...
"Bahtına düşenle ya bahtiyar olursun ya da ihtiyar..."
Demiş büyüklerimiz...
.
Hakikaten büyüklerimiz her şeyi görüyorlar ve bir işaretleriyle uyuyanları uyandırıyorlar.
Büyüklerimiz daha iyi bilir tabii!!!
Özgürlük, iki kere iki dört eder diyebilmektir. Buna izin verilirse, arkası gelir.
"İşittik ve itaat ettik."
Eski büyüklerimiz, "İnsan kulağından zehirlenir." der. Göz dediğimiz hanenin gözkapağıyla kontrolü sağlanıyor. (...) Oysa kulağın böyle bir kontrol mekanizması yok.
KS: Vahiy işitmekle zuhur ediyor.
Sayfa 20 - Turkuvaz KitapKitabı okudu
UMARIM OKURSUNUZ..!! (Derin Spoiler içerir)
Yaşlı kadın, usulca odasından çıktı. Salondan torunu ile gelinin sesleri geliyordu:
"-Oğlum, sofra hazır, çorbanı koydum;
haydi gel de soğutmadan ye!.."
Salonun en kuytu yerine geçti, yerde kendine ait köyden getirdiği minderin üzerine oturdu. Çocuk, babaannesini görünce:
"-Baba anneciğim, gel beraber yiyelim!.." dedi.
Yaşlı
Gercek su ki kimse bizi buyumeye hazirlamadi biz de icimizde hep kucuk kaldik. Gercek su ki buyuklerimiz karsimiza gecip "Bak burada bir cukur var, onunde hemen, ben dustum o cukura sen dusme." Derken dusmeden ogrenemeyecegimizi bilemediler. Gercek su ki buyumek zorundayiz cunku cocuk kalmak icin fazla hasar aldik ama biz en cok buyurken yakip yiktik.
Büyüklerimiz ölümü en kısa yoldan çok şahane tarif etmişler: " Ölüm, mümin için evin bir odasından diğerine geçmesi gibidir! "
Büyüklerimiz, " İnsanlar konuşa konuşa anlaşır" demiş. Ancak günümüzde, değil konuşa konuşa anlaşmak, konuşacak birisini bile bulamıyoruz. Hem de onca kalabalığın ve iletişim araçlarının içinde.
Hayatımızla oynuyorlar
Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz, sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı ? Yok,aroması da, rengi de yapay.
Ama kendisi doğala özdeş.
Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor.
Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor.
Doğala özdeş gül !
Kayseri'nin en ünlü mantıcısına götürdüler, Kaşıkla diye bir
Şah-ı Nakşibend hazretleri, ehli olunmayan bir makamı ve lezzeti ifade etmenin, ona kavuşmaya mani olacağını bildirir. O bakımdan büyüklerimiz, şairlerimiz buna dikkat ederek olabildiğince mütevazı olmaya gayret göstermiş -ki mütevazı olmak bir şair için epey zor bir durumdur-; hep yaşadıklarını, tattıklarını, gidip geldikleri yerleri anlatmayı tercih etmişlerdir. Yaşadıkları ile yaptıklarının bir oluşu da nihayetinde yazdıklarını etkili kılmıştır.
