Homeros destanlarının dili hiçbir zaman olduğu gibi konuşulmamış, birçok lehçeden katışık bir sanat dilidir. Bu lehçeler: İonya-Attika, Aiolya ve Arkadya-Kıbrıs lehçeleridir. İlyada metninin Peisistratos zamanında Atina'da ele alınıp kopya edildiğini biliyoruz. Atinalı yazıcılar metni kopya ederken, onu dil bakımından Atina diline uydurmuşlardır. Aslında İonya lehçesiyle yazılmış olan İlyada ve Odysseia'ya böylece bir çeşit Attika cilası sürülmüş, öyle ki İskenderiye çağında Aristarkhos gibi büyük bir bilgin Homeros'un Atinalı olduğuna inanabilmiştir.
Sayfa lxxvi (Önsöz) - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Gazneliler, özellikle en büyük hükümdarları Gazneli Mahmud'un saltanatı sırasında, İslamiyet'i ciddi ölçüde Hindistan ovalarına kadar indiren ilk hanedandı. Böylelikle zaten çok katmanlı bir tabiata sahip Hint uygarlığına ilave bir katman daha eklenmişti. Bu muhtemelen aşağı yukarı üç bin yıl öncesindeki Hint-Ari istilalarından beri eşi
Sayfa 78 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eski zamanların insanları, bize sonsuz uzaklıktaymış gibi gelirler. Onlara, resmen ifade ettiklerinin ötesinde, derin niyetler atfetme cesaretimiz yoktur; Homeros'un bir kahramanında, kendi hislerimize benzer bir duyguyla ya da Cannae Çarpışması'nda, duyguyla ya da Cannae Çarpışması'nda, düşmanın, ordusunun bir kanadını yarmasına izin verip
Sayfa 377Kitabı okudu
Son yıllara dek "Yunan mucizesi" diye bir balon uçurulup duruldu. Batı dünyası insan değerlerinin dile geldiği ve büyük sanat yapıtlarıyla ölümsüzlük kazandığı tek kaynağın Yunan-Roma uygarlığı ve kültürü olduğuna inanırdı. Bu dar görüşlü açıdan bakılınca Yunan mucizesini yaratan asıl kaynak ve etkenlerin ne olduğu araştırılmaz,
KİTAPLAR VE İNSANLAR İnsanlar yalnızca kitaba girmiş, şahit olmuş şeylere önem veriyor; kitaba girmedikçe bir doğruyu geçerli saymıyorlar. Budalalıklarımızı harflere dökünce saygınlaştırmış oluyoruz. Okudum demek, birinden duydum demekten daha geçerli. Ama ben insanların ellerini ağızlarından daha güvenilir bulmadığım, konuşurken saçmaladığımız kadar yazarken de saçmaladığımızı bildiğim için Aulus Gelius ya da Mavrobius'un yazdıkları kadar ben de gördüklerimi öne sürebilirim. Sık sık söylerim, örneklerimizi hep yabancılardan ve okul kitaplarından vermemiz aptallıktır diye. Örnekler, Homeros'un, Platon'un zamanında olduğu kadar bugün de boldur. Ama biz düşüncenin doğruluğundan çok, örneklerin gösterişi peşindeyiz; kanıtlarımızı kitapçı dükkanından alıp kullanmak, kendi köyümüzde gördüklerimizden çıkarmaktan daha üstün gibi gelir. Belki gözümüzün önündekileri ayıklayıp değerlendirmeye, onları eleştirip örnek haline getirmeye yatkın değil kafamız. Çünkü, kendi tanıklığımıza güvenecek kadar bilgin ve yeterli değiliz dersek, yersiz söz etmiş oluruz. O kadar ki, bence, en orta malı, en çok bilinen, en gösterişsiz şeyleri kendi ışıklı yanlarından görebilirsek, onlardan doğanın en büyük mucizeleri, örneklerin en zenginleri özellikle insan eylemleri konusunda çıkarılabilir
Resim