80 syf.
·
Puan vermedi
Aşk mı saplantı mı ?
Öncelikle merhaba sevgili 1K ailesi bu benim ilk incelemem, kötü yazmış isem mazur görün artık. Bu kitabı 2. Okuyuşum ve istemsizce yazmak istedim ve İçimden geldiğince fikirlerimi belirtmek istiyorum. Stefan Zweig kitapları bence kısa ve fazlasıyla derin içerikler barındırıyor. Bence iyi bir yazar. Ve kitaplarını okumakta zevkli bu öznel yargılarımdı kitaba geçecek olur isek… Bilinmeyen bir kadının mektubu ergenlik döneminden itibaren yaşça büyük olan R’ye karşılıksız duyulan aşkı konu alıyor. Ve yazarın erkek olmasına rağmen kadın hissiyatlarını bu kadar iyi betimleye bilmesi açıkçası beni mest etti. Bu kitapla alakalı bir yoruma denk gelmiştim kitaptaki kadın karakter için bunun bir saplantı ve psikolojik bir sorun olduğunu yazmıştı. Niyeyse bu yorum beni üzdü… Ben açıkçası öyle düşünmüyorum. Saf bir şekilde bence aşkı anlatıyor. Ergenlik dönemlerinde hepimiz yaşça büyük birine aşk veya hayranlık duymuşuzdur ve bu saf hissiyatlarımızdı burdada aslında karşılıksız koşulsuz şartsız kadının duyduğu aşkı anlatıyor nedense iliklerime kadar hissediyorum. Ergenlik döneminde bende tam olarak bu kadar olmasa da benzer bir platonik aşk yaşadım. Sanırım bazı kitapları da anlamak için yaşamak gerekiyor. Belki de o yorumu yapan ablamız hiç birini sevmemiş ya da sevme stili farklı. Onu bunu es geçelim bence okunmalı ve karakterleri hissederek empati kurarak okunmalı.. Harika bir eser. Okuyun okutun :) aşk mı saplantılı mı? Bu konuda fikri olan yorum yapabilir… bana sorarsanız Aşk.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Ren Kitap · 2017223,6bin okunma
“Sen dünyayı olduğu gibi kabul eden bir adamsın. Diğer bir deyişle, iradesini ortaya koymayan bir adamsın. Çalışmaya dair bir isteğim, iradem yok dersen, sana inanmam. Sonuçta insansın. Bahse girerim her zaman bir şeyleri kaçırıyormuş gibi hissediyorsundur, bu da benim düşüncemi kanıtlıyor. Kendi irademi gerçek dünyaya uygulamadan ve bu dünyanın bir dereceye kadar, sadece benim iradem nedeniyle, hoşuma giderek biçimde değiştiğine dair somut bir kanıt bulmadan yaşayamazdım ben. İşte burası, kendi varlığımın değerini fark ettiğim nokta. Sen sadece düşünüyorsun. Sadece düşündüğün için de zihnindeki dünya ile zihninin dışındaki iki farklı dünya kurumuş, öyle yaşıyorsun. Bu büyük uyumsuzluğa katlanman - manevi açıdan kocaman bir hata değil mi bu? Neden diye bir sor. Ben sadece bu uyumsuzluğu dışarı çıkardım, oysa sen içine ittin. Bendeki başarısızlığın derecesi seninkine göre az bile olabilir. Ama sen bana gülüyorsun ve ben sana gülemiyorum. Hayır, gülmek istiyorum ama toplum yapamayacağımı söylüyor, değil mi?” “Gülsen bile sorun değil, senin bana gülmenden evvel ben zaten kendime gülüyordum!”
Reklam
Vefatının Ardından Türk Basınında Papa Eftim
Papa Eftim'in vefatı Türk basınında geniş çapta yer bulur. 19 Mart 1968 tarihli Milliyet gazetesi Papa Eftim'in ölümü ile ilgili bir yazısında bu büyük dava adamından şöyle bahseder: "Yanık yüzlü, temiz yürekli, kadife bakışlı bu Orta Anadolu çocuğu Ortodoks olarak doğmuştu. Büyük din cereyanlarının çatıştığı Küçük Asya'da
Hanefî olan Osmanlı geleneğinde, birçok İslâm devletlerinden farklı olarak kadı yalnız şeriat hukukunu değil, kanun hukukunu da uygulayan bir yargıç olmakla birlikte, kadının yargısına geniş bir alan bırakılıyordu. Şeriat ve kanunu birleştiren bir sistemin düzenli gidişinde iyi işleyen böyle bir adalet sistemi, o sistemde hem siyasal hem dinsel bozuluş başlayınca zulüm, adaletsizlik, rüşvet, yetkiyi kötüye kullanmak gibi korkunç sonuçlara yol açar. Tanzimatın karşılaştığı en büyük sorun bu duruma çözüm bulmaktı.
80 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Neden Evlenmeliyiz?
Evlilik eskiden mantık üzerine işlerdi, insanlar çocuklarını evlendirip topraklarını birleştirirlerdi, sonra bu durum çok çıkarcı gözükmeye başlayıp romantik bir ideolojiye evrildi, aşk evlilikleri yapıldı. Fakat sonuç ortada bu da başarısız oldu. Yazarımız ise artık psikolojik evliliklerin yapılması gerektiğini savunuyor. Hatta bundan 100-200 yıl
Neden Yanlış Kişiyle Evleneceksiniz
Neden Yanlış Kişiyle EvleneceksinizAlain de Botton · Artemis Yayınları · 202240 okunma
Ölen için sorun değildir ölüm. Bir filmdir, farketmez. Ölenin yakınları için sorundur ölüm, ve sorunların büyüklüğü ölenin mirası ile doğru orantılıdır. Bir berduş öldüğünde tek sorun cesetten kurtulmaktır. Kimi insan büyük servetlere doğar, ama herkes meteliksiz ayrılır bu dünyadan.
Reklam
Ortakyaşam İlişkisi
Kadın ve erkeğin rollerinin çok belirgin olduğu geleneksel aile yapısında, çocuklar gördükleri modeli sonradan kendi yaşamlarına uygulayabildikleri sürece büyük bir sorun yaşanmazdı. Kadınların ve erkeklerin farklı dünyaları birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu için roller de birbirine karışmazdı. Oysa günümüzde kadın-erkek beraberliği ve aile yapısı, temelde etkisini yitirmemiş olan geleneksel eğilimlerin üzerine çağdaş tutumlar geliştirmenin çelişkilerini yaşamakta.
736 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Bu senin yolun ya da yok oluşun.
N. G. Kabal
N. G. Kabal
Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik - Deliler Ve Cellatlar Her şeyin bir sebebi olduğunu biliyordum ama açıkçası bu kadarını ben bile beklemezdim. Ama Arın Lordum ne der bilirsiniz: Daha azını beklemezdim, Gök'
Krallar ve Soytarıları
Krallar ve Soytarıları
sonu oldukça tartışmaya açık bir sondu. Ve tabii araya serinin safe place kitabı olmaya aday
Ejderha ve Yıldız
Ejderha ve Yıldız
girince benim
Deliler ve Cellatlar
Deliler ve CellatlarN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 202498 okunma
Her şey olmuş bir hiç tarafından yazılmıştır...
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş. paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı dilemek çok kolay. Edinemediğimiz arkadaşlara, yapamadığımız işlere, evlenmediğimiz insanlara, yapmadığımız çocuklara özlem duymak işten değil. Kendimizi başkalarının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak bir çaba gerekmiyor. Pişmanlık duymak ve sonsuza, zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay. Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil. Sorun pişmanlığın kendisi. Büzüşmemize, kuruyup kalmamıza, kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan, pişmanlığın ta kendisi. Olası hayatlarımızdan herhangi birinin bundan daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağını bilemeyiz. O hayatlar yaşanıyor, evet, ama biz de yaşıyoruz ve asıl bu yaşantıya odaklanmalıyız.
Vala büyük sorun,,,
Allah kahretsin, her zaman böyle oluyor! Ne zaman çift sürme vakti gelse, sanki gök delinmiş gibi gece gündüz demeden yağmur yağmaya başlıyor.
Reklam
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
Eğer, halkın partiyi terk edip araba koşumlarından kurtulmak istediğine dair bir şüphe siyasetçilerin zihninde belirirse, o zaman bu siyasi aktörler derhål at bağlanacak sırığı tekrar boyamaya başlarlar. İşte bu sırada, halkın sabrının tükendiği vakaları hatırlayabilecek kabiliyette, ihtiyar siyaset adamları ortaya çıkar. Bunlar, yine eskiden olduğu gibi tehlikenin yaklaşmakta olduğunu sezerler. Bu sırada yapacakları iş, eski reçetelere müracaat etmek, bir komisyon kurmak, büyük halk topluluklarının nelerden hoşlanıp, nelerden hoşlanmayacaklarını tespit etmektir. Halkın konuştuğu konulara kulak kabartıp, gazete makalelerinden koku almaya çalışırlar. Bu arada bütün meslek grupları ve işçi sınıfı birer birer incelenir, en büyük istekleri araştırılır. Neticede komisyonlar toplanır, programlarını gözden geçirip, değiştirmeye başlarlar. Bu gibi kimseler gömlek değiştirir gibi kanaat değiştirirler. Yeni bir program yapıp herkese bir iniy ayırırlar, köylünün tarım işlerinde, sanayicinin imalâtında, tüke tiónin satın aldığı eşyada himayesi sağlanır. Memurun aylığına zam yapılır. Dullara ve yetimlere aylık bağlanır, bağlanmışsa aylıklarına zam yapılır. Vergiler indirilir. Unutulan bir sorun veya meslek grubunun şikâyeti telaş uyandırır. Hemen o davayla ilgilenilir ve ilâveler yapılır. Nihayet küçük burjuva ordusuyla eşlerinin memnun edildiklerine kanaat getirilir. İşte bundan sonra Tanrı'nın lütfuna ve seçmen vatandaşın budalalığına dayanarak devletin ıslahı için mücadeleye girişilir.
Kadın mimarların dörtte birinden fazlası, kendilerine önerilen terfileri geri çeviriyor. Bu kadınların yarısından fazlası bunu isteyerek yapıyor, çünkü ya "farklı kariyer planları" var ya da terfinin daha büyük mesleki bir tatmin getirmeyeceğini düşünüyor. Kadın mimarların yüzde 70 gibi önemli bir çoğunluğu, daha dengeli bir yaşam için mesleki başarıdan vazgeçmeye hazırlar ama yine de daha yüksek bir ücret arzuluyorlar. Kadınlara yönelik yetkisizleştirme eğer gönüllü gerçekleşiyorsa bir sorun olmaktan çıkıyor mu?
El-Kaide liderleri, İslam dün­yasını kendi görüşlerini ve liderliklerini kabul etmeye ikna edebi­lirlerse, o zaman sadece Amerika'yı değil, herkesi uzun ve acı bir mücadele bekliyor olacak. Başta Batısı olmak üzere Avrupa, şimdi büyük ve hızla artan bir Müslüman topluluğa ev sahipliği yapıyor ve birçok Avrupalı bunun varlığını bir sorun, hatta bazıları bir tehdit olarak görmeye başladı. Eğer köktenciler hesapları doğru çıkar ve mücadelelerinde başarılı olursa, dünyayı, özellikle de İslam'ı kucaklayan kısmını karanlık bir gelecek bekliyor demektir.
... ertesi sabah da büyük bir utançla kaçıp giderken terapistlerini arayıp randevu almaya çalışırlardı. "Neden böyleyim? Benim neyim var? diye sormak için... Oysa bana sorsalar bedavaya söylerdim: "Senin neyin var biliyor musun? Her şeyin! Sorun da bu."
Sayfa 233 - Doğan Kitap Yayınları
Resim