Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yaşar Kemal; “Bu romanda, karıncaların kişiliklerini, yaratıcılıklarını ellerinden alabilmek için filler önce karıncalara özdillerini unutturmaya çalışıyorlar. Fil okulu açıyorlar. Karıncaları filleştirme okulu. Romandaki bu görüntünün benzerini Türkiye’de her zaman görebiliriz. Türkiye’de az mı karıncayı fil yapma okulu var? Emperyalizmin baş amacı da insanları kendi kendilerine karşı yabancılaştırmaktır. Karıncayı filleştirme okulları, borazanlar, kitle haberleşme araçlarıyla beyin yıkayıcı her türlü yayın yapılıyor ama sonunda bütün bunlar karıncaları özbenliğinden koparamıyor ve karıncalar sonunda filleri yenilgiye uğratıyor. Biz de inanıyoruz ki, çağımız insanlığı, kendisini kendisine yabancılaştırmaya çalışanlara yenilmeyecektir. İnsanlığı insanlıktan çıkarmak için çağımızda öylesine çabalar harcanıyor ki, şöyle ilk bakışta karanlık, korkunç umutsuz bir duvarla karşılaşıyoruz. Ama biliyoruz ki, bunun yıkılışı yakındır." Bu kitap bir halk öyküsünden ilham alarak, insanlık ile sömürü düzeninin savaşını konu alır. Gelecek güzel günler için umut dolu bir mücadeleyi anlatır. Yaşar Kemal’in Kırmızı Sakallı Topal Karınca'sının da dediği gibi; “Savaşın umutsuzu mu olurmuş hiç!" “Umutsuz girilmiş savaş, savaş değil ölümdür, savaşın biçimi türü vardır. Savaşa umutla girersin, yenilirsin o başka, ama umutla girersin.”
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,4bin okunma
Çağımızda halklar uyanıyor, binlerce yıllık köle insanlar, köle milletler zincirlerini koparıyor ve bu yüzden dünyamız çağların en mutlusu oluyor. Övünülecek bir çağ oluyor. İnsan soyu belki bir gün diyecektir ki, o yirminci yüzyılın insanları ne mutludurlar ki, zincirlerin kırılışını gözleriyle gördüler, zincirleri kırdılar, zincirlerin
Reklam
Bir şey daha var insanlık dışı olan, sömürgeciliğe karşı ilk savaş bayrağını açmış ve etle çeliğe karşı koymuş ve Vietnam dövüşü gibi insanlığı onurlandıran bir dövüş vermiş Mustafa Kemalin memleketinden bazı insanlık dışı yaratıklar çıkıyor, Vietnam arenasının kasaplarını tutuyor, onları alkışlıyor. Bir şey daha var insanın yüreğini burkan, özerkliği olan TRT aynen kasapların ağzıyla konuşuyor, Vietnam haberlerini verirken. İnsanlık için Vietnam arenasının seyirciliği yetmiyormuş gibi, bir de arenanın kasaplarıyla birlik olmak… Hele Türkiyede… Yuf olsun, yüz binlerce yuf olsun ervahımıza… Çağımız güzel çağ, halklar uyanıyor. Zincirler paramparça… Çağımız utanç verici bir çağ, Vietnam arenasının zavallı seyircileriyiz. Ne acı…
FRANZ KAFKA HİKAYELER
Tapınan’la Söyleşi: Dua eden kıza gönlünü kaptırır ve onu görmek için her akşam kiliseye gider. Tapınanları seyredip gözlemlerken genç bir adam dikkatini çeker. Artık gönlünü kaptırdığı kızdan ziyade rahatsız davranışlarıyla genç adamı izler. Bir gün genç adamı kiliseden yaka paça çıkarır sert bir şekilde sorgular. Her zamanki gibi sarhoş olan
Çağımızda gittikçe etkinliğini artıran ve sayıları gittikçe artan bir insan tipi vardır. Belki de bu tipi çağımız oluşturmuştur: Kendinden umudu kesen insan tipi. Bu insan tipi, insan soyunun görüp göreceği en korkunç insan tipidir. Kendinden, insandan, dünyadan, ne ki güzelse ondan umudu kesen insan. Bu tip ülkemizde daha da çok politikacılar arasında gelişmiştir. Kendinden, insanlıktan, ne ki iyiyse, güzelse, aydınlıksa ondan umudu kesen, umuttan umudu kesen insan, tarihin, insan başına gelmiş en onursuz belasıdır. Dünya ülkeleri yok olacak diye öyle olur olmaz olaylardan korkmamalı, dünyamız birçok olumsuz olayı geçiştirmiştir. Eğer dünyamızda kendinden umudu kesmiş insan çoğunluktaysa, dünyamızın, umutlu, insanlıklı, sevgi dolu, vazgeçilmez dünyamızın, ülkemizin sonu gelmiş demektir. Türkiyeyi çökerten, bu kişilerin politikacılar arasında elle tutulacak kadar, gözle görülecek kadar çoğalması, etkisini artırmasıdır. Çünkü, bu kişiler hiçbir insanlık kuralı tanımazlar. İnsanlıktan, kendilerinden, umuttan umudu kesilmiş kişilerin dünyada yapmayacakları kötülük yoktur. Onlar bütün insanlık kurallarının dışındadır. Bu tip insanın yoğunlaşması çağımızdadır, etkilerinin artması çağımızın getirdiği büyük olumsuzluktur. İnsan, kendi hemcinsine işkence yapacak kadar canavarlaşır mı? Hem de akla hayale gelmeyen işkencelerle insanlığı doğal bir insan aşağılayabilir, doğal bir insan insanlığa böylesine alçakça kıyabilir mi, ne için, ne adına olursa olsun. Kendinden, insanlıktan, umuttan umudunu kesmemiş, bütün insanca kuralların, geleneklerin arkasına düşmemişse.
388 syf.
·
Puan vermedi
İnsanlık çizgisi... Ana teması ve ortak özelliği insani olmak olan insanlık çizgisi... Medeniyet ... İnsanlık çizgisinin pratiği olan medeniyet... Çağının ötesine geçen düşünürler... TÜM BU KAVRAMLAR BU KITAPLA ANLAM KAZANDI BENDE. YETERLI BILGI BIRIKIMINIZ OLMASADA OKUYUN... 1 KERE 2 KERE HATTA 1000 KERE OKUYUN !
Çağımız ve Türkiye
Çağımız ve TürkiyeNiyazi Kahveci · Sinemis Yayınları · 201642 okunma
Reklam
İnsanlığın Dünyadaki Amacı
"Nihayetinde insan denen varlık, yapay beşeri bir ürün olarak doğalın alternatifi olmaktadır. Yani insan versus tanrı olmaktadır. Animallığı azaltıp ona ters orantıda hümünalliği artırabildikçe tam insanlığa yakınlaşabilmektedir. Bütün bu uğraşların sonunda insan, doğala alternatif olarak kendi insanını, dünyasını ve evrenini üretmek istemektedir. İnsan, bu hedefine ulaşmada beş milyon yıldır, "insanlık çizgisi" olarak teoriyi, onun pratiği olarak "medeniyeti" icat etmiştir."
Sayfa 2 - Sinemis Yayın GrupKitabı okudu
Dinin İnsanlık Çizgisindeki Yeri
"Kutsal kitapları, beşeri aklın zaten icat etmiş olduğu hukuki, ahlaki ve felsefi fikir, kavram ve bilimsel kurumları, kendi hedeflerine ulaşmak amacı ile kullananlar ve kendi toplumlarını bu çizgiye monte etmeye çalışanlar olarak görür."
Sayfa 4 - Sinemis Yayın GrupKitabı okudu
İnsanlığın Düşünme Tarihi
"İnsanlık çizgisinin ilk kesitini, hiç şüphesiz Afrika'da ortaya çıkan insanlar içerisinden isimsiz ilk düşünürler ürettiler. Bu düşünürler sihirsel düşünüş biçimini ve bundan kaynaklanan ruh ve türevleri, süpernaturel güçler gibi Animizmi, Totemizmi oluşturan kavramları icat ettiler. Sonra mitolojik düşünüşü icat eden Kuzey'dekiler gelir. Onları yerleşikliği, şehri, tanrı kavramını tanrısal düşünüşü icat eden Mezopotamyalı düşünürler izler. Sonra monarşi gibi siyasal sistemi, ahlakı, hukuku ve kanunları icat eden Sümer ve Sami düşünürleri gelir. Daha sonra,yeni bir düşünüş biçimi icat etmemi olsa da tek tanrı ve öbür dünya gibi kavramları icat eden Mısır düşünürleri sayılabilir. Ardından düşünüş biçiminde en önemli icat olan felsefi düşünüşün mucitleri Grek düşünürleri gelir. En son olarak da akılcı ve bilimsel düşünüşü, ona dayalı olarak makine ve lojik icatları yapan Avrupalı düşünürler. Her toplum, bu çizgiye katkı yapan düşünürleri varsa, insanlığın entelektüel piyasasında değer bulur."
Sayfa 4 - Sinemis Yayın GrupKitabı okudu
151 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.