“Karnını doyuramadığımız, sıhhatini koruyamadığımız, tahsilini temin edemediğimiz her çocuk, “bu memlekete yüz milyon lazım” diyenlerin gözüne, onları gaflet uykularından uyandırmak için sokulmuş birer parmaktır. Bize yarının hastanelerini, darülacezelerini, cezaevlerini dolduracak, cahil, mesleksiz “ serseri yüz milyonun lüzumu yok! Bize, insan gibi yaşamak, hayatın nimetlerinden istifade etmek imkânlarına, hiç olmazsa bu sakat tedbirleri tavsiye edenler kadar sahip yirmi milyon vatandaş, daha faydalıdır. Bunun için işi kabuğundan değil, çekirdeğinden ele almak, evvelâ bu memlekette sefaletle, cehaletle içtimaî müsavatsızlıkla, hulasa bütün gerçek taraflarla hep birden mücadele etmek lazımdır. Hiç bir içtimaî mesele tek başına var olamaz, hepsi birbirine zincirleme bağlıdır.”
Bugünkü aklım olsa başka seçimler yapacağımı söylemiştim. Esasen bütün mesele yaptığımız seçimlerle ilgilidir.
Reklam
93 syf.
·
Not rated
"Yolcu olmak ya da burjuva olmak işte bütün mesele budur"
Dünya üzerinde ki varlığımıza dair yapılan bütün tanımlamalar arasında beni en çok etkileyen 'yol metaforu' olmuştur.Bu imgenin hayatımıza yansıması hep çok çarpıcı gelmiştir. Belki bunun sebebi kitabın da esinlendiği en kıymetlinin,kendisine döşek edinmenin derdiyle yanan ashabına verdiği o inci tanesi cevap" “Benim dünya ile
Yolcu ve Burjuva
Yolcu ve BurjuvaÖmer Faruk Dönmez · İz Yayıncılık · 202182 okunma
Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! Düşüncemizin katlanması mı güzel, Zalim kaderin yumruklarına, oklarına Yoksa diretip bela denizlerine karşı Dur, yeter! Demesi mi? Ölmek, uyumak sadece! Düşünün ki uyumakla yalnız Bitebilir bütün acıları yüreğin, Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun. Uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü! Çünkü ölüm
Ah, bizi niçin böyle yetiştiriyorlar? ... Anam, babam beni önce en kıymetli, en nazik bir oyuncak gibi süslemek, yalnız kendi gururları, kendi iftiharları için süslemek istediler ve bütün başkalarının çocuklarından üstün, emsalsiz bir çiçek gibi yetiştirmek için çalıştılar, terbiye ve tahsilime tam anlamıyla özen gösterdiler; lisanlar, piyano öğrettiler. Bu lisanlar, piyanolar kimin için? Yalnız kendileri için mi? Halbuki kendileri o lisandan bir şey anlamazlar, o piyanoyu umursamazlar. Sadece bir istekleri vardı: Herkes bana ve kendilerine gıpta etsin. En parlak, en eşi benzeri bulunmaz bir evlat olarak gösterileyim. Düşünmediler ki bu memlekette ne kadar yegane, ne kadar eşi bulunmaz olursak o kadar mutsuz olacağız; düşünmediler ki bizi yaşayacağımız hayata, beraber ömür geçireceğimiz kocalarımıza göre terbiye etmek ve büyütmek gerekir. Sonra en önemli mesele: Böyle terbiye ve eğitimle yetiştirdikleri bir kızı , bu kadar özen ve çabayla, naz ve nimet içinde büyütülmüş bir evladı tam dikkat ve himmet lazım olduğu, tam mutlu olması gereken bir yaşa gelince, hayatımız başka türlü harekete müsait değildir diye terk ve ihmal ediyorlar. Bize ruhumuzun kabul edemeyeceği boğucu, renksiz, siyah bir hayatla, ekseriyetle hiçbir bakımdan bize zerre kadar layık olmayan kocalar veriyorlar.
Sayfa 19 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Şunu iyice anlayın. Biz fakir bir ülke değiliz. Türkiye'nin gayri safi milli hasılası, Suudi Arabistan'dan daha fazla. Ancak öyle bir yiyorlar ki, halka bir şey kalmıyor. Bütün mesele dengeyi kurmak.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.