Dilemma ⸙

Sabitlenmiş gönderi
"İnsan yorulur bazen insan olmaktan" | Ahmet Telli |
Reklam
Bazen yanından geçiyor insan yazgısının, bazen elinden tutuyor ama bunun kaderi olduğunu anlamıyor. Tam yakalayacak gibi oluyor ama uçup gidiyor. Sonra bir gün, hiç hesapta yokken, hiç beklemezken, başka alemlerdeki seyrini tamamlıyor senin olan șey, çıkıp geliyor ve seni buluyor.
Sayfa 106
Zaman şehirdeki gibi hızlı akmaz Anadolu'da, yollarda sürünür saatler, saat bir mi, iki mi, üç mü kimsenin işi değildir. Vakit aheste akar. Günlerin geçtiği, ayların değiştiği sadece mahsullerden, yılların geçiși de yüzlerden anlaşılır. Zaman yürür ve insanların yüzleri kırışıklıklarla dolar.
Sayfa 103

Reader Follow Recommendations

See All
Emekli olmadan önce günlerim bakanlıkta ve mezarlıkta; emekli olduktan sonra evde ve mezarlıkta geçti. Benim için her üç mekân da birbiriyle aynıydı zaten. Evim benim mezarlığımdı, kendimi her akşam çelik kapının kilidini üç kere çevirerek yalnızlığa gömüyordum. Bakanlık, bütün 657'lilerin kabristanıydı zaten, çoğumuz devletin sigortalı ölüleriydik.
Sayfa 19
Fakat bu da geçecekti; "elbette buna da alışırım", diyordu. "İnsan nelere alışmaz ki..." Zaten hayat dediğimiz bu kapalı dairenin asıl mucizesi, bu alışmak değil miydi?
Sayfa 35
Reklam
Eşyanın sükûneti, değişmez manzarası onun için hayatta bir teselli ve zevk kaynağı idi. Bir insan, en yakınımız bile, çarçabuk değişebilirdi. Fakat eşya, dalgın ve daüssılalı uykularında hep aynı kalırlardı. Bir saksının, bir sedirin, bir masanın, bir duvar veya kapının değişmesi imkânsızdı. Eşyanın açık dost, her zaman için güvenilir çehreleri!.. Fakat acaba gerçekten onlar değişmez miydi?
Sayfa 20
"Öbür insanlar gibi yaşamak..." Bu ne kadar güzel ve iyi bir şeydi.
Sayfa 17
Hakikatte Abdullah Efendi, ömürlerinin sonuna kadar kendileri olmaktan kurtulamayan, nefislerini bir ân bile unutamayan, etrafındaki havaya kendilerini en fazla bıraktıkları zamanda bile, içlerinde, tıpkı alt katta geçen bütün şeyleri merakla takip eden bir üst kat kiracısı gibi köşesinde gizli, mütecessis, gayrimemnun ve zalim ikinci bir şahsın mevcudiyetini, onun zehirli tebessümünü, inkâr ve istihfaftan hoşlanan gururunu ve her ân için ruhu insafsız bir muhasebeye davet edişini duyan insanlardan biriydi. Ah bu ikinci Abdullah Efendi, bu üst kat sakini... Hayır, o kiracı değil, evin asıl sahibi, efendisi, hükümranıydı.
Sayfa 12
Düz yolların aksine, tali yolları tercih ediyorum. Yol uzuyor ama böylesi daha güzel. Yollarda çiçekler buluyor insan...
Sayfa 83
Hayat bir hız yarışına dönüşüyor. En hızlı giden kazanıyor. Beklemeyi öğrenmek gerekiyor. Düşünmek için yavaşlamak gerekiyor. Hatta durup düşünmek.
Sayfa 58
4,838 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.