“…müdürler ve muavinlerin suratlarından pek farkı olmayan duvarlar da yüksek ve yüce, çirkin, kirli bir renkteydi. Çirkinliğe büyüklük eklendiğinde tiksinme duygusunun korkuya dönüşeceğini bilen devlet, okulların böyle bir renge boyanmasını uygun görmüştü…”
"Zaman çok geniş. Bizim derdimizde bu. O kadar geniş ki algılayamıyoruz onu. Bu büyüklük aklımızı karıştırıyor. Ne, ne zaman olmuştu ayırt edemez hale geliyoruz. Sanki içimizde bir zaman var ama dışımızda ki zaman sayısız. Bu zamanlar birbirleriyle kesiştiğinde mutluyuz, kesişmediğinde huzursuz. Bu bizi çaresizleştiriyor, ardından da hırçınlaştırıyor. Kendimize zarar verecek kadar hırçınlaştırıyor."
Reklam
Bir şeyi ne denli az anlarsan, o denli çok saygı gösteriyor, onun karşısında boyun eğiyorsun. Hitler’i Nietzsche’den, Napolyon’u da Pestalozzi’den daha iyi tanıyorsun. Sana göre bir kral, Sigmund Freud’dan daha önemlidir. Senin gibilere kişisel özgürlük değil ulusal özgürlük vaat ediyorlar. Özgüven değil devlete saygı, kişisel büyüklük değil ulusal büyüklük vaat ediyorlar. Bu yüzdendir ki, kendi mutluluğunu aydınlıktan ürken bir gece hırsızı gibi çalıyorsun. “Susturun bu adamı yabancı uyruklu o!” diyorsun. Bırak bu sözleri küçük adam! Anadan doğma bir göçmensin sen. Bu dünyaya bir rastlantı sonucu gelmişsin ve geldiğin gibi, sessizce gideceksin. Neden bağırıyorsun böyle biliyor musun? Korkuyorsun da ondan!”
Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde büyüklük yoktur.
''Büyüklük mevki ile olmaz, kısıtlı imkânlarla büyük işler başarmakla olur. İnsan büyük işler başaracaksa bunu her yerde yapabilmelidir. Büyük olmak istiyorsanız, olduğunuz yerde ve mevcut imkânlarınızla hemen başlayın.''
Kaliayev : Öldürmenin pek kolayca yapılacak bir şey olduğunu sanıyordum, inanç ve cesaret yeter diyordum. Ama öylesi bir büyüklük yok bende ve şimdi biliyorum ki nefrette mutluluk yok. Tüm bu kötülükler, tümü, hem bende hem başkalarında. Öldürme, ödleklik, haksızlık... Oh! Öldürmem gerekiyor, onu öldürmem gerekiyor... Sonuna değin gideceğim! Nefretten de öteye! Dora : Daha öteye mi? Onun ötesinde hiçbir şey yok. Kaliayev : Aşk var. … Aşk dediğin bu işte, her şeyi vermek, geri dönüş umudu olmadan her şeyi feda etmek.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.