Hakan Günday kitapları arasında en sevdiğim kitap olarak yerini aldı.
Kitabın ilk yarısı tam bir yeraltı edebiyatı. Bunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Hatta şiddet ve bazı diğer öğelerin etkisine çok giriyorsunuz. O sayfalarda kitaba ara vermeyi bile düşündüm. Kaldıramayacağım kadar ağır ve kötü şeyler vardı. Klasik Hakan Günday. Fakat son yarısı daha çok hoşuma gitti. Derda'nın hikayesi daha gerçek daha içten geldi bana. Derdâ ve Derda'nın hayatlarının kesişimi, yıllarca bilmeden birbirlerine hazırlanışları ve bunun çok iyi bir kurguda verilmesi çok güzeldi. Kitapta bol bol Oğuz Atay'ın adının geçmesi ve hakkında yazılan şeyler çok hoşuma gitti. En sevdiğim yazarı yine çok sevdiğim başka yazardan okumak gibiydi bu. Derda'nın Oğuz Atay için hayatını hiçe sayması konusu tıpkı Oğuz Atay romanlarından fırlamış gibiydi. Keşke daha uzun sürse dediğim bir kitaptı.
Çok severek ve sürüklenerek okuduğum harika bir kitaptı.
Benim için yeri çok ayrı olacak
Mezarlığın arka duvarına bitişik gecekondu semtinin tamamen yıkılmış olduğunu tahmin edemezdi. Çünkü o semtteki evlerden birinde yaşarken, Derda'ya orası bir cehennem gibi gelirdi. Ve kimse cehennemi yıkamazdı.
Hayatının anlamını bulmuş olanlar hayatlarını adayacakları şeyi bulmuş olanlar gelecek. Siz de kalplerini söküp yerine, o şeyleri koyacaksınız. Sonra da kalpleri fırlatıp atacaksınız.
Kitap Derda'nın anlamadığı her şeyi. Geriye kalanları iyi bilirdi. İnsanlardan geriye kalanlara mezar taşı denirdi. Göğsünün üstünde inip kalkan kitabın bir mezar taşı olduğuna inandı ve kırpmakdan vazgeçip gözlerini kapadı. 
Benim için çok anlam ifade eden ve çok özel olan bir kitap.
Aynı yerde yaşayan iki yetişkinin birbiriyle olan karmaşık ilişkisini anlatıyor. Birbirinden kopamayan, ne beraber olmayı ne ayrı kalmayı becerebilen iki insanın hikayesi. ''Normal İnsanlar''ın hayatını bu kadar ustalıkla anlatmak çok zor ama yazar zor olanı başarmış. Sıradan bir durumu öylesine anlatmış ki olaylara tanık oluyormuş gibi hissediyorsunuz, yer yer karakterlere söylenirken müdahale etmeye çalışırken buluyorsunuz kendinizi. O kadar gerçek bir hikaye.
Connel ve Marianne tanıdığım bildiğim iki insan gibi. Onların hikayesini okumak ve izlemek (mini dizisi de var bu hikayenin) insanın içini burkuyor ve elinden hiçbir şey gelmiyor.
Bu kitabın bende bıraktığı hisler iç burukluğu, hüzün, çarpıcılık.
Farklı bir şey okumak istiyorsanız durmayın.
Normal İnsanlarSally Rooney · Can Yayınları · 20196.2k okunma
Dinginlikleri, serinkanlılıkları şaşırttı beni; işlerine dalmış, sanki kardeşlerinden biri tüm çevrede kaygıyla aranmıyormuş, öteki ikisi daha önce şaşılacak biçimde yok olmamışlar gibi. Tarikatımızın büyüklüğü burada işte, dedim kendi kendime; yüzyıllar boyu böyle adamlar, barbar sürülerinin saldırılarını, manastırlarını yağmaladıklarını, krallıkları ateşe verdiklerini gördüler, ama gene de, parşömeni ve mürekkebi sevmeyi sürdürdüler, dudaklarının ucuyla, yüzyılları aşıp onlara ulaşmış olan, kendilerinin de gelecek yüzyılların ötesine ulaştıracakları sözcükleri okumayı sürdürdüler. Bininci yıl yaklaşırken okumayı ve kopya etmeyi sürdürdüler; şimdi niçin sürdürmesinler aynı şeyi?