"Güneşin doğuşunu izlerken o anı yakalayabilmeyi isterdim. Ama bunu asla yapamadım. Fotoğraf çekmek işe yaramıyordu. Gün doğumları fotoğraf filmleri üzerinde gerçekte olduğu kadar etkileyici görünmüyordu. En sonunda gün doğumunun yakalanacak bir an olmadığını anladım. Gün doğumu bir olaydı. Onu yakalayamamanın nedeni sürekli değişmesiydi. Gözlerimi kırptığım anda bile güneş yükselmeye, bulutlar hareket etmeye devam ediyordu. Gün doğumu sürekli yeni olan bir şeydi."
To be, or not to be, that is the question:
Whether 'tis nobler in the mind to suffer
The slings and arrows of outrageous fortune,
Or to take arms against a sea of troubles
And by opposing end them. To die—to sleep,
No more; and by a sleep to say we end
The heart-ache and the thousand natural shocks
That flesh is heir to: 'tis a
Selamlar :') Yaklaşık 8 9 gündür elimde süründü kitap, nedendir bilinmez ama 500 sayfalık kitabı 8 günde okumuş olmam çok üzücü bir durum. Normalde 5 günde bu kitabın bitmesi gerekiyordu.
Konuya dönecek olursam Brandon Sanderson yine harikalar yaratmış..
2.kitapta Asiler ekibi Prof'un karanlık tarafa sürüklenmesine engel olamamışlardı. Prof
Canınız çektiğinde öldürebileceğiniz köylüleriniz yoksa, her yere yıkım ve gazap getiren korkunç bir güç olmanın ne anlamı kalırdı ki? Ne yazık ki, köylülerin karnının doyurulması gerekiyordu. Yoksa siz onları öldürmeden, kendi başlarına ölürlerdi.
"Bir odaya el bombası atmaya niyetlisin ama el bombasının işi bitirip bitirmediğine bakmak bile istemiyorsun. Bu dünyada bir şeylerin değişmesi gerektiğinin farkındasın ama dünyayla değişmek istemiyorsun. Sen tembelsin."
Steelheart; okuduğum ilk Brendon Sanderson kitabıydı. Kitabı ne kadar beğensem de birazcık hayal kırıklığına uğradığımı söylemezsem yalan olur. Bu hayal kırıklığı kesinlikle kitap ile ilgili değildi, -hatta kitap beklediğimden çok daha iyiydi-daha çok yazar ve kullandığı dil ile ilgiliydi. Brendon Sanderson'ın sitesinde Steelheart hakkında ne
SPOILER İÇERİR
Calamity..Bu kitabın yeri bende çok ayrıdır. Daha doğrusu bu serinin yeri...Başaramamaktan korkmak diye bir şey olduğunu ve bunun bir Epik'in en büyük korkusu olabileceğini öğreten kitaptır.Haa bu kitabı okumadan önce bilmiyor değildim elbette bu duyguyu bende de olan.Ancak bir türlü isimlendirememiştim. Meğer ben de Prof. gibi başaramamaktan korkuyormuşum. Bir Epik bile yenebildiğine göre en büyük korkusunu herhalde ben de biz de yenebiliriz.Herkesin kendi en büyük korkusunu yenmesi dileğiyle :)