Ne gerçeğe ne de gerçeği öğrenmeye tahammülümüz var. Çoğu zaman inanmak istediklerimiz, rutin yaşantımızdaki menfaatlerimizden ibaret. Bu yüzden sorgulanmalarına da tahammülümüz yok.
Dini öylesine kurumsallaştırmışız ki hakikatine dair en ufak bir söylemden dahi rahatsızlık duyuyoruz. Yalan, iftira, gıybet, haset, nefret, gösteriş, hamaset,
Şehid Muhammed Mursi’den Müslüman Gençlere
Davetçi bir şahsiyet olarak yaşayın!
Unutmayın! Allah kuluna baktığı zaman, onun emirlerine, sünnetine ve en sağlam bağ olan dinine sımsıkı sarılmış bir hal ve davetçi bir şahsiyet görmek ister.
İşte bu Allah’ın hoşuna gider.
Bu nedenle, “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve dağılmayın!” Bilin ki, biz dünyaya ancak barış ve selamet mesajıyla
ALMA MAZLUMUN AHINI
Üstadı çocuğun eline bir testi vererek çeşmeye gönderir. Testiye suyu doldururken bir atlı yanaşır. "Çekil bakayım önümden be çocuk!" diye çocuğu azarlayarak bir tarafa iter ve atını çeşmeye doğru sürer. Çocuk testisini alıp bir kenara çekilmeye çalışırken atını mahmuzlayan adam, onu köşeye sıkıştırır. Zor durumda kalan çocuk testisini
SEVGİLİM
Yaşanmamışlık, en büyük pişmanlıktır. Sonu ne olursa olsun... Eskiler mi güzeldi, eskiden mi güzeldi?
Herkesin arada sırada da olsa adını andığı, belki hep düşündüğü, belki aklına her geldiğinde içinin burkulduğu, belki de her şeyin anlamsız geldiği birileri gelip geçmiştir hayatından. Neyse... Sizleri 1991 yılına götürmek istiyorum. Sözlerini Sezen Aksu'nun yazdığı, Aşkın Nur Yengi'nin duygulu bir şekilde seslendirdiği "Sevgilim" adlı şarkının sözlerini okuyalım. İsteyenler şarkıyı da dinleyebilir. İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşıyormuş.
"Sen benim yorgun vazgeçmiş
Öyle bir zamanıma rastladın sevgilim
Yoksa ben seni bir bilsen nasıl severdim
Sen benim korkak güvensiz yarı masum
Hatta hesaplı öyle bir anıma rastladın ki
Hiç bilemezsin seni ne çok severdim
Ah sevgilim, sevgilim, ah sevgilim
Ne olur beni düşün arada sırada an
Ne olur beni göğsünde tut dokunmadan"
Kurban
Dirilişin Çevresinde
KURBAN
Her gün salhanelerde hayvanlar kesilir, ölü hale gelirler. Ama bilmiyor gibiyizdir. Daha doğrusu, sanki kasaptan alınan bir kilo et, bir canlıdan, onu ölü haline getirmek bahasına alınmış bir parça değil de, bir kilo şeker, 1 kilo sabun gibi bir cansız eşyadır. Bütün yıl böyle gider de, yılda dört gün, kurban bayramı günleri