Saliha Bir Hanım İstiyorum. (Okumanızı Mutlaka Tavsiye Ederim)
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti derken annem yuva kurma konusunu açtı. Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi. Komşuları çok dindarmış. Kızın, ailesinden daha da dine bağlı olduğunu duyunca sevindim. Gittik bir görelim görüşelim dedim. İlk ailesiyle konuştum.
Hatta ben konuşmadım sürekli onlar
Elim titriyor gibi ama parmaklarım kendini Bruno için toparlayabilecek güçte bu gece için son kez... Aklım onda kaldı kitabın o Bruno ve Shmuel'le ilgili olan son cümlelerinde, kalbimse hala sol yerinde ama bir acı oturdu tam yaşamak için direnen son zerresine bu okuduklarından sonra, kaldıramadı hislerim, düşündü aklım da çaresizce yaşamadan
Milliyetçiliğin bir din olduğu bu ülkede, zorunlu hale getirilmediği takdirde askerlik hizmetine gönüllü bulamayacaklarından korktuklarını anlamalıydık! Bir zamanlar, üzerimdeki tişörtte sarı, yeşil ve kırmızı yüzlü bir Bob Marley taşıdığım için, polis tarafından çevrilip “Bu da ne?” dendiğinde anlamalıydım. “Reggae!” dediğimde “Nerede?” diyen polisin terör tehdidiyle dolmuş boş bakışlarından anlamalıydım. Hiçbir yerinde Bob Marley yazmayan ve karanlığın içinden çıkan saçsız yüzün, herhangi bir PKK liderine ait olabileceği şüphesiyle karakola götürüldüğüm gün anlamalıydım. Annemin, ayrıntılı tariflerimle CD’lerimin arasında bulduğu Legend albümü ile odamdaki Bob Marley posterini söküp getirmesi sonucu serbest bırakıldığım an anlamalıydım. Bir takım renk, ses, harf ve işaretlerin bir takım orospu çocukları tarafından rehin alınmış olduğunu anlamalıydım. Sarıyı, yeşili, kırmızıyı çoktan dağa kaldırmışlardı! En boktanı da bunları onlar seçmişti! Bize en ufak söz hakkı kalmamıştı.
~Birazdan Gün Doğacak
"... Ey bizim sabır yüklü toprağımızın kutsal ağacı
Sen bize hayatsın umutsun mezarlar kadar derin
Bizi tutan bir şey varsa dirilten o sensin
Üzerinde uyuduğumuz yavru kuşların tüy renkli sıcaklığı.
Ey damarlarımızda donan buz yüzlü heykeller beldesinden
Yıkıntılar sonrası sığındığım şefkat anası
Ey dağları yerinden oynatan ses ey mermeri toz eden rüzgar
Ey alemi donatan ışık toprağa can veren el.Gün olur toprak uyanır ağaç uyanır uyanır böcekler
Sarı bozkır titrer çıplak ağaçlar yeşerir gök yıkanır kirli dumanlardan
Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler
Yemyeşil bir rüzgar eser yıldızlar arasından.Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü
Çatlayacak yalanın çelik kabuğu
Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu."
~Erdem Beyazıt🌸
“Çaydanlıkta sahte memba suyunun fokur fokur dakikalar boyunca kaynatırsın. Madenî demliğe bir avuç çay atarsın. Üzerine cazzz diye kaynar suyu boca edersin. On dakika sonra bulaşık suyunuz hazırdır. Çay kültürü Japonya'da vardır. Orada çay hazırlamak silsileli icazeti olan üstadlardan (çay şeyhlerinden) senelerce eğitim ve rehberlikten sonra