Kara deliğin olay ufku denilen bir sınırı vardır. Bu sınır, ışığın kütleçekim kuvvetinden kaçamayacağı bölgeyi belirler. Hiçbir şey ışıktan daha hızlı gidemeyeceği için de, olay ufku her şeyin içeri çekildiği sınırdır. Olay ufkundan içeri düşmek, Niagara Şelalesinde kanoyla gitmeye benzer. Çok hızlı giderseniz kaçma şansınız vardır ama şelalenin kenarına kadar gitmişseniz artık kaçamazsınız. Bir noktadan sonra geriye dönüş yoktur. Şelalenin kenarına yaklaştıkça akıntı hızlanır, kanonun ucundaki suyun hızı arkasındaki sudan daha fazlalaşır. Kanonun parçalanma tehlikesi de vardır. Kara deliklerle olan şey de aynıdır. Eğer kara deliğe önce ayaklarınızla girerseniz, kütleçekim ayaklarınızı kafanızdan daha fazla çeker; çünkü ayaklarınız kara deliğe daha yakındır. Sonuçta uzunluğa çekilir, enlemesine sıkıştırılırsınız. Eğer güneşimizinkinden birkaç kat fazla kütleye sahip bir kara delik söz konusuysa, olay ufkuna erişmeden spagetti makarna gibi uzayarak parçalanırsınız. Öte yandan, güneşin kütlesinden milyonlarca kat fazla kütleye sahip bir kara deliğe doğru düşerseniz, herhangi bir sorun yaşamadan olay ufkuna erişirsiniz. Dolayısıyla, eğer bir kara deliğin içini araştırmak istiyorsanız, büyük birini seçmeniz iyi olur. Samanyolu galaksimizin merkezinde, kütlesi güneşimizin dört milyon katı olan bir kara delik bulunmaktadır.