Köy bir yana, şehirlerde, hele büyük şehirlerde çocuk, eski, yeni, Doğu, Batı çatışmasının tam ortasındadır. Okul bir yana çeker çocuğu, aile bir yana, devlet bir yana, eş dost bir yana, sinema bir yana, radyo bir yana. Bu değişik etkiler -ki az çok her yerde vardır- birbirlerini tamamlamadığı, her biri çocuğa başka bir değer kattığı zaman mesele yok; ama bunlar birbirine karşı koydu mu, diş biledi mi, tas attı mi çocuğun hali dumandır. Ya işi oluruna bırakır ya iki yüzlü olur ya da... alır başını gider. Bir çocuk düşünün ki on beş yaşında hâlâ babasından dayak yer, küfür işitir, annesi ayaklarını yıkar, amcası rakı içirir, dayısı oruç tutturur, eniştesi okullar ve öğretmenler aleyhine ağzına geleni söyler, her şey parayla der, öğretmen Beethoven'i över, radyoda alaturkanın en bayağısı onunla birlikte ya da onu kapatarak dinlenir. Hangi eğitim bu çocuğu, kimin elinden, nasıl kurtarır?
Sayfa 141
408 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
Lise yıllarımda kitaplarla pek ilgili değilken arkadaşım vasıtasıyla aldığım ve beni tekrar kitap okumaya başlatan kitap.Fransadan başlayıp türkiyede pek çok noktaya uzanan bir macera. Türkiyeyi ve Türkleri de konu alması beni kitaba çeken en büyük etkendi. Cinayetler, yüz değiştirmeler, kovalamacalar ile bir çok farklı olayı birbirine çok başarılı bir şekilde bağlayan aksiyon dolu bir kitap. Yazarın sadece İstanbul’u değil, Nemrut dağını ve doğu bölgesinde bir çok yeri ayrıntılı şekilde anlatması araştırmacı bir yazar oluşunun kanıtı. Türkiyeyi oldukça araştırması, kulaktan dolma bilgilerle değil bilerek araştırarak kitabı yazması takdiri hak ediyor.
Kurtlar İmparatorluğu
Kurtlar İmparatorluğuJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20208,8bin okunma
Reklam
270 syf.
6/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Sessiz Evin Sakinleri
Not: Bu incelemede Orhan Pamuk’un ‘’Sessiz Ev’’ kitabını dil, anlatım, kurgu, konu olarak dört başlıkta inceleyeceğim. Kitabın içeriğinden bolca örnek vereceğim. Böyle tafsilatlı bir inceleme okunurken kitabın içeriğinden detaylıca bahsedileceği unutulmasın, ona göre okunsun. Yazarın olayları nasıl ele aldığı ve onun yazarlığı da söz konusu kitaba
Sessiz Ev
Sessiz EvOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20186,9bin okunma
Gaspıralı İsmail Bey, Türk Milletinin boylarını birbirine bağlayan en önemli unsurun; "DİL" olduğu görüşündeydi. Türk dünyasında konuşulan büyük, küçük birçok lehçelerden öyle bir ortak lehçe seçilmeliydi ki, Tuna boylarında yaşayan bir Türk'le, Doğu Türkistanlı bir Türk rahatlıkla konuşup anlaşabilmeliydi. Bazı Türk lehçeleri vardı ki, (Yakutça ve Çuvaşça) gibi bunlar müstakil bir dile gitmekteydi. Aynı şekilde "DİL BÜTÜNLÜĞÜ" parçalanan milletlerin de akıbeti parçalanmak ve yok olmaktı. Bu gerçeği gören Gaspıralı İsmail Bey, Türk lehçeleri arasında yaratılmaya çalışılan uçurumu kapatmak gayesi ile bütün faaliyet hayatının en önemli kısmını "Dilde Birlik" idesinin tahakkukuna hasretmiştir.
Sayfa 45 - Bir Harf YayınlarıKitabı okudu
144 syf.
8/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
Üstad Sezai Karakoç'tan çok güzel, ruhunuza ışık, yolunuza meşale olacak bir eser daha. Sezai Karakoç'un 34 tane yazısından oluşuyor kitap ve bu yazıların çoğu Necip Fazıl'ın Büyük Doğu Dergisinde yazmış olduğu yazılar. Özellikle son okuduğum İnsanlığın Dirilişi kitabına göre daha sade sizi yormayacak bir kitap. Her zamanki gibi ufkunuzu açan, bilgi veren, nasihat eden bir kitap. Özellikle Bir Taş da Sen At ve Kurt ve Lamba yazısı muhteşemdi.
Kıyamet Aşısı
Kıyamet AşısıSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20171,486 okunma
Belki de insanın yaşantı açlığından sonraki en büyük açlığı unutma açlığıdır.
Sayfa 41 - Can Yayınları 19. Basım 2020
Reklam
Bir göğüste iki kalp olmaz. Her yüreğin yöneldiği tek bir kıblesi vardır.
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. *Bakara: 207
Aile ya da arkadaş çevresinde depremin acısını ve yalnızlığını konuşmayarak unutmaya çalışıyoruz. Çünkü depremden çok şey öğrendik... Çünkü bunları konuşmak, bize sadece yalnızlığımızı, Doğu kaderimizi hatırlatıyor. Bizler, ne yazık ki, o günden bugüne kadar yaşadıklarımızı hatırlamamaya yemin ettik. Bir yıl içinde, kendi kendime, "neler yapıldı," diye soruyorum. Maraş'ta toza, toprağa maruz kalmaya, sahipsiz bir şehir olarak yaşadığımızı hatırlamaya da yemin ettik. Burası KahramanMaraş değil, önceden de olduğu gibi burası sadece KaraMaraş. Bir yıl içinde gördüğüm en büyük ilerleme, "ağır hasarlı binaların yıkımları bile tamamlanmadı," cümlesinden ibaret. Bu gece dışarıda nöbet tutan, depremi hatırlayarak gözyaşlarını akıtan arkadaşlarımız var. Bu gece, bizler ise sadece elimizde birer mendil, kalbimizde kalem ve kâğıtla, o yollarda, onların yanı başında... Tozmuş, toprakmış, binaymış... Bunların da hepsi boş... Ailesini kaybeden ve sonra onları mezarlığa defnettikten sonra, "yaşamaya devam etmek zorundayız," diyen bir adamın cümlesinden asla çıkamayacağız. Ailesini bulmaya çalışırken yalvaran insanların gözyaşlarında boğulacağız... Uzaklardan sadece, "unutmayacağız, unutturmayacağız," diye söylenen ve, "bu nasıl bir cümle," diyen arkadaşımızı hâlâ düşünürüm. Çünkü ateş, sadece düştüğü yeri yakıyor; bu yıldan sadece bunu öğrendik. 📝
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.