- Düşünebiliyor musun, yıllarca bana deli gözüyle bakan bir adam geldi birkaç gün önce, köye gitmemi ve onun adına rey vermemi istiyor. Bir deliden medet uman adamdan muhtar olur mu sence? Yıllar önce deli demişti bana. Bir şey demedim, gelmeyeceğimi söyledim. İnkârın adına ne demeli bilmem. İnsan inkâr ettiğini kabul ederse aşağılanır, kaybolur, küçülür ya da yücelir. Ortası yok, yücelmek ya da kaybolmak var inkâr ettiğini kabul etmekte. Niyet önemli, niyet eğer halis ve temizse insan inkâr ettiğini kabul ettiği zaman da yücelir. Karmaşık bir duygu ve anlatım oldu. Anladığını düşünüyorum...
Mekân aynı, hareket yok. Sakin bir deniz kıyısı değil, bahara ulaşmaya çalışan yeşillikler var ve yoldan geçen araçlar var. Uzak uzak sesleri geliyor. Çocukluğuma dönüyorum. Gece uykuya varınca rampaya saran kamyonların sesiyle uyurdum Bursa İzmir yolundaki köyde. Ulubat gölüne bakardı köy ve çocukluk yıllarımdan gelen hatıraların seline teslim oluyorum. Hep uzaklara gitmeyi isterdim, yolculuk yapmak, yollara çıkmak ve uzakların büyüsünde kaybolmak.
Şimdi geceleri kan damlıyor yüreğimden, sabah ezanları okunuyor ve ben hâlâ uyanık oluyorum. Seni yazmak için, diyemedim. Bir uzun macera oldun bende Ulu Kam diyemedim. Sen, bildiğin gibi yaşa, Ulu Kam gibi yaşa. Sen böyle yaşadıkça ben seni yazacağım ve anlatacağım insanlara. Çünkü sen bilinmekliğini istedin diyemedim. O bana baktı, ben ona baktım, zor bir sohbetti yaşadığımız.
Sayfa 133 - Matbuat Yayın, 2. Basım - Aralık 2016, BÖLÜM 2, AKIL AKINCISI