aynı şey… “Harpte değildim” diye hiç üzülmeyin. “Sultanahmet Mitingi’ni görmedim”diye üzülmelisiniz! Kadınlar, muhallebici dükkanlarında, tiyatrolarda kendileri için gerilen kafesleri, tramvaylarda, vapurlarda çekilen perdeleri bir yıkış yıktılar ki… O gün Nedime benden daha erkekti vallahi… O zamana kadar “Erkek işlerine aklım ermez” diyen bir kadın… Bu sözle biraz da övünen bir İstanbul hanımı… Şimdi buraya geldikçe bana mürekkepten, kağıttan, baskı fiyatlarından, bayi hesaplarından, dahası dünya siyasetinden söz ediyor.
Sayfa 128
... gerçi buraya "evim" demem ne kadar doğruydu bilmiyorum çünkü artık orası benim "evim" değildi; şu koskoca dünyada "evim" diyebilece­ ğim tek bir yer yoktu..
Sayfa 647 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, PipKitabı okudu
Bu kadar sinirli bir köpeği buraya kadar getirmeyi nasıl başardınız, Filip Filipoviç? Sevecenlikle, efendim. Yani canlı varlıklara yaklaşırken mümkün olan tek yöntemle. Canlılar söz konusuyaa terörle bir yere varılmaz. Hangi gelişmişlik seviyyesinde olurlarsa olsun.... Terör sinir sistemini tamamıyla felç eder.
Sayfa 19 - Türkiye iş bankasıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.