Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
PİA ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın ellerini bir tutsam ölsem böyle uzak uzak seslenmese ben bir şehre geldiğim vakit o başka bir şehre gitmese otelleri bomboş bulmasam
"İçimde öyle bir şeytan var ki... Her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil hepimiz onun elinde oyuncağız... Senin dünyaya hakimiyet planların bile eminim ki onun mahsulü..."
Reklam
Çevrede görülen her şey insanı yaralayabiliyor, insanı küçültebiliyor. Bir şeyi görmekle, yalnızca görmekle, bir parçanı kaybediyorsun sanki. Çoğu kez, bakmanın tehlikeli olabileceğini seziyor, gözlerini kaçırmak, hatta sımsıkı yummak eğilimini gösteriyorsun. O yüzden de şaşkınlığa kapılmak, baktığın şeyi gerçekten görüp görmediğini
''Mandolin sesi hiç bu kadar canımı yakmamıştı.'' ''Ne dinliyoruz?'' ''Vivaldi'nin G Minör'den Mandolin Konçertosu'nu. Organlarımın kazındığını hissediyorum. Ruhi, sen ne dersin bu konuda? Senden çalınanlar üzerine hissettirecek bir iki baş ağrısını daha bana lütfeder misin?'' ''Yaşın kaç ki daha senin?'' ''Ana rahmine düştüğümüz 9 ayı da sayıyor
"Fakat şu muhakkak ki bugün olduğum gibi olmak da istemiyorum. Büsbütün başka bir hayat, daha az gülünç ve daha çok manalı bir hayat istiyorum. Belki bunu arayıp bulmak da mümkündür... Fakat içimde öyle bir şeytan var ki..."
Seniha'nın adını asla ağzıma almıyordum. Hatta bir kere adını unutmuş görünerek yalancıktan başka bir isim söyledim. Sonra hemen düzelttim. Bu aşırı ihtiyatımın onu büsbütün şüphelendireceğini bilmem neden düşünemiyordum.
Reklam
''Kimbilir.. Belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız..''
Günün birinde büsbütün başka bir insan olacağımı ümit ediyordum.İlk günlerde biraz kuvvetlenen bu ümidim,yavaş yavaş tamamen yok oldu.
Halbuki Muazzez'e karşı olan hisleri büsbütün başkaydı. Onu hariçte bir mevcut, yabancı ve başka bir insan olarak düşünmüyor; kendinin bir parçası,kolu,gözü ve yüreği olarak tasavvur ediyordu. Burada beğenmek veya beğenmemek, sevmek veya sevmemek, hayran olmak veya küçük görmek bahis mevzusu olmazdı; çünkü böyle şeyleri bir kere bile kafasından geçirmiş değildi. Muazzez'e dair içinde uyanan ve şuuruna varan his, onun kendisinden koparılması ihtimaline karşı duyduğu müthiş bir acı oldu.
Sayfa 83
Yanınızdaki (önünüzdeki, karşınızdaki) adamın, iriliği (boyu, posu, eni) oranında bir gömüt gerektireceğini, bu kıyımı ölçüsünde toprakaltı canlılarını besleyeceğini, anasının babasının doğumundan başlayarak gösterdikleri sevgi, ilgi, çaba ile bu gövdeyi besleyip büyütmesinin, daha sonra, bu gövdeyi taşıyanın yaşamayı beslenme, yeyip içme diye tasarladığı ölçüde, boğuşa, uğrasa, didine karnını doyurmasının kim bilir, buna "gönlünü doyurmasının" demek belki çok daha doğru olur gerçekte, ölümünü özene bezene hazırlamak olduğunu düşünmüs müsünüzdür? Kendi hakkından başka belki bir belki iki kisinin rızkını yiyerek, başına büsbütün üşüşülecek, iştah kabartacak solucanları, kurtları, böcekleri düşünüyorum elbette su anda bir ölü, kendisini gömütlüğe taşıyacak olanları büsbütün terletecek, yoracak, görkemli bir ölü, ağırlıklı bir ölü haline gelmek için uğraştığını düşünmüş müsünüzdür? Bilmiyorum.
Reklam
Göl Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için Demirleyemez miyiz? Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
Hayır dostum, hayır! diyordu. ''Aşk hiç de sizin söylediğiniz basit sempati veya bazen derin olabilen sevgi değildir. O büsbütün başka, bizim tahlil edemeyeceğimiz öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilmediğimiz gibi, günün birinde nereye kaçıp gittiğini de bilmeyiz.
Bir gün imtihanın birinde, bir öğrencimin elini cebine soktuğunu ve bir şey çıkardığını gördüm. Yanına yaklaşarak, " Elinde ne var ? " dedim yavaşça. Avcunu büsbütün kapadı. Ben ısrar ettikçe yumruğunu daha büyük bir güçle sıkıyordu. Sonunda gevşedi, avucu sanki kendiliğinden açıldı: İçinden de bir lira duruyordu, aceleden ancak onu çıkarabilmişti cebinden. Gülmekten başka çara yoktu; ikimizde öyle yaptık.
Sayfa 266Kitabı okudu
240 syf.
10/10 puan verdi
Her şey bir yana, bir insan nasıl bu kadar sevilir? Bir insan, bir insanı nasıl bu kadar çok sevebilir? Bir kitap nasıl böyle içten yazılır? Sen nasıl bir insandın Ahmed Arif? Sen nasıl güzel sevdin öyle? ''Senin ne güzel,ne yüce yüreğin var '' dedirtiyor okurken. Yazının en sevdiğim koludur mektuplar.Bir ırmak gibi gürül gürüldür kelimeler.İki
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma
"Hayır dostum, hayır" diyordu. "Aşk hiç de sizin söylediğiniz basit sempati veya bazen derin olabilen sevgi değildir. O büsbütün başka bizim tahlil edemediğimiz öyle bir histir ki, nereden geldiğini bilmediğimiz gibi, günün birinde nereye kaçıp gittiğini de bilmeyiz. Halbuki arkadaşlık devamlidir ve anlaşmaya bağlıdır. Nasıl başladığını gösterebilir ve bozulursa bunun sebeplerini tahlil edebiliriz. Aşka girmeyen şey ise tahlildir. Sonra düşünün dünyada hepimizin hoşlandığımız birçok kimseler mesela benim sevdiğim birçok dostlarım vardır. Şimdi ben bütün bu insanlara aşık mıyım?"
Sayfa 107 - brokefriendforeverrKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.