Mutluluk nededir? Nede görürsün mutluluğu? Birisi için mutluluk huzurlu bir sabahtır,birisi için yıldızlı gök yüzü.Bazıları mutluluğu yalnızlıkta bulur,bazıları ise kalabalığın içinde kaybolmakda. Sevgide mutluluğu bulanlar, sevgiden kaçıp mutlu olanlar var.Bazen mutluluk bir oyuncakta,bazen bir arabada,bazen de bir elbisededir. Söylemektir mutluluk,bazen de söyleyememek.Birleri mutluluğu bir zerre umutta görürken,birileri de hayellerine sarılır mutlu olmak için... Kimlerdir mutlu olanlar? En küçük şeyde mutluluğu arayanlar mı,yoksa büyük acılarda üzülmemeyi bilenler mi?..
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar. Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla
Reklam
İnsan ıstıraptan hoşlanabilir mi?
İnsan refahı sevdiği gibi ıstırabı da sevebilir. Hatta ıstırabı refahtan daha çok seviyorlar. Bunun en iyi örneğini günümüzde net bir şekilde görmekteyiz. Açlığı, sefaleti, daha fazlasını/gelişmeyi isteyen kişilere rezil gözüyle bakmayı, az ile yetinmeyi seviyorlarlar. Onlara göre daha iyi bir yaşantıyı dilemek kepazelik. Ve yine onlara göre bataklığın içine büyük bir hızla gömülüyor dahi olsan, içinde bulunduğun bataklığın güzellemesini yapman gerekiyor. İçinde bulunduğun durumun kötülüğünü fark edip bunu dile getirmek, bunu değiştirmeye çalışmak saçmalık. Çünkü nasıl bir bataklığın içinde olursan ol iyi durumdasın. Ve kendi hâline acıyıp bu durumu düzeltmek yerine başkalarına acıyıp "bak benden daha kötü durumda olanlar var" demelisin. Asla senden daha iyi durumda olanlara bakıp onların bunu nasıl başardığını düşünmemelisin, onlar gibi bir yaşantıyı hak ettiğini düşünmek açgözlülüktür. Yani sen insanca yaşamayı dahi hak etmeyen, her durumun güzellemesini yapmak zorunda olan, aciz bir yaratık olmak zorundasın. Aksi takdirde her türlü iğrenç ithama, her türlü hakarete, iftiraya mahkumsun.
Büyük acı içindesin. Bunun ne kadar zor olduğunu biliyoruz. • Geçmiş zaman duygusunu kaybettim. Her şey şimdiki zamandan ibaret. Geçmiş, bir şeyleri hesaba katmana yardımcı oluyor. Ama bir de kaçamazsan… - Peki, geleceğin bir yardımı olmaz mıydı? • O, ulaşılmaz bir şey. Şimdiki zamana zincirlenip kalıyorsun. Neysen ona. - Acaba, ha gayret deyip bu
Devlet Bilinci
Bir aydan fazla oldu İsrail-Filistin meselesi. Profil fotoğraflarınız Filistin bayrağı, paylaşımlar Filistin üzerine. Fakat benim anlamadığım bir şey var. Hepimiz İsrail'in katliam yaptığında hemfikiriz de neden protestolarda Türk polisini taşlıyorsunuz ? Atılan taşlar da öyle böyle değil bildiğiniz parke taşı ! Arkadaşlar kendinize gelin. Lafa gelince vatanı, milleti ve devleti bizden çok seviyorsunuz. Nerede kaldı sizin devlet sevginiz ? Polislere taş atarak mı destek veriyorsunuz Filistin'e ? Sizin devlet, vatan ve millet sevginiz çıkarlarınız kadar. Çıkarlarınız ters düştü mü en büyük devlet düşmanı siz oluyorsunuz. Şunun idrakına varın artık: Devlet bir şey yapmadan siz bir şey yapamazsınız. Eğer çok samimi iseniz sınırlar zaten kevgir gibi. Cesareti olan, samimi olanlar gidip savaşabilir. "Mehmetçik Gazze'ye" gibi salak saçma sloganlar atmayı bırakın. Mehmetçik sizin keyfinizi yerine getirecek bölge jandarması değildir.
"Önce akşam namazı cemaatle eda edilir, daha sonra yemek yenir, kahve içilir, yatsıya kadar sohbet edilir, vakit girince yatsı namazı da cemaatle kılınırdı. Mahmud Kemal Bey, rezil ve nefsinin peşine düşen kimselerle asla ülfet etmezdi. Dini ve ahlâkı bozuk kişiler onun meclisinde bulunamazdı. Kadim bir adet olarak çay, meclis ehline büyük bardaklarla ikram edilirdi. Meclis sona ereceği zaman çoğunlukla durak, naat, ilahi ve hafızların adedine göre bir veya birkaç aşr-ı şerif tilavetiyle kulaklar hamd ü sena ile süslenirdi. Ahmed Tevfik Bey ihlasla beliğâne dua eyler, huzurdakiler âmin buyururdu. Daha sonra sohbet, 'hitamuhu misk' makamında güzel sözle nihayete erer, meclisteki herkes dağılırdı. Semti uzak olanlar kalır ve ikrama mazhar olurlardı. Her hâli şeriata muvafik, sünnete mutabık olan iman ehlinin ameli budur. O sohbet meclisinin Kemal'i, konağı da hakikatte bir nevi Allah rızası için misafirlerini ağırlayan feyizli bir dergahtı. Kimsenin meclisinde böyle güzel bir gelenek görmedim."
Enes

Enes

@enesbir
·
7ay
İlim Ehlinin Toplandığı Yerdi
İbnülemin'in mühim bir hususiyeti de babasından tevarüs eden sohbet geleneğini hayatının sonuna kadar bu konakta sürdürmesidir. Hatta konak, Darü'l-Kemal olarak nitelendirilmiş, âdeta İbnülemin Mahmud Kemal'le özdeşleşmişti. Konaktaki sohbet meclislerinin müdavimlerinden olan Hüseyin Vassaf Efendi, her hafta cuma ve pazar günleri icra edilen dinî, ilmî ve edebî sohbet geleneğini kısaca şöyle ifade ediyor:
Reklam
1.000 öğeden 521 ile 530 arasındakiler gösteriliyor.