Zamanla, içindeki ışığa alıştıkça, kaynağının sen olduğunu göreceksin. Arayan, aranandır. O zaman hazinenin içinde olduğunu göreceksin ve bütün sorun senin onu dışarıda aramandan kaynaklanıyordu. Onu dışarıda bir yerlerde arıyordun ama aslında hep burada içindeydi. Yanlış bir yönde aranıyordun, hepsi bu.
Her şey elinin altında seni bekliyor, hem de bir Buda, bir Baal-Shem, bir Musa, bir Muhammed'e olduğu kadar. Her şey sana açık bekliyor, yeter ki doğru yöne bak. İş hazineye gelince sen Buda'dan daha fakir değilsin - hayır, Tanrı asla fakir bir insan yaratmaz. Bu olmaz, olamaz - çünkü Tanrı seni kendi zenginliğinden yaratıyor. Nasıl fakir bir insan yaratabilir ki? Sen ondan taşıyorsun, varlığının bir parçasısın, nasıl fakir olabilirsin? Zenginsin, uçsuz bucaksız zengin, Tanrı kadar zengin.
Ama yanlış yöne bakıyorsun. Yön yanlış, o nedenle ıskalayıp duruyorsun. Bu hayatta başarısız olacağın anlamına gelmiyor, başarılı olabilirsin, ama yine de kaybedeceksin. Seni hiçbir şey tatmin etmeyecek çünkü dışarıda içerdeki hazine ile, ışık ile, huzur ile kıyaslanacak hiçbir şey elde edemezsin.