Şiddetli bir çocukluk geçirmiş Bianca, artık 23 yaşına gelmiş bir kabin görevlisidir. En yakın arkadaşı Stephan bir homoseksüeldir ve Bianca'nın sahip olduğu tek ailedir. James ise yaşı belirsiz oteller sahibi milyarder çocuğumuz... O da ailesini 13 yaşında trafik kazasında kaybetmiş. Adam tam bir BDSM'ci. Bunun neden kaynaklandığını da ailesinin
Orhan Erdem çevirisinde Arya yayıncılık kitabını kiralayarak okuduğum ve hoşuma gittiği için Sabahattin Eyüboğlu çevirisinde iş bankası yayınını aldığım neredeyse bütün rubailerini sevdiğim arada sırada bir iki rubai okuyarak okumayı bırakmayacağım bir kitap konu olarak genelde öbür tarafa hiçbir şeyin gitmediğini , cahil gösteriş dindarlarını yerden yere vurduğu , kader konusunda yaratana sitem içinde olduğu , şarabın yasaklanmasını anlam veremediği , şarabın ve sevgilinin verdiği keyif hiçbir şeyden vazgeçmeyeceği işleyen bir nevi halkın sesi.
Yayın evlerine gelecek olursak iş bankasının dil bakımından daha iyi ama rubai fazla bakımından(Hesaplarıma göre 5-6 rubai fazla) ve tasarım bakımından(aryada 4 rubai alt alta yanında siyah beyaz resim var iş bankasında bir sayfada 2 rubai var ve alt kısmında bazen açıklama var okuduğum kadarıyla) iyi geldi.
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
I would not have thought that this book would cause me to question the past so much. The fact that the real ambitions of the names mentioned in the book are supported by the evidence itself makes this book a document about the period. What is awake and true, how today's Turkey came to these days, and the ambitions of foreign readers on our society are clearly revealed. It is a book that is deeply shaken by the facts and that will make the concepts of politics, policy, past and future, republic, democracy, secularism... be questioned again. It is also a good research book. Good reading. Good research.
Kitabı okuyup, kapattığım da gayri ihtiyari "Eeee! ne olacak şimdi " dedim. Çünkü, Sabahattin Ali nin bir çok kitabını okudum. Ama bu kitap bana, okuduğum kitapların yüzeyde kaldığını söyledi. Bu kitap bana, Sabahattin Ali nin kitaplarını derinlemesine okumam için yediden okumamı sağlık verdi. Galiba da öyle olacak.
Osman Balcıgil'in
Bu sitenin sakinleri olarak hepimiz kitap almayı ve kitap okumayı seviyoruz. Peki istediğimiz kadar kitap alacak ve istediğimiz kadar okuyacak vaktimiz olsaydı nasıl olurdu!? İşte bu kitapta bu sorunun cevabını bulacaksınız...
Brauer saplantılı derecede kitap okuyan ve kitap biriktiren bir okur ve koleksiyonerdir. Bluma kitabını okurken arabanın altında kalmış ve hayatını kaybetmiştir. Yani katil okuduğu kitaptır. Bluma'nın arkadaşına Brauer adlı gizemli bir şahıstan Bluma'ya gönderilmiş, üzerinde çimento ve çakıl taşları kalıntıları olan bir kitap geçmiştir. Bluma'nın arkadaşı kitabın izinden göndericinin peşine düşmüş arkadaşının ölümüyle bu kitap arasında bir bağlantı var mıdır diye merak etmiştir. Bu yolculukta Brauer hakkında çok enteresan şeyler öğrenmiştir. Peki Brauer bulunacak, kitabın sırrı çözülecek midir? Peki bir insan yaklaşık 20.000 kitabı evine nasıl sığdırır? Bu kitapları nasıl düzenler? Ya taşınması gerekirse bu kadar kitapla ne yapar?
Koleksiyoner olmak zordur. Gerçi benim koleksiyonlarım öyle çok ciddi yerler işgal etmediler ama olsun. Brauer'i anladım. Atsan atılmaz, satsan satılmaz... Çocukluk yaşlarımda taş ve gazoz kapağı topladım, gençliğimde pul ve telefon kartı koleksiyonu yaptım ve son 2,3 yıldır da kitap biriktiriyorum. Bakalım sonum hayırlı olur inşallah :)
Organize İşler filminde şöyle bir replik vardı: "...ama kızı görmeliydin Silvio. İçinde siyah çakıl taşları olan, berrak ama akıntılı bi su gördün mü hiç? işte öyle bi şeydi." Bana Aymatov'un Elveda Gülsarı'daki şu ifadeyi hatırlatır: "Gözleri, şırıl şırıl bir derenin dibinde ay ışığı vuran taşlar gibi parlar, bir açılır, bir koyulaşırdı."
