Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
#okudumbitti
2010 Nobel ödüllü bir yazar Marıo Vargas. Öncelikle kitabın siyasi içerikte olduğunu belirteyim. Fazlaca isim, bolca rütbe, lakap var. Yorucu olmasına rağmen şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki ‘Teke Şenliği’ benim için 2021’in ilk beşine giren eserlerden biri olacak. Akıcı bir anlatım, rahatsız edici bir tek adam rejimi. Siyasi liderlerin kendi
Galaktik imparatorluk serisi, Robot ve Vakıf serileri arasında bir geçiş üçlemesi. Olaylar Robot serisinden yaklaşık 1500 yıl sonrasındaki ve Vakıf serisinden 8500 öncesindeki evrende geçiyor. Serideki kitaplar birbirinin devamı niteliğinde sayılmaz pek. Kurgulandıkları evren aynı olsa da her kitapta farklı olaylar ve farklı karakterler beliriyor.
Bu kitaba geçecek olursak, olaylar Dünya Üniveristesi'nde eğitim alan Biron Farrill'in mezun olmasına bir hafta kala uğradığı suikast girişimi ile başlıyor. Bu olaydan onu kurtaran adam sayesinde babası ile ilgili gerçekleri, tutuklanıp idam edildiğini ve kendisini muhtemelen benzer bir sonun beklediğini öğreniyor. Onu kurtaran adamın talimatlarına uyarak Rhodia yöneticisi Hinrik'in yanına gitmek üzere yola koyuluyor. Macerası da buradan itibaren şekillenmeye başlıyor. İhanetler, ikili ilişkiler, sır perdeleri birçok gizemle karşılaşıp sonrasında bunların tek tek aralanmasını seyderiyoruz.
Bu kitabı gerçekten sevdim diyebilirim. Anlatımı önceki okuduğum Asimov kitaplarındaki gibi oldukça akıcı. Kitabı 50 sayfa okumak için elinize alıp birden çoktan kendinizi 100. sayfada bulabiliyorsunuz. İlerlerken çözümlenen sırlar da pekala öyleydi. Sadece sonunda daha büyük şeyler olacak sanarak ilerlemiştim ama devamı varmış gibi bir yarım kalmışlık vardı diyebiliriz. Seri olduğu için bu normal gelebilirdi, tabi hikayeler birbirinden bağımsız olmasaydı. Yine de tatmin etmeyen bir son olduğunu düşünmüyorum. Son sayfalar üstünde bile hala düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim
Paralel Evrenlere Bilet: Gökteki Göz
Not: Yazı 2015'te yazılmıştır. Güncel olmayan bilgiler bu sebepledir.
“Başlangıçta basit bir kaza gibi görünüyordu. Ama uyandıklarında duaların da, bedduaların da gerçek olduğunu fark ettiler.”
Bilimkurgu edebiyatının önde gelen isimlerinden olan Philip K. Dick’ten güçlü bir eser: Gökteki Göz.
Yıllar önce “Metis Bilimkurgu” dizisinden
Alamut
Tarihe ilgisi olan okuyuculara tavsiye ederim. Alamut hem gizemli hem de yapisal olarak gerçek kaynaklara dayandırılmış bir kitap. Viladimir Bartol sade, akici bir dil ve surukleyici bir üslupla yazmiş bu romani. Her bir sayfasini merakla okudum. Gunumuzdeki dini örgut ve tarikatlara da işaret eden bir kitap Fetö olsun Işid veya El-Kaide olsun. Hasan Sabbah' in araştirmaci, deneyimci, sorgulayici, zeki, farkli bir kisilik olduğunu görüyoruz. Öyleki haşhaş kullanarak uyuşturduğu, cennet vaadi ile kandırdığı fedailerden oluşan bir suikast timi kuruyor. Alamut' ta fedailer çeşitli eğitimlerden geçiyor, bir tarafta hurilerle dolu cennet bahçeleri bulunuyor. Cennet vaadi ile uyuşturduğu fedailer suikastleri ile Büyük Selcuklu' nun gerilemesine neden oluyor. Hasan' ın ögretileri, hem felsefik hem dini hem rasyonalist düzlemde ifade buluyor. Hicbir şey gerçek değil her şey mübah sonucuna ulaşan Hasan Sabbah diktatör bir yönetici ve katile donusuyor. Her yaptigi sey icin de mantiğa yatan açiklamalar sunuyor gerçekler farkli bile olsa birey icin hisleri ile algıladığı dünya önemlidir diyor ve fedailerin mutluluk içinde ölüme koşmalarini mantiksal bir duzleme oturtmaya çalisiyor . Amacına ulaşan Hasan; " İsmaili öğretimiz en ince detayina kadar kağida geçirilmeli " diyerek kalede inzivaya çekiliyor. Okumak isteyenlere keyifli okumalar dilerim.
*Hayran olduğum, külliyatını okumaya çalıştığım Maalouf’un Türkçeye çevrilen son kitabı ‘Uygarlıkların Batışı’nı büyük bir merakla okudum. Deneme yazılarının Ölümcül Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya’dan sonra üçüncü kitabı.
*‘Eskiden insanlara hiç değişmeyen bir dünyada gelip geçici oldukları duygusu hakimdi; ailenizin yaşadığı topraklarda yaşar,
144 syf.
·
Not rated
Kitap hakkındaki şahsi fikirlerimi belirtmeden önce, yazarın kökeni ve dünyaya bakışı hakkında internetten derlediğim ansiklopedik bilgileri vermeyi uygun buluyorum, buyrun efendim:
William Saroyan, Bitlis’ten Amerika'ya göç etmiş Ermeni bir ailenin, 1908 yılında Kaliforniya- Fresno kasabasında dünyaya gelen oğlu... Aram Karaoğlanyan olan asıl
510 syf.
10/10 puan verdi
Bartol, kitabın sayfalarından sizi alıp Alamut'un odalarına, surlarına götürüyor. Karakterlerin özellikleri birbirlerinden rahatlıkla ayırt edilebilecek düzeyde, bu durum olay akışını kesintisiz bir yolculuğa dönüştürüyor ve kitap sizi sürüklüyor. Kitaba birkaç gün ara verdiğimde dahi olaylar halen zihnimde devam ediyordu... ( Tavsiye ederim)
Kitaba konu olan dönem çok büyük isimleri beraberinde getiriyor, hikayenin çarpıcılığı da burada zaten ama bu kitap bütün isimlerin arasında yalnızca birine mercek tutuyor: Hasan Sabbah. Hırslı yada kindar ama bunlardan da öte zeki bir kişi ve fazlasıyla tehlikeli. Nizamülmülk ile oynadığı satrançta birçok taşını kaybetse de şahını sonuna kadar saklamasını iyi bilen, su altından su yürüterek galip gelen bir kişi.
Kitapta bir pencerede Sabbah için eski felsefeci ve bilginler gibi benzetmesi yapılıyor ama buna kesinlikle karşı çıkıyorum. Gerçek şu ki zeki biri ancak bilgelik, erdemlilik ile bağlantılıdır ve bilginin sorumlulukları vardır. Sabbah dünyaya onlarca kötülük öğretti ve kötülük örgütleri için en büyük örnek oldu. Günümüz suikast örgütlenmelerinin temelini, uyuşturucu ile beslenen örgütlerin temelini Hasan Sabbah kendi zihniyle tasarladı ve tuğlalarını Alamuttan taşıdı.
21 yüzyıldan binlerce yıl sonrası İnsanoğlu yüzlerce gezegene yayılmış ve Galaksi içinde dört büyük ırktan biri konumuna yükselmişti.
Bu ırklar JAAL-ESWEN-TİTAN ve tabi ki İNSAN lar dan oluşuyor. Hepsi kendince farklı gezegenlere sahip ve koca uzay boşluğunda bu dört ayrı halk hüküm sürüyor. Kitap ise
Birliğin eski bir zaman fedaisi olan şimdi
Herkese merhabalar.
Sayın Başkan...
Asturıas Nobel ödüllü önemli bir yazar. Sayın Başkan'ı "yazdığım en tehlikeli eser" diye tanımlıyor. Eser diktatörlük sistemini anlatıyor. Diktatörlük rejimi ile yönetilen ülkenin baskı altında kaldığını görüyoruz. Haklının haksızın ayırt edil(e)mediği bir ülke... Suikast ve komploların nelere sebebiyet verdiğini ve insanların bu eylemlerin karşısında neler 'yapamadıklarını ' görüyoruz. Halk, "Üstün Demokrasi "hükmü altındadır. Bu "Demokrasi " olması gereken bir yönetim şekli değildir elbette. Buna karşı bir savunma bile olamıyor. İzin verilmiyor. Düşüncede bile bunu düşünseniz o baskıyı üzerinizde hissediyorsunuz. Başkana hürmet eden ve etmeyen elbette ayrılıyor. Buna bağlı olarak kimin cebini doldurduğunu kimin mevkisinde yükseldiğini görmek çok zor değil. Öyle ki hükümette olanlar bile cümlelerini ince eleyip sık dokumak zorunda. Böyle bir ülkede mutluluk olur mu? Halk, yüzünü dahi görmediği bir şahıstan korkuyor. Kitap o dönemde büyük yankılar uyandırmış. Hatta ne zaman Güney Amerika ülkelerinde birtakım devrimler olsa kitapçılarda ilk kaldırılan kitapmış Sayın Başkan. Ancak benim için çok sarsıcı ve çarpıcı bir eser olmadı. Kurgu daha iyi işlenebilirdi. Zayıf geldi bana kurgu. Evet gerçekten önemli bir eser ama benim için ortalama bir eser oldu. Yine de severek okudum. Tavsiye ediyorum.
Kitapla huzurla kalın.
