"İnsan canavardır!" diye bağırdı ve sopasını şiddetle taşlara vurdu. "Büyük canavar! Zatın bunu bilmiyor. Bütün işlerin yolunda gitmiş, ama bir de bana sor. Canavar, diyorum sana! Ona kötülük mü ettin? Senden cekinir ve titrer. İyilik mi yaptın? Gözlerini oyar.…..Aradaki uzaklığı koru patron! İnsanlara umut verme. Hepimizin eşit olduğumuzu,, hepimizin eşit haklara sahip bulunduğumuzu söyleme; çünki hemen senin hakkına girer, elinden ekmeğini kapar, açlıktan gebermeye bırakırlar seni. Ben senin iyiliğini isterim, aradaki uzaklığı koru patron!" Boğulmuş bir halde, “İyi ama hiçbir şeye inanmazmısın sen? dedim. “Hayır, hiç bir şeye inanmam. Sana kaç kez söyleyeceğim. Zorba'dan başka hiçbir şey ve hiç kimseye inanmam. Zorba, ötekilerden iyi olduğu için değil; asla! O da canavardır. Zorba'ya inanırım ama. Çünkü yalnız ona sözüm geçer. Yalnız onu bilirim. Bütün ötekiler hayaldir. Ben, onun gözleriyle görüyor, kulaklarıyla işitiyor, bağır- saklarıyla sindirim yapiyorum. Bütün ötekiler hayaldir diyorum sana! Ben ölünce hepsi ölür. Bütün Zorba dünyası güme gider.
-Hayatta iyi bir yer mi? Ne için? Sırf büyük bir patron haline gelmek için, büyük bir tüccar olmak için mi yaşamalı? Refahtan, refah sağlayan eşyadan daha önemli olan bir şey yok mu? Bu zavallı insanlar ve bizzat sen, tüm saatlerimi, tüm günlerimi, tüm hayatımı zengin olma yolunu öğrenmeye harcayayım ve sonunda bir servet edineyim istiyorsunuz. O zaman bana değer verirdiniz..Ama ben, size diyorum ki, bu vereceğiniz değerin canı cehenneme! Hem servet te hiç umurumda değil!. Bu rahat insanların sefil varlıkları hep gözümün önünde; nasıl yaşadıklarını, neyi sevdiklerini, neye tutkun olduklarını görüyorum. Hiç de imrenmiyorum onlara! Dünyada hiçbir şey için onlara karşı olan duygularımı değiştirmem. Bunlar insan görünümlü küçük solucanlar. Hayatın büyüklüğüne gözlerini kapamışlar hepten.
Reklam
Zorba'nın gözünden Tanrı:
..ben Tanrı'yı tıpkı kendim gibi düşünüyorum. Yalnız daha uzun boylu, daha kuvvetli daha kaçık ve ölümsüz. Yumuşak pöstekiler üzerinde rahat rahat oturuyor. Onun barakası da gökyüzü. Bizimki gibi gaz tenekeleriyle değil, bulutlardan yapılmış. Sağ elinde kılıç ve terazi değil -bu aletler katililerle bakkallara özgüdür- Tanrı'nın elinde yağmur bulutu gibi suyla dolu bir sünger var. Sağında Cennet, solunda Cehennem. Zavallı ruh, vücudunu yitirmiş olduğu için çırılçıplak bir halde gelir ve tir tir titrer. Tanrı bakıp bakıp bıyık altından güler; ama umacı taklidi yapar ona: ' Gel buraya, lanetli seni!..' Ve sorguya başlar. Ruh, Tanrı'nın ayaklarına kapanır: 'Aman!' diye bağırır. 'Günahlarım!' Sonra da, günahlarını saymaya koyulur. Söyler söyler, bitmek bilmez. Tanrı da bıkar, esner, ' Sus artık!' diye bağırır, ' Kulaklarımı sağır ettin!' Ve 'Paaf!' diye süngerle bir tane vurup bütün günahlarını siler: 'Defol, Cennet' e git!' der. 'Petro! Al şu zavallıyı da içeri!' Yani, şunu bilmelisin ki patron Tanrı, büyük bir arhonttur, büyük bir beyefendidir. Beyefendilik de, bağışlamak demektir.
Sayfa 129 - Can Yayınları
"İnsan canavardır!" diye bağırdı ve sopasını şiddetle taşlara vurdu. "Büyük canavar! Zatın bunu bilmiyor. Bütün işlerin yolunda gitmiş, ama bir de bana sor. Canavar, diyorum sana! Ona kötülük mü ettin? Senden çekinir ve titrer. İyilik mi yaptın? Gözlerini oyar... Aradaki uzaklığı koru patron! İnsanlara umut verme. Hepimizin eşit olduğumuzu, hepimizin eşit haklara sahip bulunduğumuzu söyleme; çünkü hemen senin hakkını çiğner, elinden ekmeğini kapar, açlıktan gebermeye bırakırlar seni.
Sayfa 74 - Can Yayınları
280 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 24 hours
Konusunu okuyunca hoşuma gidip okuduktan sonra hiç beğenmediğim roman kendileri :(( Charlie çocukluğunda rezil bir baba tarvması yaşamış had safhada sorunlu bir hatun . Ve üvey babasının yardımı olmadan kendi başına işinde isim yapmaya çalışıyor. Fasta çekilen bir film için yönetmen Max Dalton'un kişisel asistanı olarak işe başlıyor . Vardığında asıl patron Jake Dalton ile tanışıyorlar . Adam tam patron gram vakti yok devamlı fılm ve Los Angeles 'ta babasından kalan devasa studyonun tam hakları için savaş veriyor . Çift bu ortamda tanışıp ilişkiye başlıyorlar fakat kimseye belli etmeden gizli ilişki yaşıyorlar . Tabi tonla kıskançlık dedikodu yanlış anlama dram vs oluyor bitiyor . Beni cinnet geçirten korkunç kadın kahraman oldu tabi yine zaten bir kitaptan nefret ediyorsam % 90 kadın kahraman patlaktır bakın net yani . Umutsuzca film işine girmek isteyen 22 yaşındaki bir genç kız harika bir iş bulmayı başarıyor . Hemen varır varmaz dakka bir gol bir ağzını açar ve aklına gelebilecek her türlü gülünç saygısız, meydan okuyucu ve saldırgan konuşmaları yapar yuh yani . Hayır birde konuşmaları yaptığı adam büyük patron ve hadsizlik dorukta resmen . Baş erkek karakter Jake Dalton tamam patron sinirli ters konuşmaları var vs ama bakın kadın adamdan 5 kat ters ve sevimsiz . Tamam geçmişinde bir travma varda iş yerinde patrona her saniye çemkirilmez yani :D Neyse okudum geçti ama külliyen zaman israfı oldu .
Hot Nights in Morocco
Hot Nights in MoroccoCatherine Wiltcher · Independently published · 20191 okunma
Maalesef, Türkiye'deki firma sahiplerinin büyük bir kısmı lider olmaktan çok patron olmayı tercih ettikleri için, başarıyı paylaştırmaktan çok, sahiplenmek isterler. Personelin üzerinde sürekli baskı uyguladıkları için, alt kademe yöneticilerinin de personelin üzerinde baskı uygulamaları hoşlarına gider. Bunun sonucu olarak bu firmalarda "işi değil kişiyi kontrol etmek" en önemli faaliyet haline gelmiştir.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
348 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
Kağıt Faresi
Zorba bana kalırsa bir hayat romanı, tıpkı hayat gibi bazen tekdüze, sıkıcı, mücadelesi zor. Zaman zaman keyifli, eğlenceli ve öğretici. Tam da bu noktada Zorba' nın olay örgüsüne dayalı bir kitap olmadığını söylemekle başlamak istiyorum. Çünkü "Neymiş canım bu kitap hakkında bunca tantana" diye eline alıp da "Gitmiyor bu yaa" diye veryansın eden öyle çok tanıdığım var ki... Patron lakabıyla anlatıcı olarak kitapta yer alan, ancak adını bilmediğimiz ve tüm kitap boyunca da öğrenemeyeceğimiz, siz gibi ben gibi mürekkebi ve sayfayı seven, Buddha öğretisine bir şekilde kafayı takmış, Zorba'ya göre hayatın hazlarından uzak ve bence bir tık da varoluşsal sancılar çeken biri. Oysa başkahramanımız Aleksi Zorba... Yaşlı ama öyle bildiklerinizden değil. Hayatın sillesini yemiş, hayata sille atmış, dibine kadar inançları sorgulayan ve insanın şeytanlaşmadan kendi şeytanını yenemeyeceğini söyleyecek kadar da tecrübeli. Söylemek istediklerini heyecanla, dosdoğru söylemesi, yetmezse raks ederek, o da yetmezse santur çalarak... Zorba sanki tüm kitap boyunca bana da "Sen bir kâğıt faresisin. Daha ne kadar kâğıt yiyip, mürekkep yalayacaksın. Tiyatroda değilsin, seyretmekle kalma” demiş gibi hissettirdi. Bir diğer anlatımla; Güzel bir yeşil taş varsa bir yerde insan o taşa gitmeli ve o taşı görmelidir. :) Her ne kadar kadınlar için roman boyunca enteresan ve zaman zaman canımı sıkan bakış açısına kalbimle minik bir şerh koysam da. Çok mert ve çok dobraca beni sarsan bir kitaptı. Üzerine okuduğum iki kitaptan sonra bile yalnız kaldığımda beni ince ince düşündürmeye devam ediyor. Büyük tavsiyemdir, çok büyük. :)
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016.2k okunma
-Sen burada yaşasan, senin tiyatron olmazdı! diyor Sinan. -Olurdu. Ben patron olmazdım, vergi vermezdim, SSK'yı nasıl ödeyeceğim, derdine düşmezdim, yıkılan tiyatroyu onarmak zorunda kalmazdım. Eserlerimi bütün dünya tanırdı. -Evet ama, Türkiye'de yaptığın gibi rejimi eleştiremezdin. diyor Sinan, oturmaktan sıkılıp masa ile okyanusa bakan büyük pencerelerin arasında gezinmeye başlayarak. -Buradaki rejim savunduğum düzen, benim eleştirdiğim Türkiye'de olup biten. -Türkiye'de kazandığın parayı kazanamazdın burda. -Türkiye'de tiyatrodan kazandığım şarap parası. Burada yaşasam, bütün kübalı sanatçılar gibi el üstünde tutulur, şatolarda otururdum, Fidel de benden şarabı esirgemezdi. -Tamam. Yerleş o zaman sen buraya ağbicim. diyor Sinan, sinirle. -Sanırım yerleşicem.
Sayfa 160Kitabı okudu
“Kızma patron. Hayır, hiçbir şeye inanmam ben! Eğer insana inansaydım, Allah’a da, şeytana da inanırdım; bu da büyük bir sorundur. O zaman, işler karışıyor ve başım belaya giriyor, patron.”
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.