Asıl büyüklük yazılanlara hiç dokunmamaktaydı.
Sayfa 168 - Can Yayınları, çev. Saadet ÖzenKitabı okudu
Dua
Dualarının kabul olmadığını düşünerek yeise düşenlereyse verilecek olanın kendisi için seçtiği değil, yüce Allah'ın onun için seçtiği şeyler olduğunu hatırlatır, verme zamanını kulun değil, Hakk'ın tayin edeceğini bildirirdi: "Zamanı tayin edilmiş olsa bile vaat edilen bir şeyin vuku bulmaması, seni şek ve şüpheye düşürmemelidir. Çünkü şek ve şüpheye düşmek kalbin basiretine sataşmak ve içindeki sırrın nurunu söndürmektir." Doğrusu işlerini O'na bırakanlar bütün uzakların yakınlaştığını, bütün çetinlerin kolaylaştığını görürdü. Fakat bu ilahî yardıma erişebilmek için de yine yalnız O'ndan yardım istenmeliydi. Allah'tan yardım isteyen Allah'a, nefsinden yardım isteyen nefsine havale edilirdi. Büyüklük Allah'a mahsustu. Nefisse büyüdükçe küçültürdü insanı. Hem ona göre talep şan değildi. "Razı ol, şan da senin, nam da senin. Varlığını bilinmezlik toprağına göm. Gömülmeyen şey nâbit olmaz," derdi.
Sayfa 292
Reklam
Fazlalık da büyüklük de izafidir yokluk çekene. Anlamak da zaman gibi izafi bir kavram. En genel izafiyet de yaşam.
En son noktasına gelmiş bilincin en son noktasında her şey birleşiyor, yaşamım atılacak ya da alınacak bir külçe gibi görünüyordu gözlerime. Bir büyüklük gereksinimi duyuyordum. Derin umutsuzluğumla dünyanın en güzel görünümlerinden birinin gizli ilgisizliğinin karşılaştırılmasında buluyordum bunu. Aynı zamanda hem cesur, hem bilinçli olma gücünü çıkarıyordum bundan. Öylesine güç, öylesine çelişkin şeyin bu kadarı yeterdi bana.
Sayfa 59 - Can Yayınları / 2024Kitabı okudu
Bir padişah için dostunu düşmandan ayırt edememek büyük bir kusurdur. Büyüklük, küçükleri bilmek, tanımakla olur.
“Büyüklük, malla, güçle, pozisyonla veya prestijle olmaz. İyilikle, insanlıkla yardımla ve karakterle olur.” William Ward
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.