"Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki.. Yüz bin yıl su altında, yıkanmış, düzelmiş çakıltaşı gibi."
Anılar eğer acı verici ise onlarla yaşamak zordu. Tıpkı ayakkabında bir çakıltaşı ile dolaşmak gibi. Boyutu ne kadar küçük olursa olsun, o kadar huzursuz ederdi ki seni, şaşırıp kalırdın.
Her şey, bütün hayat, ölü bir dalga gibi ayaklarınızın ucunda kırılıyor. Ve siz, kirli bir suda bir yığın çakıltaşı, yosun parçaları arasında yalnızlığınızı seyrediyorsunuz.
__
Eğer bana, içimde bu korku varken nasıl olup da cumartesi gününü “iyi” diye nitelediğimi sorarsan, bunu açıklamak zor olmaz. Seni sevdiğim için ( evet, seni seviyorum budala; tıpkı denizin, kendi dibindeki küçücük bir çakıltaşını sevmesi gibi, işte sevgim seni öyle kaplıyor.kaplıyor. -ve Tanrı izin verirse, senin yanında bu kez ben bir çakıltaşı olacağım)
Bütün dünyayı seviyorum ve sol omzun da buna dahil, hayır önce sağ omzundu ve o yüzden onu canım istedikçe öpüyorum.
…
İşte bu yüzden vaktiyle bir bütün olduğumuzu söylemekte haklısın ve bu beni hiç korkutmuyor, aksine, benim tek mutluluğum, tek gurur kaynağım …
~Kafka
Kolay heyecanlanır laleler, kış geldi ya buraya.
Bak, nasıl bembeyaz her şey, nasıl sessiz, karlar altında. Dingin olmayı öğreniyorum, uzanarak sessizce kendi yanıma,
Nasıl uzanmışsa ışık bu beyaz duvarlara, bu ellere, bu yatağa
Hiç kimseyim ben, işim yok patlamalarla.
.