''Karın varsa derdin var, ama karın olmayan bir kadınla daha büyük derdin var demektir.''
(s. 710)
Anna Karenina'nın yazıldığı dört yıl boyunca (1873-1877), Lev Tolstoy, kafasını meşgul eden tüm meseleleri eserine aktarır. Her fırsatta, roman yazarı, kalemini, deneme yazarına bırakır. Hikayenin akışı, yazarın kır ekonomisi, hayatın anlamı,
FAULKNER'IN "SES VE ÖFKE"SİNİ NASIL OKUMALIYIZ ?
Uyarı :Kitapla ilgili bütün sürpriz bozucu bilgileri içerir.
William Faulkner'in “Ses ve Öfke” adlı eseri, şimdiye kadar yazılmış en büyük Güney romanı olabilir. Modernist bir romanda ırk konusunun en şiddetli işlenmiş hali de olabilir. Aynı zamanda şimdiye kadar yaratılan en büyük
5/5
Bu kitabı kaç kere okudum hatırlamıyorum ama her okuyuşumda sanki ilk defa okuyor gibi üzülüyorum. Kitap platonik bir aşkı anlatıyor. Bir kadının aşkı ne kadar büyük olabilir ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Başrol adamın bir apartmana taşınması ile başlıyor her şey. Kızımız ilk görüşte aşık oluyor ama bir sorun var ki kız adamdan yaşça çok küçük . Adam hiçbir zaman kızı fark etmiyor ama kız adam hakkında neredeyse her şeyi biliyor. Kitabı okurken kıza çok üzülmüştüm. Yaşadığı çaresizlik, çektiği sıkıntılara rağmen dimdik ayakta kalmayı başarması da beni çok gururlandırdı. Fakat her dik duruşun bir yıkılışı olduğu gibi kızında altından kalkamayacağı bir yük omuzlarına biniyor. Kolay kolay etkilenen biri değilim ama sonu beni neredeyse ağlayacaktı. Acı çekmek istiyorsanız kesinlikle okuyun, okutturun. :)
Fowles'ın okuduğum ilk romanı. Onu bu eserle tanımak hem zahmetli hem de keyif verici bir deneyim oldu benim için. Zahmetli diyorum çünkü kaleminin insanı ele geçiren havası ancak sonunda mutlak bir boşluğa bırakışı zor ama gerçekçi bir maceraydı. Bundan sonrası kitaptan "spoiler" içerecek bilginize :)
Kitap, karakterimiz
Muhalefettekiler vatan sevgisini tekelleri altına almak istiyorlardı. Kralcılar, kralı sevebilirdi ama vatanı sevmek solun ayrıcalığıydı. Halk onlarındı. İktidarın kendi organları aracılığıyla, liberallerin tek başına sömürmek istedikleri bir olayın bayramını yapmaya hakkı yoktu. Sarayın koruduğu bir kimsenin, bir devlet memurunun, yola gelmez bir kralcının 13 Vendémiaire'de şanlı Fransız İhtilaline karşı savaşarak özgürlüğe hakaret etmiş bir adamın yıkılışı borsada büyük bir dedikodunun yayılmasına neden olmuş, büyük bir sevinç yaratmıştı...
Gerçeküstü olayları en gerçekçi biçimde yazıya döken Jose Emmi’ nin 6 hikayeden oluşan kitabı. Alışık olduğumuz gibi sadece nokta ve virgül kullanan yazar, bu kitabında genel yazım kurallarına sadık kalıp diğer noktalama işaretlerini de kullanmış. Blok halinde yazılmış uzun satırlardan oluşan sayfaların sayısı az. Tavsiyem okuduğunuz hikayelerde
Yirmi dört yıl önce mahkemede Marksist olduğumu haykırdım.
Bu, ümitsizlikten doğan bir isyandı.
Bir nevi meydan okuyuş.
O yalnızlık içinde bir şey olmak ihtiyacı. Yılları çeşitli “humiliation”lar içinde geçen, kucağında yaşadığı cemiyette hep yabancı muamelesi gören, bazen Türk, bazen şehirli, bazen insan olduğu için envai hakarete uğrayan
Yirmi dört yıl önce mahkemede Marksist olduğumu haykırdım.
Bu, ümitsizlikten doğan bir isyandı.
Bir nevi meydan okuyuş.
O yalnızlık içinde bir şey olmak ihtiyacı. Yılları çeşitli “humiliation”lar içinde geçen, kucağında yaşadığı cemiyette hep yabancı muamelesi gören, bazen Türk, bazen şehirli, bazen insan olduğu için envai hakarete uğrayan
“Dert ne ki… Geçer bir şekilde,mesele yaşamak…”
“İnsanın babası ölünce yetişkin oluyor.”
“Neden mutlu aşk yoktur diye mırıldanıp durdum ki bütün gece,mutlu etmeyecekse aşk neden var?”
“Yaşam akıyor da benim yaşamım nereye akıyor.”
“Dışardan göründüğü gibi değil yani insan. Herkesin içinde başka bir alem var.”
“Sevgisizlik insanı
Kültürümüzde büyük boyutları olan diğer bir kale de paradır. Pek çok kişi maddi şeylere verilen değer ve önemi içeren materyalizm kavramını anlar ve bunun yanlış olduğuna inanır; buna karşın İsa materyalizmden bir kavram olarak değil, sahte bir tanrı olan paradan (mamondan) bahseder.
“Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip
Bu öykü, İsa’nın, Allah’ın dinini insanlara tebliğ ettiği sıralarda geç miştir.
İsa’nın tebliğ ettiği bu din öyle açık, uygulanması öyle kolay bir dindi ki, geniş kitlelere yayılmasına hiçbir şey engel olamıyordu. Bu din insanları kötülükten öyle kesin bir şekilde alıkoyuyordu ki onu
kabul etmemek elden gelmiyordu.
İşte bu