“Türkiye” ismi nereden geliyor?
Aslında ülkemizin böyle adlandırılması tuhaftır ki bizim dedelerimizin değil, bu ülkeyi başlangıçtan beri çok iyi tanıyan İtalyanların işidir. Bizim dedelerimiz buraya “İklim-“ Rum” derlerdi. Onların siyasi hedef ve misyonları Roma İmparatorluğu’nu ele geçirmekti. Anadolu toprağındaki Roma’yı, yani Garplıların sonradan “Bizans” dedikleri İmparatorluğu ele geçirmeye başlamakla elhak bu yolda da ilerlediler. Onların “Rum-Roma” dedikleri yere, İtalyanlar “Turchia” veya “Turcmenia” derlerdi. Bütün orta zaman Alman seyyahları “Turkei, Türkenland” veya Fransızlar “Turquie” derlerdi. 16. asırda İngilizce seyahatname kaleme alan Nicolas de Nicolay ise “Turkie” diyor, dikkat ederseniz bizim bugünkü söyleyişimize oldukça yakın…
Sayfa 21 - İlber Ortaylı | Türklerin TarihiKitabı okudu
Trablusgarp
Mustafa Kemal, kurmay heyetiyle kendi çadırında son hazırlıkları yapıyordu. Fehmi bir Fransız gazetecinin ordugâha geldiğini ve onunla görüşmek istediğini haber verdi. Aceleyle içeri aldı. Madam Kolaro, Jurnal de Nil gazetesinin muhabiriydi. Dünya Trablusgarp'ta gerçekleşen Türk mucizesine karşı kayıtsız kalmamıştı. Silahsız, askersiz karşılarında dünyanın en güçlü donanmasına sahip orduyu durdurmaları mucize gibiydi ve ilgi çekiyordu. Madam Kolaro ilk olarak bu mucizeyi sordu: "Bütün dünya Trablusgarp'ı konuşuyor. Siz daha ne kadar dayanabileceğinizi düşünüyorsunuz?" Mustafa Kemal, Fransız gazetecinin kurnaz gözlerine bakarak cevap verdi: "Türkler en zorlu zamanlarda bile topraklarını terk etmezler. Bu, tarihte asla görülmemiştir. Türkler ancak savaş meydanında mağlup oldukları zaman boyun eğerler. Daha uzun yıllar, İtalyanların para ve güçleri ne kadar yetecekse bu işgale, savaşmak ve onları kıyıda çakılı tutmak için gereken her şeye sahibiz." "Buraya gelirken dikkat ettim. Çadırlarınız, silahlarınız, hatta giyim kuşamınız hep İtalyan malı. Siz İtalya'nın müttefiki misiniz, yoksa onunla savaş mı ediyorsunuz?" Mustafa Kemal sorunun altında yatan ince nükteye karşı bir kahkaha attı. "İtalya bizim evimize haber vermeden gelen ve istenmeyen bir misafirdir. Eşyalarını birlikte kullanıyoruz." Şimdi gülme sırası Madam Kolaro'daydı. Mustafa Kemal, Teğmen Muzaffer'i çağırttı. Ve Eşref Bey'in mintıkasından cepheyi gezmesi için gazeteci hanıma rehberlik etmesini istedi.
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Apateizm nedir? . Okuyup öğrenince çok şaşıracaksınız. . En sade tanımı ile Apateizm, Tanrı inancına karşı ilgisizliktir. Apateistlere göre Tanrı’nın varlığının veya var olmamasının insan yaşamı için önemi yoktur. Bu yüzden apateizm bir inanç değil, inanca karşı bir tutumdur. . Apati (ilgisizlik) ve teizm (Tanrı inancı) kelimelerinin birleşiminden
"Kusura bakmayın, buraya gelmeden önce içtim," dedi yeniden. "Bütün hayatım boyunca eğitimsizlerin, başı örtülü teyzelerle eli tespihli amcaların inandığı yoksulların Allah'ına inanmadığım için suçluluk duydum. İnançsızlığımın mağrur bir yanı vardı. Ama şimdi dışarıdaki şu güzel karı yağdıran Allah'a inanmak istiyorum. Dünyanın gizli simetrisine dikkat kesilmiş, insanı daha uygar, daha ince kılacak bir Allah var." "Var tabii evladım," dedi Şeyh. "Ama burada sizin aranızda değil o Allah. Dışarıda, boş gecenin, karanlığın, garibanların kalbine yağan karın içinde." "Allah'ı tek başına bulacaksan git, gecenin içinde kar yüreğini Allah sevgisiyle doldursun. Biz senin yolunu kesmiş olmayalım. Ama unutma ki ancak kendini beğenmiş mağrurlar tek başına kalır. Allah mağrurları hiç sevmez. Şeytan mağrur olduğu için cennetten kovuldu."
Sayfa 94 - Yapı Kredi Yayınları, 12. Baskı, İstanbul Mart 2019
208 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Umudunu yitiriyor ve daha da yalnızlaşıyordu insan...
Güray Süngü sen nasıl bir anlatım tarzı kullanıyorsun? Başlarken zorlanıyorum ama sonra kitap konusuyla, akışıyla o kadar etkiliyor ve şaşırtıyor ki iyi ki okumuşum diyorum. Bu kitap da öyle oldu. Yabancılaşan bireyin kendine göre bir dünya kurmaya çalıştığı, intihar temasının tersten işlendiği psikolojik bir romanmış Pencere'den.
Pencere'DEN
Pencere'DENGüray Süngü · Okur Kitaplığı · 2012535 okunma
Hangi kusurunu düzeltmene fırsat verdiler? Son durağa gelmeden yolculuğun bitmek üzere olduğunu haber verdiler mi sana? Birdenbire: “Buraya kadar!” dediler. Oysa, bilseydin nasıl dikkatle bakardın istasyonlara; pencereden görünen hiçbir ağacı, hiçbir gökyüzü parçasını kaçırmazdın. Bütün sularda gölgeni seyrederdin. Üstelik, daha önce haber vermiştik, derler onlar. Her şeyin bir sonu olduğunu genel olarak belirtmiştik. Yaşarken eskidiğini ve eskittiğini söylemiştik. Sevginin ölümünü her pazar çanlar çalarak ilan etmiştik. İşte onların kanunları böyle. Bizimkilere benzeyebilir mi hiç? Şehrin duvarlarına sırayla üç kere ilan asıyorlar: sevginize dikkat! Dördüncüde ilan ve sevgiyi kaldırıveriyorlar. Onlarla başa çıkılmaz Turgut. Ben çıkabildim mi? Bilincin uyarmasın seni. Dikkat et Turgutçuğum, bu güzel hayalleri, şekilleri kaybetmesin bilincin. Kurtar kendini onun baskısından. Rüyadan gerçeğe geçmenin acılarını yaşama. Ne olur Turgut uyanma sakın. Ne olur uyanma... ne olur... ne olur... silme...
Sayfa 321 - 322Kitabı okudu
Reklam
818 öğeden 761 ile 770 arasındakiler gösteriliyor.