Hükümetin tâğûtları sarık takmış hayvanlardır. Kendilerinde ne Müslümanlar'da olan takva var ne de Câhiliyye ehlinin aklı vardır!
Sayfa 60 - Minber YayınlarıKitabı okudu
Aklı doğru nasıl tanımlarız, hangi süzgeçten
○Akıl kelimesi, İslâm felsefesine de bir anahtar terim olarak geçer. Fakat kelimenin ifade ettiği düşünce aynı değildir. Çünkü geleneksel Arap düşüncesine tamamen yabancı bir sistemde, ayrı bir dünya görüşü düzeninde yer almıştır. Bu kelimeyi İslâm felsefesinde teknik bir terim olarak kullandığımız zaman artık onu cahiliyye devrinde yahut Kur'ân'da ifade ettiği manası ile anlamıyacağız, fakat Yunan düşüncesinde, Aristo ve Yeni Eflatun sistemindeki nous manasında anlıyacağız..
Reklam
Molla Sadrâ'nın Eserleri Molla Sadrâ, velut bir yazar olarak geleneksel İslami ilimlerin hemen tüm alanlarında birçok eser kaleme aldı. Eserlerinin çoğu Arapça olmakla birlikte, Se Asl ve Divân'ı ve mektupları Farsçadır. Molla Sadrâ'nın belli başlı eserleri şunlardır: 1 - el-Hikmetii'l-Müte'âliye fi
Sayfa 13 - Litera yayıncılık 2023 Haziran 1.Baskı - el-Hikmetü'l-Müte 'âliye fî Esfâri'l-'Akliyyeti'l-Erba'aKitabı okuyacak
PEYGAMBER SANATI Eğitimcilik, insan yetiştirme sanatıdır. Bu sanatı icrâ eden en büyük sanatkârlar da peygamberlerdir. Her sanatkârın mahâreti, ortaya koyduğu eserden anlaşılır. O hâlde bütün cihan îtirâf eder ki; Câhiliyye toplumundan sahâbe neslini yetiştiren Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de beşeriyetin görmüş olduğu en mükemmel eğitimcidir. Nitekim İslâm Hukuku metodolojisinin en mühim sîmâlarından Karâfî; “Allah Rasûlü’nün başka hiçbir mûcizesi olmasaydı, yetiştirmiş olduğu ashâb-ı kiram Allah Rasûlü’nün nübüvvetini ispata kâfî gelirdi.” demiştir. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- cihanşümûl bir eğitim-öğretim sistemi getirmiş ve bütün kalpleri, ruhları, akılları ve nefisleri en ideal ufka yükseltecek bir mesaj takdim etmiştir. O’nun getirdiği terbiye nizâmı; hem rûhu, hem aklı, hem de nefsi, yükselebileceği en son noktaya ulaştırmıştır.
Kişinin aklı yoksa dili hep açıklarını ortaya koyar.
Cahiliyye yolu, kişinin atalarını taklit etmesi gerektiği zannına dayanır; bunun tek sebebi, kişiye bunun atalarından kalmış olmasıdır. İkinci zan, kişinin dini ve imanının yalnızca ibadetle ilgili olduğu ve bunların dünya işlerini hiçbir şekilde kapsamadığı, bu hususta insanın dilediği gibi davranmakta mutlak bir serbestliğe sahip olduğu şeklindedir. Diğer yandan İslam'ın temel düşüncesi, Allah'a itaate dayanmayan her yolun yanlış olduğu ve bu yüzden gidilmemesi gerektiğidir. Çünkü İslam'dan başka hiçbir yolun akla, ilme ve vahye dayanmadığı şeklindedir. Dahası, İslam yalnızca belirli dua ve ayinlerle sınırlı değildir. Hayatın kültürel, sosyal, siyasi ve iktisadi her yönünü kapsar. Aslında insanın sahip olduğu her şey Allah'a aittir. Dolayısıyla insanın, sahipliğine/emanetine verilen şeyleri dilediği gibi kullanmakta mutlak bir hakkı yoktur. Kavminin Şuayb @'dan ticari faaliyetlerine karışmamasını istemesi, seküler/laik kişilerin düşüncelerinin hep aynı olageldiğini göstermektedir. "Din ayrı, dünya işleri ayrı diye hayatı bölümlere ayırmakta değişen yeni bir şey yoktur." Bu insanlar "yaklaşık 3000 sene önce bugün Batılı veya Batı kafalı insanların ısrar ettikleri ayırımda ısrar ediyorlardı. Bunun, insanlığın evrim sürecinin bir sonucu olarak 'zihni ilerlemesine' bağlı 'aydınlanmasının' sonucu olduğu düşüncesinde tamamen hatalıdırlar. Aslında ne zaman İslam dinine çağrılsa, insan aklı 'aydınlığın' değil 'karanlığın' etkisinde kalmıştır." (The Meanin of the Qur'an, c.v, sh.104) 4. Cilt
Reklam
Toplumları En İyi İdare Eden Sistem İslâm Hukukudur
Çağdaş dünyada toplumlar kendilerine modern ilahlar edinmiş durumdadırlar. Bakınız bir batılı Müslüman düşünür, çağımız insanının kafa yapısını hayat felsefesini şöyle açıklıyor. "Çağdaş dünya dinlerinin ilahları sermaye patronları bankerler, sanayiciler, şarkıcılar, artistler ve sporculardır Mabetleri ise bankalar, fabrikalar ve stadyumlardır. Kulları ise her yere çevrilebilen, istenildiği gibi şartlandırılıp beyinleri yıkanabilen, istenildiği şekilde yönlendirilebilen insan yığınlarıdır. Doğrunun tek tarifi vardır. Ama batıl binlerce çeşittir. Bu akideden habersiz olarak yaşayan ve türlü batıl düşünce ve ideolojilerin peşinde koşan insanlar asla ruhi bir doyuma ve akli bir duruluğa erişemezler. Geçmişte firavunlara, nemrutLara tanınan yetkilerin daha fazlası günümüze parlamentolara, krallara, mahkemelere tanınmaktadır. Allah'ın emrettiği şekilde örtünmeyi yasaklayanlar, çıplaklığı, içki içmeyi çağdaşlık görenler acaba kendini ilah yerine koymuyorlar mı ? Bunların Allah'ın egemenliğine karşı koyup yeryüzününün idaresinde kendilerini yetkili sayan Allah'ın hükümranlığına karşı kendi hegemonyalarını ilan eden tağuti güçlerden ne farkları var ? Sıkıştıklarında çürümüş kemiklerden medet uman sözde münevver kişilerin cahiliyye araplarınının tavırlarından ne farkları var?
İslâm ise ilmi imanın, aklı dinin olmazsa olmaz şartı kılarak en büyük imansızlığı cehalet ve cahiliyye, en azılı kafiri de Ebu Cehil (cehaletin babası) diye isimlendirerek ilmi imanla, cehaleti imansızlıkla özdeşleştirmiştir.
Kişinin aklı yoksa dili hep açıklarını ortaya koyar.
Sayfa 61
"Kadın, Cami, Cemaât ve Özgürlük..."
- İslâm, insanın dünyaya günahsız geldiğini kabul eder ve ona günah işlemeden nasıl yaşayabileceğinin yolunu gösterir. Fıtratındaki kodlara uygun olarak kadını kadın, erkeği de erkek olarak kalmaya davet eder. Kendi olabilen kadın ve erkek, sahip oldukları farklılıklar içerisinde daimi ve izafî görev alanlarında, varoluşlarının gereğini îfa ile
Sh. 94-113, Hüküm Kitap
Reklam
و إن لسان المرء ما لم تكون له حصاة على عوراته لدليل İnsanın aklı yoksa dili hep açıklarını ortaya koyar!
Cahiliyye Aklı
İlginçtir ki, taşlara, ağaçlara kutsallık atfeden cahiliyyenin bedevî aklı, gerçek kutsal, vahiy suretinde tecelli edince ona karşı görülmemiş bir direniş sergiledi ve bu direnişin merkezine de "olağanüstü"yü oturttu.
Sayfa 54 - Düşün YayıncılıkKitabı okudu
Resim