Ölüm uzun, yaşam kısa bari, adam gibi yaşansa.
Vatandaşlarına bütün hakla­rı tanımış olan bir ülke, onların elinde bu haklardan yararla­nabilecekleri araçlar bulunmadığı zaman aslında olumlu hiç­ bir şey yapmamış demektir.
Reklam
tükenirdi monolog… kaçarken içine düştüğüm kara toplum, bir bang sonrası büyük yalnızlık bilinmeyeni, saçlarında titreyen iblisler karattırken güneşi, üst üste gömülürken saydam yaşamlar, bir yankı duyulurdu hiç’likten. bütün yalnızlıkların ilenci, korusun çoğulluklarınızı, cinnet koyun erdemin adını… Maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın, Hepiniz mezarısınız kendinizin.
Teslim edeceğim acı çeken ruhumu kötü bir sona..
Tanıklıklar
Ve sen acıyla gark ediyorsun parlak menekşe renkli denizi o deniz ki hizmet eder ateşle beraber Ennosigaios’un meydana getirdiği rüzgârlara. Çünkü dizginlenmiştir ateş hasım esintilerle, daima-yaşayan ateş ve enginsu savaşır karayellerin önünde, yine de savruk ve hırslı deniz, efendisidir gemilerin ve ölen güçlü erkeklerin, tanrısal yasaya göre kulak verse de orman nefret edilen ateşe. Köle olmak ise hizmet etmek demektir, temel görevi şudur: çünkü köleler hizmetçidirler: öyleyse deniz ve ateşte rüzgârları kölelik eder, tanrısal yasaya göre açıktır bu, bunu ise hem Heraklitos hem de Menekrates söyler. Karayellerin: bu “epitel“ sanki rüzgârlar içindir. Engin olma hissi çok geniş alanda yayılmalıdır; çünkü “bir” yoğun bir şeydir. Şüphesiz bunlar aracılığıyla ortaya koymak istenir ve Heraklitos, ki ona göre bütün karşıtlar birbiriyle aynıdır… Gemilerin efendisi: çünkü denizdeki tekneler onun emri altındadır, ateşte ise odun onun emri altındadır. Ölen güçlü erkeklerin: denizde ölenlerin.
Reklam
Tanıklıklar
Herakleitos Şöyle der: “Efeslilere yakışan bütün yetişkinlerin kendine asması ve kent-devletini çocuklara bırakmasıdır, onlar ki içlerinden en değerli adam olan Hermodoros’u ‘bizlerden hiçbiri en değerli olmasın eğer olursa başka bir yerde başkalarıyla birlikte olsun’ diyerek kovdular”
Felsefesi derinden derine pratiktir, bütün örnekler günlük hayata dairdir; hayattır... Ama hayatta size daha da kötü gibi gelecek bir hakikat daha vardır. Fikirler bizde olurlar ve birbirlerini kovalayıp dururlar – elden hep kaçarlar... Ama herbiri bir “şey” de olduğu için, onların “yetkinliğinden”, Spinoza’nın deyişiyle “varoluş gücünden” de bahsetmeliyiz.
Sayfa 26 - İletişim Yayınları 2. Baskı 2011 İstanbul (E-Kitap)Kitabı okudu
"Teslim edeceğim acı çeken ruhumu kötü bir sona tez elden bir kile arpa göndermezsen bana. Gönder ki iksir yapayım döverek ondan içeyim deva bulsun diye acı çeken ruhum."
Aşkın Diyalektiği
İlk görüşte aşk Spinoza’ya, bir “çağrışım” olarak görünüyor: Beni kederlendiren bir durumdan beni kurtaranı severim. Ya da sevdiğim kişiyi hep yanımda var etmek isterim. Ya da, yine ve esas olarak, sevdiğim bir varlıkla bir arada gördüğüm her şeyi sevmeye meylederim. Nefret ettiğim biriyle bağdaştırdığım her şeyden de nefret etmeye meyilliyim. Spinoza buna “yüksüz duygular” diye tercüme edebileceğimiz “gerçek anlamıyla duygu olmayan durumlar” diyor –bunlardan birisi “hayranlık” (admiratio), zıddı ise “horgörme” (contemptus)… Bunlar “emeksiz” beliren duygular ve bütün diğer duygulara bir zemin hazırlıyorlar. Hayranlık ya da merak belki “ilk bakışta aşk” dediğimiz şeyden pek farklı bir şey değil: herhangi bir şey var hayalinizde ama bunu herhangi başka bir kavramla biraraya getiremiyorsunuz ve zihniniz duruveriyor; düşünemiyorsunuz orada her şey yepyeni ve hiçbir şeye bağlayamıyorsunuz; ta ki başka şeyler sizi başka başka şeyleri düşünmeye zorlayana dek.
383 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.