“Hayatımızın her anı bir usta-çırak ilişkisidir. Ustanın içinde iyiyle kötü arasında bir muharebe yaşanmaz. Usta, içinde bitmek bilmeyen bir çatışma taşımaz. ‘Aslında kötü söz söyleceğim, ama en iyisi yine de susayım’ demez. Zaten kötü konuşmak aklından bile geçmez onun. O hep barış içindedir. Kucaklayıcıdır. Uzlaşmacıdır. İçinde yenmesi gereken bir öfke yoktur. Alt etmesi gereken bir egosu, kibri yoktur. ‘Biraz mütevazi olayım ki burnu havada biri olduğumu düşünmesinler,’ diyerek bir imaj çalışması yürütmez. O halihazırda zaten içtendir, samimidir, eli açıktır, kendine ve yaratılmışa saygısı tamdır. Bunun için kendini programlamaz. Samimi olmak için çabalamaz. Zaten o, OLma hali içindedir. OLmuştur. İyi olmaya çalışmazsın, iyi olursun...”