Eğer bana, içimde bu korku varken nasıl olup da cumartesi gününü “iyi” diye nitelediğimi sorarsan, bunu açıklamak zor olmaz. Seni sevdiğim için ( evet, seni seviyorum budala; tıpkı denizin, kendi dibindeki küçücük bir çakıltaşını sevmesi gibi, işte sevgim seni öyle kaplıyor.kaplıyor. -ve Tanrı izin verirse, senin yanında bu kez ben bir çakıltaşı olacağım)
Bütün dünyayı seviyorum ve sol omzun da buna dahil, hayır önce sağ omzundu ve o yüzden onu canım istedikçe öpüyorum.
…
İşte bu yüzden vaktiyle bir bütün olduğumuzu söylemekte haklısın ve bu beni hiç korkutmuyor, aksine, benim tek mutluluğum, tek gurur kaynağım …
~Kafka
İnce Memed, okumadığım için kendimi kötü hissettiğim kitaplardan birisiydi (Yüzyıllık Yalnızlık: yirmi beş senelik pişmanlık). Çok rahat okunduğu için hızla bitirebildim, zaten durmak mümkün olmadı, öylesine bir anlatımı var ki herhalde kimse çok uzatarak okumamıştır. Sitede ve başka yerlerdeki yorumlarda kitapla ilgili çok güzel yorumlar var.
Genç tanrının bir insan olacağı gün gelecek,
acısız, anlamış insanın ölü gülümsemesiyle. Güneş de uzaktan geçiyor kıyıları aleve boyayarak. Gün gelecek tanrı bir zamanlara ait kıyıların artık nerede olduğunu bilmeyecek.
Sabah uyanılır, yazın ölmüş olduğu bir sabah, gözlerde dün gibi hâlâ ışık
fırtınaları ve kulakta kana dönüşmüş
güneşin uğultusu. Dünyanın rengi değişmiş.
Dağ göğe değmiyor artık; bulutlar meyveler gibi üst üste yığılmıyor; suda bir çakıltaşı saydamlaşmıyor artık. Bir adamın bedeni
düşünceyle eğiliyor, tanrının soluk aldığı yerde.
Büyük güneş bitti ve toprağın kokusu,
ve özgür sokak, insanlarla renklenmiş
ölümü göz ardı eden. Yazın ölünmez.
Biri yok olduğunda, herkes için yaşayan
ve ölümü hiçe sayan tanrı vardı.
Onun üzerinde hüzün bulutlardan bir gölgeydi. Adımı şaşırtıyordu toprağı.
Şimdi adamın tüm kollarında, bacaklarında yorgunluğun ağırlığı var acısız: şafağın sakin yorgunluğu bir yağmur gününü açan. Kararmış kıyılar genci tanımıyor, oysa bir zamanlar onlara bakması yeterdi. Havanın denizi de yeniden yaşamıyor onun soluğuyla. Adamın dudakları bükülüyor teslim olmuş, toprağın önünde gülümsemek için.