400 syf.
8/10 puan verdi
Kitap hakkında bişey söylemeye gerek var mı bilmiyorum malum fazlasıyla bilinen takip edilen izlenen hastası olan bi serinin başlangıç kitabı. Ama benim yorumlarım farklı olucak. Birçok korku gerilim romanı okumuş ki hele vampirler üstüne Drakula gibi bir başyapıtla yoğrulmuş bir vampir yargım olduğunu varsayarsam bu kitapla başlayan bi vampir çarpıtma var. Artık onlar korkulan ürperti veren canlılar değil bizden biri hatta ilgi odağı herkesin hayran oldğu karakterlere dönüştüler. Kitap olarak söylicek olursam kitap güzel. muhteşem diyemem sürükleyici. Ama sonları çok saçma geldi bana kız sürekli uyuyor falan insan ne kadar yorgun olursa olsun öyle gerlimli anlarda uykusunu kaybeder. Kitap gene iyi dediğim gibi eğer ilk kitbı okuyup ardından filmi izlerseniz çok büyük hayal kırıklığı yaşarsınız. Çok amatörce geldi bana ilk film. devamını izlemeye gerek bile duymadım. Bence vampirler hala korku dünyasının yıldızı olmalı. Popülaritesi yüksek liseli gençlik olarak değil.
Alacakaranlık
AlacakaranlıkStephenie Meyer · Epsilon Yayınları · 201724,3bin okunma
313 syf.
10/10 puan verdi
umutla bağdaşmaz acı.Bu acı ne denli büyük olursa olsun,yüz arış daha yukardadır umut.öyleyse,rahat bırakın beni araştırıcılarla,kahrolsun ustalıklar,kahrolsun gülünç kancık köpekler,numaracılar,gösteriş meraklıları !umudunu keser,acı çeken ve bizi saran gizemleri teşrih masasına yatıran.kaçınılmaz gerçekleri tartışan şiir daha az güzeldir tartışmayandan.aşırı kararsızlıklar,yararlanılamayan yetenek,zaman yitirme:hiçbir şeyi denetlemek kolay olmayacak artık
Maldoror'un Şarkıları
Maldoror'un ŞarkılarıComte de Lautréamont · Kırmızı Yayınları · 2012560 okunma
Reklam
Yavaş yavaş güveni azalıyordu. insanın, tek başına olduğu ve hiç kimseyle konuşamadığı zaman bir şeye inanması çok zordur. işte tam da o dönemde, drogo, insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduğunu fark etti. birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendine ait oluyor, hiç kimse o acıyı biraz olsun dindiremiyordu; bir insan acı çektiğinde diğerlerinin, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu fark etti.
Hepimiz heba oluyoruz. Lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyor, gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir acımız yok, ne büyük savaşı ne de büyük buhranı yaşadık. Bizim savaşımız ruhani bir savaş. Ve bunalımımız kendi hayatlarımız.
“Benim ben, Figen Negatif?” Çirkin olduğu kadar sağlıklı da. Hemen bir kafes bulmam lazım! Savaşta bile böyle korkmamıştım. Köpekbalığıyla deplasmanda karşılaştığınızı düşünün: “Evimde ne arıyorsun kadın?!” Alev almış bir cadı gibi çığlık atıyor: “Civan diye biri sizi arıyor Ruhi Bey.” Verem mikrobunun büyütülmüş haline benziyor. Gözleri; ekşimiş yoğurttaki çürük böğürtlenler. O kadar meymenetsiz ki, ona sopayla dahi dokunmak istemem: “İyi de sen kimsin?” Zilli beşaret “Aşk olsun Ruhi Bey” diyor ve suratındaki, Türkiye’nin en büyük et benine dokunuyor: “Onbeş senedir yanınızda çalışıyorum. İzindeydim ya, döndüm. Haydi, telefondakini bekletmeyin…” Dırdırıyla bir erkeği kısırlaştırabilir.
"Ömrünüzdeki sayılı günlerden bir tekini yaşanmamış sayalım... Kaderinizin akışı kim bilir ne kadar farklı olurdu? Bu satırları okurken bir an durun, yaşamanızı saran o uzun zinciri düşünün... İster demirden olsun, ister altından, ister dikenden olsun... O sayılı günlerden birini yaşamayıp da ilk halkası meydana gelmeseydi, bu zincir belki de hiç örülmezdi."
Reklam
AYSEL GİT BAŞIMDAN Aysel git başımdan ben sana göre değilim Ölümüm birden olacak seziyorum Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim Aysel git başımdan istemiyorum Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün Dağıtır gecelerim sarışınlığını Uykularımı uyusan nasıl korkarsın Hiçbir dakikamı yaşayamazsın Aysel git başımdan ben sana göre
Sayfa 11
“Hayır, benim çocukluğumun hürriyeti, hiç de bu cinsten bir hürriyet değildir. Evvelâ, burası zannımca en mühimdir, onu bana hiç kimse vermedi. Bu sızdırılmış altın külçesini birdenbire kendi içimde buldum. Tıpkı ağaçta kuş sesi, suda aydınlık gibi. Ve bir defa için buldum. Bulduğum günden beri de küçücük hayatım, fakir evimiz, etrafımızdaki insanlar, her şey değişti. Vakıa sonraları ben de onu kaybettim. Fakat ne olursa olsun bana temin ettiği şeyler hayatımın en büyük hazinesi oldular. Ne dünkü sefaletim, ne bugünkü refahım, hiçbir şey onun mucizesiyle doldurduğu seneleri benden bir daha alamadılar. O bana hiçbir şeye sahip olmadan, hiçbir şeye aldırmadan yaşamayı öğretti.”
Aşk bir defalık ve tek kullanımlık değildir… Bir defa sevenin bir daha kimseyi sevemeyeceği büyük yalandır. Hayat her an'ıyla kendisini yenileyen muazzam bir sistemdir. Bu sistemin kutsal parçalarından biri olan insanoğlu da hayat gibi her an'ında kendisini yenilemeyi bilmek zorundadır. Yeniden sevmek, yıkımların içinden cesaretle çıkmak, herşeye yeniden başlayabilmek, direnişi kabul etmek ve AŞK'tan asla caymamak bir insanoğlu meziyetidir. Bu meziyetinizi görmezlikten gelmeyin ve her ne olursa olsun onu devre dışı bırakmayın...
Sayfa 295
Bu zamanda az dostun olsun, daha iyi! Herkesle uzaktan hoş beş edip geçmeli. Can gözünü açınca görüyor ki insan; en büyük düşmanıymış en çok güvendiği... Yalan mı?
Reklam
"İnsanın en büyük dileği, gerçekler ışında var olmak ve o gerçekleri yorumlayabilmektir, ancak bu şekilde kişi, ister çaresizlik olsun ister mutluluk, duygularını ve tecrübelerini bir insanın yaşamına anlam katacak ve başkalarının yaşamlarına da dokunacak şekilde kullanabilir. Bu sanatın en yüce formudur. Böyle aydınlanma anları için yaşamaya devam edeceğim."
265 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazar çok akıcı bir üslupla kaleme almış. Bu kitabı iyi ki de okumuşum. Sayfaları büyük bir merakla çevirdim ve de, ağız dolusu kahkahalar attım kitap boyunca. Fakat hüzünlü tarafları da yok değil. Bence yazarın bu güzel mi güzel kitabını siz de okuyun.
Olmaz Olsun Cüzdanımda Milyonlar
Olmaz Olsun Cüzdanımda MilyonlarVictoria Conelly · Nemesis Kitap · 201039 okunma
İLK YILLAR NE GÜZELDİ! Yağmur çiselemeye başlamıştı. “Hadi koş,” dedi Zehra, Ayşe’ye. “Koş, yoksa sırılsıklam olacağız.” Gülüşerek kol kola çalıştıkları bankanın kapısından içeri girdi iki genç kız. Öğle yemek saati arasının bitmesine bir dakika kala Zehra, bankonun arkasındaki masasına oturmuştu. Uç ay olmuştu Zehra bankada çalışmaya
arkadaşlar birçok sitede kitaplar büyük indirime girmiş haberiniz olsun :)
Resim