Fakirlere, muhtaçlara yardım eder, kazandıkları mallardan onlar için harcarlar. Ancak bunu Allah (c.c) için değil, insanlar tarafından tanınmak için yaparlar. Bilirler ki fakir kimseler, kendilerine bir iyilik yapıldığında şükran duyar, diğer insanlarla sevinçlerini paylaşırlar. Diğer yandan gizlice birine yardımda bulunmaz birine yardım yaptikları vakit bunun gizli tutulmasını ihanet olarak görürler, nankörlük addederler. Yapacakları hayır ses getirmeyeceğinden yardıma muhtaç olan komşuları bile olsa, onları görmezden gelebilirler
İşte bu nedenle İbn Abbâs (r.a) şöyle demiştir: "Ahir
zamanda sebepsiz yere yollara koyulup hacca gidenler çok olacak. Bu kişiler zengindir, çölleri aşarak hacca gider, günahkâr olarak dönerler. Zira komşuları fakru zarûret içindedir, ancak ne onun hâlini hatırını sorar ne de ona bir teselli olurlar.
Resûlullah (s.a.v) söyle buyurmuştur:
"Kıyamet günü Allah Teâlâ meleklerine, 'Kalbinde bir dinar kadar da olsa iman bulunan kimseyi cehennemden çıkarın' buyurur. Melekler de cehenneme giderek birçok insanı oradan çıkarırlar ve,
'Ey rabbimiz, emrettiğiniz gibi orada kalbinde dinar ağırlığı kadar imanı olan kimseyi bırakmadık; hepsini çıkardık' derler. Allah Teâlâ,
'Şimdi tekrar geri dönün ve kalbinde yarım dinar ağırlığınca iyilik bulduğunuz kişileri de çıkarın' buyurur. Melekler Allah Teâlâ'nın emrettiği gibi oradan birçok insanı çıkartırlar ve O'nun huzuruna gelerek,
'Ey rabbimiz, senin dediğin gibi yaptık ve orada, kalbinde yarım dinar da olsa iyilik (iman) bulunanları çıkardık' derler. Allah Teâlâ,
'Tekrar geri dönün ve bu sefer kalbinde zerre ağırlığı kadar da olsa iyilik (iman) bulunanları oradan çıkarın' buyurur. Bunun üzerine melekler cehenneme geri dönerler ve oradan Allah Teâlâ'nın emir buyurduğu vasıfta pek çok insanı çıkarırlar. Sonra Allah'ın (c.c) huzuruna gelerek,
'Ey rabbimiz, bize çıkarmamızı emrettiğin vasıfta olan hiçbir insanı orada bırakmadık, hepsini çıkardık' derler."
Bu hadisi rivayet eden Ebû Saîd-i Hudrî (r.a) der ki: Eğer bu hadise inanmıyorsanız şu âyet-i kerimeyi okuyun:
"Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adaletle verir) iyilik olursa onu katlar (kat kat artırır), kendinden de büyük mükâfat verir." (Nisâ/40.)
Wextekê xeratekî pîr î bi navê Gepetto
hebû.
Kalo rojekê ji xwe re ji textikan pêristokekî çêdikê. Navê wî jî dike Pînokyo. Hingî pêlîstokê xweşik çêdikê gava lê dinihêre pirr diecibîne. Li ser vê yekê periya qenciyê weke xelat ruh berdide laşê wî. Gepetto bi vê yekê pirr kêfxweş dibe û weke lawê xwe ji Pînokyo hez dike. Gepetto, Pînokyo dişîne
Sebebi olduğunuz yaraların
Dikişlerini tazelemeniz anlamsız.
İzinin tazeliği, ağıtlarınız olsun.
S e v g i U ç a r
H i s s e t ti k l e r i m i n H i s s i z l i ğ i
Sorun değil siz beni ahlaksızlıkla suçlayın ben sizin edepsizliklerinize göz yumarım
Sevgi Uçar/ Hissettiklerimin hissizliği
Genlerimiz ve bunları oluşturan DNA molekülleri lütfun modern biçimidir; bu görüşe göre, bizim aracılığımızda kendisini yayıp çoğaltan şey gerçekten genlerimizdir. Biz sadece onların araçları, bizi oluşturan ve kendi kendini kopyalayan moleküllerin dünyaya yayılmayı başardıkları ya da başaramadıkları geçici vasıtalarıyız. Bu biyolojik görüşün önde gelen savunucularından Richard Dawkins'in deyişiyle, biz bedenleri ve zihinleri genleri tarafından yaratılmış hantal robotlarız.