Bazen bir çocuk videosu izlerken içimde anlam veremediğim bir şeyler kıpırdanıyor. Gözlerimde istemsizce biriken yaşlar, sanki kalbimin derinliklerine dokunan bir melodinin yankısı gibi. Belki de bu, unuttuğum ya da bastırdığım duyguların bir çığlığıdır. Çocukların masumiyeti, hayata dair saf ve bozulmamış bir gerçekliği hatırlatıyor bana. Bu kadar temiz, bu kadar karşılıksız bir sevgiye tanık olmak, yıllar içinde sertleşen kalbimde yumuşak bir iz bırakıyor.
Belki de çocuklar, hayatın en saf haliyle bizlere yansımasıdır. Bir kahkahaları, bir koşuşları, bir bakışı; özlediğimiz, unuttuğumuz ya da bir zamanlar bizim de hissettiğimiz duyguları geri getirir. Belki çocuk videolarını izlerken ağlıyorum çünkü hayatın ne kadar değerli ve kırılgan olduğunu hatırlıyorum. Ya da kendi içimde kaybettiğim o çocukluğu, o masumiyeti özlüyorum.
Bu gözyaşları, sevgiye olan açlığımın, yaşanan güzelliklerin kıymetini yeniden fark edişimin bir yansıması. Çocukların enerjisi bana her defasında şunu hatırlatıyor: Hayat, kaybettiğimiz masumiyeti bulmak için bir fırsat. O videolar bir anlığına, bana sevgiyi, özlemi, ve umudu yeniden hissettiriyor. Belki de bu yüzden her izlediğimde gözlerim dolar; çünkü içimde hâlâ büyümeyen, hâlâ umutla bakan bir çocuk var.(sedat akgöl)