Artık ağlayamıyordum, gözyaşının verdiği rahatlığı bile yaşayamıyordum. Bütün acım içimdeydi.
Sayfa 82 - NoraKitabı okudu
Zamanla, içindeki ışığa alıştıkça, kaynağının sen olduğunu göreceksin. Arayan, aranandır. O zaman hazinenin içinde olduğunu göreceksin ve bütün sorun senin onu dışarıda aramandan kaynaklanıyordu. Onu dışarıda bir yerlerde arıyordun ama aslında hep burada içindeydi. Yanlış bir yönde aranıyordun, hepsi bu. Her şey elinin altında seni bekliyor, hem de bir Buda, bir Baal-Shem, bir Musa, bir Muhammed'e olduğu kadar. Her şey sana açık bekliyor, yeter ki doğru yöne bak. İş hazineye gelince sen Buda'dan daha fakir değilsin - hayır, Tanrı asla fakir bir insan yaratmaz. Bu olmaz, olamaz - çünkü Tanrı seni kendi zenginliğinden yaratıyor. Nasıl fakir bir insan yaratabilir ki? Sen ondan taşıyorsun, varlığının bir parçasısın, nasıl fakir olabilirsin? Zenginsin, uçsuz bucaksız zengin, Tanrı kadar zengin. Ama yanlış yöne bakıyorsun. Yön yanlış, o nedenle ıskalayıp duruyorsun. Bu hayatta başarısız olacağın anlamına gelmiyor, başarılı olabilirsin, ama yine de kaybedeceksin. Seni hiçbir şey tatmin etmeyecek çünkü dışarıda içerdeki hazine ile, ışık ile, huzur ile kıyaslanacak hiçbir şey elde edemezsin.
Reklam
Moğollar arasında Budacılık.
MÖ VI. yüzyılda Hindistan'da kast sistemine ve eski inanç olan Brahmanizm'e bir tepki olarak şekillenen ahlak merkezli bir öğreti olan Budizm, VII. yüzyıldan itibaren Türk topraklarında da görülmeye başlanmıştı. Özellikle Buhara, Belh ve çevresi Buda inancının güçlendiği bölgeler olmuştu. Bu tarihten sonra çok güçlü etkileri olmamakla
Feth Ali Şah, sarayının Avrupa siyasetinin çarpışma noktası ola­cağının farkındaydı. Eşsiz konumunun tadını çıkaran Şah, hu­zuruna çıkan heyetlerle oynamaktan büyük keyif alıyordu. İn­gilizler, ilk olarak -daha sonra Sir unvanı verilen- Yüzbaşı John Malcolm'u, kendi ifadesiyle "hem Hindistan'ı işgal etmekle teh­dit eden Afganları
_Marki de Sade, kendisinden başka benzeri olmayan biridir. Hayatından ibaret bu acı deneyin en belirgin çizgisi, başkalarıyla arasında hiçbir bağ kurmamış olmasıdır. Sade, doğuştan hükümlü olduğu yalnızlığına öyle keskin, öyle aşırı erotik oyunlar doldurmuştur ki, suç ortakları bile ona karşı olmuşlardır. Kendine karşı bölünmüştü ve herkese
_İnkarcılar kızgın fırına atılmış saman gibi yanacaklar. İnananlar ise ahırdan salınmış buzağılar gibi sevinçle sıçrayacak. _Davutoğlu Süleyman’ın özdeyişleri_ _Akılsızlarara, ahmaklıklarına uygun karşılık ver. Yoksa kendilerini bilge sanırlar. _Akılsızlar ne zamana dek bilgiden nefret edecek? _İyilerin peşinden gidin. Hırsızın katilin
Reklam
762 öğeden 661 ile 670 arasındakiler gösteriliyor.